AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

D Ü Ş Ü N C E    G Ü N L Ü Ğ Ü
Bir hastanenin dramı

Gureba Hastanesi Bezmiâlem Valide Sultan'ın en önemli vakıf eserlerinden biridir. 1845 yılında "Bezmiâlem Valide Sultan Gureba-i Müslimin Hastahanesi" adı ile fakir ve garip Müslümanlar'a vakfedilmiştir. Bu vakıf şartıdır. Gureba Hastanesi vakfedildiği günden itibaren ülkemizin en mümtaz hastanelerinden biri olarak 80 yıla yakın bir süre hizmetini sürdürmüş; ancak cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Valide Sultan'ın hastanesi, okulu, camii gibi vakıf eserleri diğer vakıf müesseseler gibi müdahaleye maruz kalmıştır.

Gureba Hastanesi'nin tarihi ve yeni binaları 1933 üniversite reformunda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne tahsis edilmiş, tarihi bina "Aşağı Gureba", Gureba'nın yeni binaları "Yukarı Gureba" olarak isimlendirilmiş. Bu halkın isimlendirmesidir. Bezmiâlem'in "Valide Mektebi" adı ile anılan okulu-bugünkü Cağaloğlu Anadolu Lisesi-1924 yılında İstanbul Kız Lisesi adı ile Maarif Bakanlığı'na intikal etmiş Dolmabahçe'deki Bezmiâlem Valide Sultan Camii önce Denizcilik Müzesi, sonra 27 Mayıs 1960 ihtilalinde Yassı Ada Mahkemeleri irtibat Bürosu. Sonraki yıllarda Bezmiâlem Valide Sultan Camii adı ile ibadete açılacaktır.

1844 yılında Bezmialem Valide Sultan adına "Valide Köprüsü" adı ile inşa edilen köprü, bir dönem "Mecidiye Köprüsü", "Yeni Camii Köprüsü", "Büyük Köprü" nihayet "Galata Köprüsü" adı ile anılmaya başlanmış. Galata'nın Karaköy tarafında bir semtin adı olduğu bilinmektedir. Bu köprüye "Valide Köprüsü" adı verilmektedir. Bezmiâlem'in vakıflarından olan Terkos Gölü İstanbul Belediyesi Sular İdaresi'ne intikal etmiş, yıllar sonra Sular İdaresi Hastahaneden su parası isteyecektir.

GUREBA HASTANESİ'NİN DRAMI BAŞLIYOR

Gureba Hastanesi'nin dramı çok üzüntü verecek bir olaydır ve 1924 yılından beri devam etmektedir. II. Abdülhamid (1842-1918) tarafından Mekteb-i Tıbbiye, karşı tarafa nakledilmiş. Haydarpaşa Lisesi Mekteb-i Tıbbiye, Haydarpaşa Numune Hastahanesi ise Tıbbiyenin tatbikat hastahanesi olarak inşa edilmiştir. II. Abdülhamid'in Tıbbiyeyi Talebi hareketleri sebebi ile naklettiği anlaşılıyor. Ancak 1924 yılında Tıp Müderrisleri (Profesörler) tıbbiyenin İstanbul tarafına nakledilmesini isterler. Buna sebep Mekteb-i Tıbbiye hocalarının muayenehanelerinin İstanbul tarafından (Cağaloğu'nda) oluşudur. Zira kış aylarında deniz oldu mu! İstanbul'dan Haydarpaşa ve Kadıköy'e, Haydarpaşa ve Kadıköy'den İstanbul tarafına geçmek, küçük ve yandan çarklı vapurlar ile mümkün olmazmış.

Yukarıki talep bu sebepten kabul edilmiş olmalı ki Mekteb-i Tıbbiye'nin İstanbul tarafına nakline karar verilir. Dr. Süleyman Numan Paşa Gureba, Dr. Asaf Derviş Paşa Haseki, Dr. Kerim Sebati Cerrahpaşa Hastaneleri'nde baştabip tayin edilir ve Gureba Hastanesi'ne Mekteb-i Tıbbiye öğrencileri staja gönderilmeye başlanır. Gene aynı yıl Gureba Hastanesi Vakıflar İdaresi'nden alınıp Sağlık Bakanlığı'na devredilir. Bu 1935 yılında 2762 sıyılı Vakıflar Kanunu çıkarılıncaya kadar sürecektir.

1933 yılında üniversite reformu yapılır. İstanbul Darülfununu İstanbul Üniversitesi, Mekteb-i Tıbbiye Tıp Fakültesi adını alır. Tıp Fakültesi Klinikleri İstanbul tarafına Gureba, Haseki, Cerrahpaşa, Şişli Çocuk ve Bakırköy Akıl Hastaneleri ile Beyazıt'taki eski Harbiye Nezareti'ne taşınır. 1960'lı yıllara kadar durum bu şekildedir. Bizden önceki ve bizim nesil dahil tüm tıbbiyeli bu hastaneler arasında mekik dokuyarak okuduğumuzu söylemeliyim. Bereket versin Aksaray-Şişli, Topkapı-Eminönü tramvayları vardı. Bunların imdadımıza yetiştiğini, kırmızı renkli tramvayın 5 kuruş, yeşil renkli ikinci mevki tramvayın 3 kuruş olduğunu söylemeliyim. 1950'li yıllarda Şişli Çocuk ve Bakırköy Akıl Hastaneleri Sağlık Bakanlığı bünyesinde hizmet vermeye devam ederler. Cerrahpaşa Hastanesi 1969'da Tıp Fakültesi olur. Haseki Hastanesi ise önce İstanbul Tıp Fakültesi ve İstanbul Belediyesi sonra İstanbul Tıp Fakültesi ve Sağlık Bakanlığı arasında pay edilecektir. İstanbul Belediyesi'nin Haseki ve Zeynep Kâmil Hastaneleri -ki Zeynep Kamil de Gureba gibi bir vakıf hastanedir- için dava açtığını ve davanın devam ettiğini söylemeliyim.

Gureba Hastanesi'nin tarihi binası ve 1911-17 yıllarında Evkâf Nezareti (Vakıflar Bakanlığı) tarafından inşa ettirilen yeni binalarına gelince, yeni binalarda 1917 İstanbul yangınında halk iskân edilmiş, bunu takiben muhtelif cemiyetler yerleşmiş; sonra mesken olarak kullanılmış, sonra reiye kiralanmış yani tütün deposu olmuş. 1933 üniversite reformunda İstanbul Tıp Fakültesi'ne tahsis edilmiş. İstanbul Tıp Fakültesi'nin 2. Dahiliye, Kulak-Burun-Boğaz, Deri Hastalıkları ve Frengi Klinikleri de tarihi Vakıf Gureba Hastanesi binasına nakledilmiş. Halkımızın "Aşağı Gruba", "Yukarı Gureba" dediği yıllar bu yıllardır. 1953'de İstanbul Tıp Fakültesi'nin Kulak-Burun-Boğaz ve Deri Hastalıkları Klinikleri'nin, 1968'de 2. Dahiliye Kliniği'nin yukarıda inşa edilen yeni binalarına taşınması ile Gureba Yukarki binalarını kaybederek tarihi binasına tekrar müstakil bir vakıf hastane olarak hizmetini sürdürmeye devam edecek. Fakat Gureba'nın dramı bitmeyecektir.

VAKIFLAR İDARESİ YENİ BİR HASTANE PLANLIYOR

Vakıflar İdaresi 1950'li yıllarda yeni bir hastane planlıyor. Bu 575 yataklı Vakıf Gureba Hastanesi'dir. Bu hastanenin inşaatını Gureba Hastanesi Yardım Derneği yapacaktır. 17 yıl karkas halde bekledikten sonra Baştabipliğimiz (1984-1993) döneminde inşaatı tamamlanarak hizmete açılacaktır.

BU DEFA YENİ VAKIF GUREBA HASTANESİ'NİN DRAMI BAŞLIYOR

1977 yılında Yeni Gureba Hastanesi karkas halde iken İstanbul Üniversitesi bu binada İstanbul ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinden sonra üçüncü tıp fakültesini kurmak isteyecektir. Bu bağlantıyı sağlayan İstanbul Tıp Fükültesi'nde doçent olduktan sonra 1974 MSP ve CHP koalisyonunda Gureba Hastanesi'ne baştabip tayin edilen Doç. Dr. Mazhar Özman (merhum)'dır. O günlerde ben Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde doçent olmak üzereydim. Vakıflar Genel Müdürü Prof. Dr. Osman Çataklı ve Baştabip Doç. Dr. Mazhar Özman tarafından Gureba Hastanesi 2. Cerrahi Şefliği'ne davet edildim. Önce kabul etmedim. Zira baştabip ile müşterek çalışmamızın oldukça güç olacağını tahmin ediyordum. Ancak bana eskilerin ifadesi ile "Sen din ü devlet vatan ı millet hizmetinden kaçıyorsun" dediler. Beni bu hassas noktadan yakaladılar. Doçentlik imtihanımdan sadece deneme dersi kalmıştı. Yani doçentlik unvanını almamıştım. Temmuz 1974'de 2. Cerrahi Şefi olarak Gureba'da görev aldım. Sonra imtihanımı tamamlayarak doçent oldum.

12 Eylül 1980'e kadar sıkıntılı günler geçirdiğimi söylemeliyim. Zira baştabip ile anlaşmamız mümkün olmuyordu. Zira o Gureba'yı bir yere vermek ve profesörlük unvanını almak istiyordu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi yetkilileri ile görüşüyor, Gureba'da ve Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakülteleri'nden sonra 3. Tıp Fakültesi kurulması çalışmaları yapılıyor. Bu mümkün olmayınca önce İstanbul Tıp Fakültesi, sonra Erzurum Üniversitesi Tıp Fakültesi ile afiliasyon çalışmaları başlatıldı. Bu da mümkün olmayınca hastanede unvanı olmayan şef doktorları rahatsız ederek ayrılmalarını sağlayarak, unvanlı doktorları servis şefi olarak almak istiyordu. Bu dönemde karkas halde bekleyen Yeni Gureba Hastanesi adına bir Döner Sermaye Yönetmeliği çıkararak tarihi Vakıf Gureba Hastanesi'nde tedavi edilen hastalardan hastanenin vakıf şartına aykırı olarak ücret alınmaya başlanacak ve bu 12 Eylül 1980'e kadar sürecektir. 1979 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi (bugünkü Marmara Üniversitesi) arasında yapılan bir protokol ile Gureba Hastanesi'nde önce Sağlık Bilimler Fakültesi, sonra adı değiştirilerek Tıp Fakültesi kuruluyor. Prof. Dr. Ergun Sabar dekan tayin edilip, YÖK'ten 50 adet öğrenci bile talep edilmişti. Marmara Üniversitesi tarafından bu tahsisin diyeti olarak doçent olan baştabibe profesörlük payesi verildi. Bu günlerde Gureba Hastanesi'nde vakıf personeli ve tıp fakültesi'ne ait olmak üzere iki idareye bağlı personel vardı. Çeşitli huzursuzluklar başlamıştı. Doç. Dr. Edip Kürklü (merhum) Dr. Sümer Ergün, Dr. Nail Erhan ve bendeniz Gureba'da yapılan bu tasarrufu 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'na aykırı buluyorduk. Bu tasarrufa karşı olan doktorların odaları basılıyor, hastaneden ayrılmaları isteniyordu. Oda basan gençler İ.Ü. Tıp Fakültesi öğrencileri idi. Bu gençleri baştabibin yönlendirdiği anlaşılıyordu.

Gureba Hastanesi'nin Marmara Üniversitesi'ne tahsisi Devlet Bakanı Enver Akova (merhum) ile Baştabip Doç. Dr. Mazhar Özman (merhum) tarafından planlanmıştı. Sık sık koalisyon hükümelerinin değiştiği o günlerde Sayın Hasan Korkut Devlet Bakanı oldu. Kanuna aykırı olan bu tahsise karşı akadami aleyhine dava açtırdı. Mahkeme akademinin işgal ettiği koğuşlarda ihtiyat-ı tedbir kararı aldı; sonra tahliye kararı verdi. Bu karar şu şekilde idi.

"Davalı akademinin Vakıf Gureba Hastanesi bina ve tüm tesislerinde esas Vakıf Hastanesi'nin faaliyetlerini tamamen ortadan kaldıracak şekilde faaliyete geçmesi keyfiyeti bir haksız müdahale ve fuzuli işgal niteliğinde görüldüğünden Vakıf Gureba Hastanesi Klinikleri'nin faaliyet gösteridiği kısımlar üzerinde faaliyet ve çalışmalarını engelleyici müdahale ve muhasaranın men'i ile işgalin kaldırılmasına,

Vakıf Gureba Hastanesi'nin bir kamu kuruluşuna tahsisi düşünülemez. Zira hastahane halen vakfiyesindeki fonksiyonunu mükemmelen ifa etmektedir".

10. Asliye Hukuk Mahkemesi Esas No: 380/37. Karar No: 980/558, Karar Tarihi: 18.09.1980

Mahkemenin kararına esas teşkil eden 05.06.1935 tarih ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 10. maddesi şu şekildedir.

"Tahsis edildikleri maksada göre kullanılmaları kanuna veya amme intizamına uygun olmayan veyahut işe yaramaz bir hale gelen hayrat Vakıflar İdari Meclisi'nin teklifi ve Bakanlar Kurulu'nun kararı ile mümkün mertebe gayece aynı olan diğer bir hayrata tahsis olunabileceği gibi, bu kabil hayratın kendisi veya para ile değiştirilerek elde edilecek aynı veya para dahil aynı surette diğer bir hayrata tahsis olunabilir." denilmektedir. Böylece Gureba Hastanesi tekrar vakıf olarak hizmetini sürdürmeye devam edecektir.

BEZMİALEM ÜNİVERSİTESİ KURULUYOR

Gureba Hastanesi'nin başka bir kuruma tahsis edilmemesi için bir statüye kavuşması gerekiyordu. Bu da ancak bir üniversite kurulması ile mümkün olabilirdi. Bezmialem Üniversitesi iki defa kuruldu. Birinci bir Vakıf Üniversitesi idi. 1987 yılında YÖK Başbakanı Prof. İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi'ni 1 numara ile kurduklarında Bezmialem Üniversitesi 2 numara ile kurulmuştu. Her iki Üniversite Anayasa, 2547 sayılı kanun 18708 sayılı ve 28.03.1985 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği'ne göre 16 Kasım 1987 tarihinde Vakıf Yüksek Öğrenim Kütüğüne Bilkent Üniversitesi 1 numara, Bezmialem Üniversitesi biri Fen-Edebiyat, diğeri Tıp Fakültesi olmak üzere iki fakülteli olacaktı. Tıp Fakültesi 1989-90, Fen-Edebiyat Fakültesi 1990-91, Fen ve Sağlık Bilimleri Enstitüleri 1992-93 yıllarında faaliyete geçecekti. Bu üniversiteyi Bezmialem Valedi Sultan Vakfı ile Bezmialem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastanesi Kliniklerine Yardım Vakıf kurmuşlardı.

BEZMİALEM ÜNİVERSİTESİ KAPATILIYOR

Bezmiâlem Üniversitesi kurulunca basın organları taarruza başladı. "Gureba satıldı, hastalar atıldı!", "Gureba'da Bezmiâlem Sultanlığı kuruluyor!", "Tarikat Üniversitesi" gibi aleyhte yayınlar yanında "Bezmialem'den ne istediler", "Bezmialem Ayasofya'yı açar mı?" bazıları da "Atatürk Türkiyesi'nde bu üniversite daha çağdaş bir isim bulmalı imiş" diye yazdılar. Peki "Gevher Nesibe Tıp Fakültesi" kuruldu ya! Vaktiyle ona niçin ses çıkarmadılar? Bazıları da Bezmiâlem'i içki meclisi anlamına gelen "Bezm-i mey" ile karıştırdılar. Demek ki kültürümüzden akıllarda sadece "Bez-i mey" kalmış. Bezm-i elest, bezm-i muhabbet, bezm-i vuslat, bezm-i safa gibi kelimeler unutulmuş.

Bezmiâlem Üniversitesi iki yıl sonra Cumhurbaşkanlığı'nın yazılı emri 89.11.403 sayılı ve 4 Mart 1989 tarihli YÖK Yürütme Kurulu'nun üniversite kurma kararını iptal etmesi sonucu kapatıldı.

BEZMİALEM ÜNİVERSİTESİ İKİNCİ DEFA KURULUYOR

Bezmialem Vakıf Üniversitesi iptal edildikten sonra 9 Nisan 1991 tarih ve 20840 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna dört madde eklenmesi ve bir ek maddenin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun TBMM'de görülüşürken Anap Milletvekili Sayın Bülent Çaparoğlu ve arkadaşlarının verdiği önerge ile Bezmialem Üniversitesi ikinci defa kuruldu. Bu defa da SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) TBMM Grubu adına Grup Başkanı Erdal İnönü Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı. Anayasa Mahkemesi 1991/21 esas, 1992/42 karar sayısı ile, 29.06.1992 tarihinde iptal kararı verdi. Böylece Gureba Hastanesi bir statüye kavuşmak, gelişip büyümek şansını ikinci defa kaybetmiş oldu. Halbuki Gureba Hastanesi ülkemizin üniversite olmaya layık en köklü hastanelerinden biri idi. Ancak o günlerden sonra Gureba Hastanesi yeni binasının İstanbul Üniversitesi ve Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından talep edildiğini işitiyorduk. Ancak bir hafta sonra İ.Ü Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Erzengin'in basın toplantısı ile konu gündeme gelmişti.

PROF. DR. FARUK ERZENGİN'İN BASIN TOPLANTISI

İ.Ü. eski rektörleri inşaatını tamamlayıp hizmete açtığımız Yeni Vakıf Gureba Hastanesi'nin talep ederlerdi.

Dekan Faruk Erzengin'in basın toplantısında tarihi Vakıf Gureba Hastanesi talep ediyor ve tarihi hastahanenin restorasyonu hakkında "Kendilerine devredilirse madi yükümlülüğü üstlencek zenginler var, bize bağış yapabileceklerini söylediler." diyor. Sayın dekan Gureba Hastanesi'ne alaka duyan bu hayırsever insanları lütfedip bize bildirse de biz tarihi hastahenin restorasyonunu tamamlasak! Hemen ifade edelim biz de tarihi Vakıf Gureba Hastanesi'nin restorasyonu için bir dostumuzdan 6 trilyonluk bir vaad almıştık. Ancak vakıftan vakıfa devir yapılmadığı için bu parayı alıp restorasyonu tamamlayamamıştık. Prof.Dr. Faruk Erzengin'in tarihi Vakıf Gureba Hastanesi hakkında yukarıdaki basın toplantısından bir dost meclisinde söz ettiğimde dinleyenlerden biri bu hayırsever "Koç grubu olmasın!" dedi ve devam etti. "Koç Gurubu Vatan Caddesi'ndeki Lunapark'ta Migros'u açtı. Lunapark'a bitişik adada beş-on ev var; sonra Gureba Hastanesi arazisi ve binaları geliyor. Burada Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi kurulacak. Eğer yanılmıyorsam Koç Üniversitesi'nin garantör üniversitesi de İstanbul Üniversitesi'dir. Sonunda her şey İstanbul Üniversitesi'ne kalacak. Allah uzun ömür versin, Dekan Faruk Erzengin vefat edince Gureba Hastanesi bahçesine heykeli dikilecek" dedi. Başka bir dost "Ben bu projeyi vaktiyle Ruslar'ın sıcak denizlere inme projesine benzetiyorum. O tahakkuk etmedi. İnşallah bu da tahakkuk etmeyecek ve Gureba yaşayacak" dedi.

PROF. DR. FARUK ERZENGİN'E HATIRLATMA

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin bulunduğu arsa ve tarihi binaların Bezmialem Valide Sultan Vakfı'na ait olduğunu biliyorsunuz! Bu binalar yukarıda ifade edildiği gibi 1933 Üniversite reormunda İ.Ü. Tıp Fakültesi'ne tahsis edilmiş. Bundan sonrasını İ.Ü. eski rektörü hocamız merhum Ord. Prof. Dr. Kazım İsmail GÜRKAN'ın Gureba Hastanesi Tarihçesi kitabından okuyalım ki hocamız 1929 yılında Genel Cerrahi Asistanlığı'nı Gureba'da yaparak Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur.

"1933'den 1965 yılına kadar Vakıflar'a ait olan bu binalarda (İ.Ü Tıp Fakültesi'nin bugün bulunduğu eski binaları kasdediyor) her türlü tamir ve ilaveler yapmakla beraber bedelsiz oturan üniversite, bu tarihte bedelini taksitle ödemek şartı ile satın almış. Böylece yeni pavyonlar (biri İdare ve Poliklinik, üçü Dahiliye, ikisi Cerrahi ve biri de Ameliyathane olan binalar) üniversiteye; aşağı Gureba adı ile anılan hastahane ve büyük dershane Vakıflara kalmıştır. (Bu dershaneyi yine yıllarca İ.Ü. Tıp Fakültesi kullanmıştır.) Aşağı Gureba'daki 2. Dahiliye Kliniği yukarıdaki binalara taşınınca Vakıf Gureba tam istiklalini almış olacaktır." diyor. Başka bir bölümde ise, "1965 yılına kadar vakıflara ait bu binalarda bedelsiz oturan üniversite 1965'de bedeli taksitle ödemek şartı ile pavyonları (Gureba'nın yukarki binalarını kasdediyor) vakıflardan 16.029.000 TL. ödenmesi halinde arsa ve binaların üniversiteye devredilebileceği kararında mutabakat hasıl oldu (03.02.1962). Bu kararı iki taraf yetkilileri imzaladı. İki tarafın muvafakatı ve Maliye Bakanlığı'nın müsaadesi ile 2490 sayılı kanun uyarınca tahakkuk ettirilerek 21.02.1966 tarihli tapu senedi ile Çapa Klinikleri yukarıda bildirilen fiyatla ve bedeli her yıl taksitle ödenmek sureti ile İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nün mülkiyetine girmiştir" diyor.

Gerçekten İstanbul Üniversitesi'ne satılan Gureba Hastanesi'nin yeni binalarının hakiki değeri 16.029.000 TL. midir? Bu para gerçekten Vakıflar İdaresi'ne ödendi mi? 05.06.1935 tarihli, 2762 sayılı Vakıflar Kanuna göre Gureba'nın yeni binaları üniversite'ye nasıl satıldı. Bu araştırılması gereken bir konudur. Eğer bu para ödenmedi ise -ki ödenmemiştir- Sayın Dekan'ın sözünü ettiği hayırseverler evvela Vakıflar İdaresine yukarki borcu ödemelidirler. Bazıları İstanbul Tıp Fakültesi binalarının tapsu olmadığını ifade ederler. Şayet tapu mevcutsa Sayın Dekan lütfen bizi bilgilendirsin. Zira Gureba Hastanesi Tarihçesi kitabımıza yanlış bir şey yazmak istemiyoruz.

  • BİR DRAMDAN BAŞKA BİR DRAMA
    Vakıflar Kanuna'na aykırı bu tasarruf Gureba Hastanesi Yardım Vakfı, ki Yeni Gureba Hastanesi bu vakıf tarafından inşa edilmiştir.- Danıştay'a dava açmış bulunuyor. Yeni Vakıf Gureba Hastanesi 2000 yılında 10 yıllık bir süre için bir protokol ile Sosyal Sigortalar Kurumu'na tahsis edildi. Yukarıda Gureba Hastanesi'nin başka bir kuruma tahsis edilemeyeceğine dair 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'ndan ve 1979 yılında Marmara Üniversitesi'ne tahsisi ve bir mahkeme kararından söz etmiştik. Bir hukukçu olan Devlet Bakanı Yüksel Yalova buna nasıl müsaade etti. Sayın Bakan bir Meclis konuşmasında "Vakfeden kimselerin iradeleri dikkate alınmadan pekçok vakfın el değiştirdiği bir gerçektir" ifadesinde bulunmuştu. Yokta bu sözcük kendilerine ait değil midir? Milliyetçi gençlerimizden eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan bir vakıf müesseseyi nasıl kabul ettiler! Demek ki ağabeyelerinden vakıf hakkında hiçbir şey öğrenmemişler. Yazık! Vakıflar Kanuna'na aykırı bu tasarruf Gureba Hastanesi Yardım Vakfı, ki Yeni Gureba Hastanesi bu vakıf tarafından inşa edilmiştir.- Danıştay'a dava açmış bulunuyor. Danıştay Yürütmeyi durdurdu. Kararı bekliyoruz.

    NASIL PROFESÖR OLDUM?

    1982'de YÖK Yasası çıkarıldığı zaman kanuna bir geçici madde eklenmiş "Doçent olup da profesörlüğü gelenlere bir defaya mahsus hak verilmiş. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne müracaat ettim. Jüri teşkil oldu. Rahmetli Prof. Dr. Selçuk Aybar jüri başkanı seçilmiş. Selçuk Bey'in ziyaterine gittim. Kısa sohbetten sonra abi siz jürim olmuşsunuz dedim. Rahmetli önüme bir beyaz kağıt ve bir de kalem koydu. "Ya Asaf'cığım kendi raporunu kendin yaz" dedi. Ben abi teşekkür ederim. Siz jüri üyeleri yazarsınız dedim. Ben hiç profesörlük raporu yazmamıştım. Selçuk Bey ısrar ediyordu. Bir şeyler yazdım ve önüne koydum. okudu "tamamlar" dedi. Ben lütfen gerisini siz söyleyin, ben yazayım dedim. "Peki yaz" dedi. "Yetişkin bir cerrah, bilimsel mantaletiye sahip bir meslektaşımızdır. Profesörlüğe yükseltilmesine taraftarız" cümlesini ilave etti ve zile bastı sekreterini çağırdı. "Kızım bu raporu daktilo et, jüri üyelerinin imzalarını aç, imzalattıktan sonra dekanlığa gönderelim" dedi. Ben de teşekkür ederek ayrıldım. Merhum Prof. Dr. Selçuk AYBAR'ı rahmetle yad ediyorum. 1997 yılında Gureba Hastanesi'nden emekli oldum. Devlet Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden ayrılıp Gureba Hastanesi'nde görev aldığım için bana 1/4'den emekli uzman doktor maaşı veriyor.; profesör maaşı vermiyor. İşte ülkemizde hizmet ve mücadelenin karşılığı bu! Vatan sağolsun! Gureba sağolsun!

    NEDEN GUREBA HASTANESİ VAKIF KALSIN İSTİYORUZ?

    Bugün İstanbul'da Gureba Hastanesi ve birkaç imaretten başka Osmanlı dönemine ait vakıf müessesesi kalmamıştır. Halbuki Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarında 26798 vakıf bulunduğu ve bu vakıfların 1044 adedinin hanımlar tarafından kurulduğu bilinmektedir. Eğer araştırsak hemen hemen hepimizin dedelerimizden birisinin vakıf kurduğu; pek çok kimsenin de vakıf mütevellisi olmaktan kaçındıkları da bir gerçektir. Bu vakıf şartlarını yerine getirememek düşüncesinden kaynaklanıyordu. Zira islam alimleri "Şart-ı vâkıf nass-ı şarî gibidir -vakıf kuran kimsenin şartları Allah (c.c.)'ın ayetleri gibidir. "Keza "Vakfı ihya eden mamur, vakfa ihanet eden helak olur" demişlerdir. Ayrıca bütün vakfiyelerde zikredilen şartlara uyulması istenmiş ve bu şartları değiştirenler ya da bozanlar vakfiyelerin sonunda beddua ile yad edilmişlerdir. Bir örnek olmak üzere Bezmiâlem Valide Sultan'ın vakfiyesinin sonundaki bedduayı veriyoruz;

    Allah'ın rızısını dayanarak hayır maksadı ile sağladığım vakıflarım ve bu vakfiye eklerinde yazılı bulunanlar ahiret gününe kadar şartıyla icra oluna.

    Bu şartların Sultan Abdülmecid han devrinde haleldâr olması mümkün değils de, herhangi bir devirde zikredilen vakıflarımın şartları tedbil ve tahrif edilirse buna sebep olanlar "kim (bunu) işittikten sonra onu tedbil ederse, herhalde günahı onu değiştirenlerin üzerinedir. Şüphesiz ki Allah hakkı ile işitici ve bilicidir." (Bakara Suresi, 181) ayetinin ifade ettiği mana üzere dünya ve ahirette cezaya müstehak olsunlar. Böylece vakfın bundan sonra nakzı imkansız olmuş; tedbil (değiştirilmesi) ve tagyiri (bozulması) Bezmiâlem Valide Sultan'dan başkası içinde imkansız olmuştur. (Varak, 195)-1 Cemaziley'ûla 1267 (4 Mart 1851)

    KAYNAKLAR

  • Bezmialem Valide Sultan'ın Vakfiyesi (H. 1265/1845 Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv ve Yayın Dairesi No: 174/ 1464)

  • GÜRKAN, K.İ.: Bezmiâlem Valide Vakıf Gureba Hastahanesi Tarihçesi 3. Baskı, Özışık Matbaası, İstanbul 1967

  • ATASEVEN, A ve FURAT, A.S: Bezmiâlem Valide Sultan Gureba-i Müslimin Hastahanesi Vakfiyesi Üzerinde Araştırma. Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastahanesi Dergisi: 12: 335,1986

  • ATASEVEN, A.: Yaşayan Bir Vakfımız I. Vakıf Haftası 5-11 Aralık 1983, Önder Matbaacılık Ltd. Şti. Ankara 1984

  • ŞENTÜRK, H.: İslam Ansiklopodesi, Bezmialem maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt: 6,5,108

  • ATASEVEN: A.: Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastahanesi ve Son Yıllardaki Gelişmeler. Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastahanesi Dergisi 16:1,1989

  • ATASEVEN, A.: Bezmiâelem Üniversitesi Niçin kurulmuştu? Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastahanesi Dergisi 17:19, 1990.

  • ATASEVEN, A.: Bezmiâlem'in Okulu Yüksek Okuldur. Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastahanesi Dergisi 17:49, 1990

  • ATASEVEN, A.: Galata Köprüsü'nün adı "Bezmialem" ya da "Valide" Köprüsü olmalıdır. Bezmialem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastahanesi Dergisi 17:19, 1990

  • BAYRAM,S.: Sağlık hizmetlerimiz. Vakıf Gureba Hastanesi Vakıflar Dergisi 14:102,1982

  • ATASEVEN, A.: Bezmiâlem Valide Sultan'ın Gureba Hastanesini Fakir ve Garip Müslümanlara tahsis etmesi hakkındaki deliller. Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastahanesi Dergisi, 17:52, 1990

  • ATASEVEN, A.: Bezmiâlem Valide Sultan Vakfı Bezmiâlem Üniversitesini nasıl kurdu? Zaman Gazetesi 9 Mart 1989

  • ATEŞ,İ.: Vakfiyelerde Dua ve Beddualar. Vakıflar Dergisi, 16.05.1983

  • GÜRKAN, K.İ.: Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastahanesinin Tarihçesi, Özışık Matbaası, 1967, İstanbul.

  • ÖZTÜRK,N.: Türk yenileşme tarihi çerçevesinde Vakıf Müessesesi, Ankara, 1995.

  • Tarihimizde vakıf kuran kadınlar, hanım sultan vakfiyeleri. Tarih Araştırmaları ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı Yayınları, İstanbul Araştırma Merkezi, 1990.

  • PROF. DR. ASAF ATASEVEN / Gureba Hastanesi Eski Baştabibi




  • 10 Kasım 2003
    Pazartesi
     


    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED