|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tam bir yıldır, "Kıbrıs konusu, AB'ye giriş için bir kriter değil" diyerek kendi kendimizi tatmin etmeye, açıkçası işin aslını bir bakıma kendimize itiraf etmemeye özen gösterdik. Oysa hepimiz biliyorduk ki, her ne kadar Kıbrıs konusu giriş için yazılı bir "önkoşul" değilse de, bu sorun çözülmeden AB'nin kapılarının sonuna kadar açılması mümkün değildi. Nitekim Avrupa Birliği, yayınladığı İlerleme Raporu'nun 'Strateji Belgesi'nde, "Kıbrıs'ta çözümsüzlük, Türkiye'nin Avrupa Birliği beklentilerine ciddi bir engel oluşturabilir" diyerek "Denktaş'tan masallar"la kurmaya çalıştığımız pembe hayallerimizi yıkıverdi. Kaldı ki böyle bir cümle raporda yer almasaydı bile, Türkiye 'Kıbrıs gerçeği' ile eninde sonunda yüzleşmek zorundaydı. Türkiye artık bundan sonra, hem "vatan-millet Sakarya" şarkıları eşliğinde Dentaş'tan masallar dinleyip, hem de Avrupa Birliği yolunda yürümenin mümkün olmadığını görmek zorundadır. Hele hele Denktaş'ın, "Annan Planı Kıbrıs Türk halkının haklarını elinden alıyor" şeklindeki palavralarını yutturmak hiç mümkün değildir. Lütfen kimse 'şovenizim' yapmasın. Annan Planı, şu ana kadar üzerinde anlaşma zemini oluşturulabilecek en makul plandır. Kim ne derse desin, Kıbrıslı Rumlar'ın nefret etttiği bu plan, Türk tarafının taleplerine büyük ölçüde cevap veren bir belgeydi. Ayrıca, Rumların Türk tarafını azınlık statüsüne düşürme arzularına ise engel oluşturuyordu. Ancak biz her zaman olduğu gibi, "Annan Planı"nın sağladığı eşitliği elimizin tersiyle iterek tek becerebildiğimiz şeyi yaptık, yani "Türk'ün Türk'e propagandasını..." Şimdi, her şeyi şövenizimle izah etmekte pek maharetli olan kesimler hep bir ağızdan, "Rum kesimi bizim onayımız olmadan AB'ye giremez" yalanıyla 'vatan-millet-Sakarya' oyunu oynuyorlar. Oysa Türkiye, Helsinki'de "aday dayı" ilan edildiği gün, "Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye olmadıkları hiçbir uluslararası kuruluşa katılamaz" itirazından vazgeçmiş ve Kıbrıs sorununu çözmeyi taahhüt etmiştir. Dolayısıyla şimdi, "AB Kıbrıs konusunda şantaj yapıyor" diye ortalarda yalancı pehlivan gibi dolaşanların söylediklerinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Türkiye 40 yıldır bir Avrupa macerası yaşıyor. Bu yolda geçmiş hükümetler dahil önemli adımlar attı. Son 7. Uyum Paketi'yle, hiç başarılamazmış gibi duran MGK'nın sivilleşmesi gerçekleştirildi. Daha da önemlisi, bu ülkede Apo idamdan kurtuldu. Evet, bütün bunlar Avrupa Birliği hayalini gerçekleştirmek için yapıldı. Ama gelin görün ki, yıllardır Türkiye'nin "AB rotası" üzerinde adeta çakılı gibi duran Denktaş, bir milim bile yerinden kımıldatılamadı. Anlaşılan o ki, eğer Türkiye güçlü bir irade ortaya koyamazsa, dünya durdukça Denktaş da Türkiye'nin AB yolunda dikilmeye devam edecek.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |