AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Halkın başörtüsüyle bir sorunu yok

Resepsiyon krizi başbakan kimi bakanlar ve parti yöneticilerinin katılımıyla yumuşatıldı ve kazasız belasız atlatıldı.

Amma tartışma bitmedi.

Birileri çıkıyor ve sanki kaleşinkof takıyormuş gibi, "7-8 yaşındaki çocuklar türban takıyorlar" diyerek tesettüre karşı ne denli şartlanmış olduğunu gösteriyor. Dahası sanki terör kampına gidiyorlarmış gibi "Bu çocuklar Kur'an Kursuna gidiyorlar" diyerek farkına varmadan Kuran'a karşı tavır alıyor.

Sanki bütün Kur'an Kursları tehlikeliymiş gibi garip bir tavır içindeler.

Kur'an bu Müslüman milletin mukaddes kitabıdır. Bu kitabı her Müslüman okumak istemektedir. Bu talebi karşılamak üzere devlet tarafından Kuran Kursları açılmıştır. Bu kurslar devletin kontrolünde eğitim vermektedir. İmam Hatip liseleri de öyle. Bu kurslar ve okullar devletin resmi kurumlarıdır.

Birilerinin bu kurs ve okullara karşı alerjisi anlaşılır gibi değildir. Oysa vatandaş arasında böyle bir tartışma yoktur.

Vatandaş arasında türban başörtüsü tartışması da yoktur. Toplumda türban/başörtüsü sorunu yoktur. İddia edildiği gibi başörtülüler gösteri peşinde de değillerdir. Artı, iddia edildiği gibi türban/başörtüsü siyasi simge de değildir.

Birileri kendilerini başörtüsünün siyasi simge olduğuna inandırmışlar, her münasebette temcit pilavı gibi bunu tekrarlıyorlar. Bunlar halktan uzak halkın ne düşündüğünü bilmeyen halkın iktidarını yani demokrasiyi hazmedemeyen demokrasiyi sadece kendi inanç ve düşünceleri için isteyen bir kesim.

Hele bazıları kalkıp demez mi, türban ve başörtüsünü birbirinden ayıralım. Bu teklifi her duyduğumda ve her okuduğumda katıla katıla gülüyorum. Çünkü tesettür inancı gereği başını örtenler türban takmıyorlar onlar başörtüsü takıyorlar. Ama şehirdeki başörtüsünü türban diye adlandıranlar zaman zaman, "Efendim bu iğneyle tutturanlar siyasi simge olarak takıyorlar, çenelerinin altından iki düğüm atarak bağlasınlar kabülümüz." dediler/diyorlar. Bu teklife hiçbir tesettürlü hanım itiraz etmez. Benim de itirazım yok. Çünkü tesettürde önemli olan örtünmek iğne ya da düğüm değil. Ama bu teklifi yapanlar samimi değiller. Bazı ilahiyat fakültelerinde kızlar onların istedikleri gibi bağladıkları halde okullara alınmadılar.

İddia edildiği gibi ne AK Parti ne de başını inancı gereği örtenler takıyye yapmıyorlar, asıl takıyyeyi türbana hayır başörtüsüne evet diyenler yapmaktadırlar.

Başörtüsü, Kur'an Kursu ve İmam Hatip tartışmalarını ısıtıp ısıtıp gündeme getirenler bu tavırları sebebiyle taban kaybettiklerinin farkında bile değiller.

Bunların başında da CHP gelmektedir.

CHP sözcüleri AK Parti'yi kah takıyye yapmakla kah cumhuriyetle sorunu olmakla suçlarken halktan ne kadar uzaklaştıklarını ve her geçen gün ne kadar taban kaybına uğradıklarını görememektedirler.

Davetiye krizinde Sezer'in yaptığının yanlış olduğunda hemen hemen kamuoyu ortak görüş belirtirken sadece bir gazete ve CHP Sezer'i haklı görmüştür. Kendisinin demokrasiyle olan sorununu görmezden gelip AK parti'nin cumhuriyetle sorunu olduğunu iddia etmesi CHP'nin taban kaybına engel olamamaktadır.

CHP Sayın Baykal'ın seçim öncesi gayretleriyle halkın değerleriyle barışık bir görüntü vermiş, hatta Yaşar Nuri Öztürk'ü saflarına katarak küçümsenemeyecek oranda oy celbetmiştir. Ancak seçimden sonra takip ettiği politikalarla CHP, milletin değerleriyle ters düşmeye başlamış hatta Yaşar Nuri'yi parti yönetimine almayarak bu tavrını pekiştirmiştir. Seçimden önceki CHP ile bugünkü CHP mukayese edildiğinde CHP'nin seçimden önce takıyye yaptığı görüşü ağırlık kazanmış; bunu sezen halkımız CHP'den desteğini çekmeye başlamıştır. Bütün anketler bunun açık delilidir.

AK Parti de sadece milletle iç içe durmaya milletle kaynaşmaya gayret etmektedir. Milletin içinde duranlar milleti tanır, sorunlarını bilir. Resmi törenlerde halkı tanımaya çalışanlar halkı tanıyamazlar.

Resmi törenlerin ötesinde şöyle biraz halkın içine girip onlarla haşir neşir olan herkes gayet net bir şekilde görecektir ki milletin başörtüsü, Kur'an Kursu ve İmam Hatiplerle bir sorunu yoktur.

Bu sorun laiklik adına devletin dine müdahale etmesini isteyen böylece hem laiklikle hem de demokrasiyle bir türlü barışamayan bir kesimin sorunudur.

Bu sorun da halkın iradesini egemen kılmakla çözülecektir. Demokratik hukuk devleti olmanın gereği budur.


1 Kasım 2003
Cumartesi
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED