AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Son kararımız mı?

Bu işte siz de bir tuhaflık sezmiyor musunuz? Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinde kritik aşamaya çoktan girildi. Yıl sonunda yapılacak AB Zirvesi'ne sunulacak 'ilerleme raporu' günlerdir gazetelerde tefrika ediliyor. Rapor genel hatlarıyla fena değil. Önümüzdeki yılın ortalarına kadar geçecek süre içerisinde eksikler tamamlandığı taktirde, 2005 yılına girildiğinde Türkiye ile müzakere süreci başlayabilir.

Benim burnuma gelen 'tuhaf' kokular da bu noktada yoğunlaşıyor.

Türkiye, AB üyesi ülkeleri de şaşırtacak bir performans gösterdi şimdiye kadar; bir dizi konuda yasal düzenleme gerçekleştirmeyi becerdi. Bugün dünden daha özgürlükçü bir yasal yapıya sahibiz. Çıkan yasaların uygulanmasını sağlamak üzere de tedbirler alınıyor; kurulan izleme komitesi ulaştırılan şikâyetleri gidermek üzere çaba gösteriyor. Brüksel de bir-iki dikenli konuda Türkiye'ye anlayış göstermeye hazır gibi. Bir adım sonrasında, Türkiye, beklediği "Müzakereler başlayabilir" sözünü alabilir…

Acaba?

Bu soruyu sormamın sebebi, Türkiye'deki kilit kurumlar ve belirleyici koltuklarda oturan kişilerin AB konusunda farklı düşündüklerinin hissedilmesi. Hayır, açıkça "Türkiye AB üyesi olmasın" diyen yok, ancak davranış tarzlarına bakıldığında, gidişten rahatsızlık duyulduğu ve süreci bir yerinden akamete uğratmak için fırsat kollandığı da belli. Yoksa, durduk yere Türkiye'nin imajını bozacak krizler çıkartmanın ne âlemi vardı?

AB üyeliği, ülkeyi daha demokratik, daha özgürlükçü kılacak, hukukun üstünlüğü ilkesini işletecek ve insanlarımızı müreffeh hale getirecek… Böyle olsa bile, bu gelişmeyi herkesin 'hayırlı' kabul ettiğini düşünmek saflık olur. AB üyeliğine doğru yol alan Türkiye'de güç dengeleri kaymaya başladı; AB üyesi olan Türkiye'de ise dengeler tamamen değişecektir. Değişen dengelerde güçlerini yitireceğini bilen kişi ve kurumların itiraz seslerinin duyulmaması sizce de tuhaf değil mi? Kime sorsanız, "AB'ye elbette taraftarım" diyor; oysa biraz deşeleyince, ülkenin birlik ve bütünlüğünün kaybolacağı kaygılarına sahip olduğunu öğreniyorsunuz.

Bunu da doğal karşılamak gerekiyor. Türkiye'de yerleşik kabul gören istikrar ve güvenlik algılaması, AB ile ilişkiler daha da yakınlaştığında değişecek; bunun da zihinleri geleneksel algılamaya şartlanmış kişi ve kurumları rahatsız etmesinde şaşılacak bir yön yok. Nitekim, güvenliği birinci sıraya koyan çevrelerde, AB'ye alternatif ittifaklar üzerinde zihin egsersizleri yapıldığı fark edilmemiş miydi?

Gücünü kaybedecek, daha sıkı bir mâlî disipline muhatap olacak kişi ve kurumlar ile kafa konforları bozulacakların AB-Türkiye ilişkilerinin dönülmez bir yola girmek üzere olduğu şu günlerde huzurlarının kaçması doğal da, doğal olmayan bunu dışarıya vurma biçimleri ve seçtikleri yöntem... Doğru olan, konuyu, kuşku ve tereddütlerin dile getirileceği, etekteki taşların ortalığa döküleceği zeminlere taşımaktır.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ülkemizin AB'ye üye olmasını gönül rahatlığı içerisinde istiyor mu? Geçmişte "Ortak Pazar'a hayır" demiş bir gelenekle irtibatlı siyasîler bugünün şartlarında AB'yi gerçekten benimseyebildiler mi? Muhalefet, iktidara bu şerefi bağışlamaya hazır mı? Genelkurmayın kuşku ve tereddütleri bütünüyle giderilebildi mi? Öndegelen işadamı örgütleri kâr-zarar hesaplarını iyi yaptılar ve "Girelim" görüşüne vardılar mı?

Son günlerde meydana gelen olayları görünmeyen yüzlerine önem vererek değerlendiren herkesin sorabileceği meşru sorular bunlar… Cevabını, "Elbette" klişe cevabı yerine tartışarak aramakta yarar bulunuyor. Gönülsüz gidilecek bir AB üyeliğinin yararı olmayacağı gibi, hızlanacak geçiş sürecini sabote etmek için çıkartılacak dolaylı engeller ülkeyi daha da gerebilecektir. Bunlara ne gerek var?

AB'nin hakkımızdaki kararından önce bizim bir 'devlet ve millet kararlılığı'na ulaşmamız gerekiyor. İş dünyasından başlayarak 'son karar'lar beyan edilmeli, hükümet, TBMM ve ilgili devlet kurumları AB konusundaki tavırlarını kamuoyuyla paylaşmalı.

Şu aşamada bunu beklemek hakkımız…

« Geri Dön

 

1 Kasım 2003
Cumartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED