AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

R A M A Z A N
Sahabe kabirleri bilinenden fazla

İslam'ı yaymak için İstanbul'a kadar gelen ve burada vefat eden sahabelerden kabirleri belli olanların sayısı 22 olarak tespit edilmiş. Ancak bu sayının çok daha yüksek olduğu bir gerçek.

  • AYŞE OLGUN
    İslam'ın ilk çağlarında doğdukları coğrafyaları terkederek İslam'ı yaymak için İstanbul'a kadar gelen sahabelerden kimileri çeşitli sebeplerden dolayı geri dönemediler. İstanbul'un fethinin ardından bu kabirler teker teker tespit edilerek yeniden yaptırıldı. Getirdiği yeniliklerle en çok tartışılan padişahlardan 2. Mahmut ise kötü şöhretinin önüne geçmek için İstanbul'da şehit düşen sahabelerin kabirlerini tespit ettirerek ziyarete açan en önemli isimlerden. Ancak bu kabirlerin İstanbul'da vefat eden sahabelerin gerçek kabirleri olup olmadığı tartışılıyor. Bu tartışmalardan birisi de yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan ve günümüze ulaşan sahabe kabirlerinin sayısıyla ilgili.

    Bugün İstanbul'da 22 sahabe kabri var, oysa yapılan araştırmalar bu sayının çok daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. İlahiyatçı Dr Necdet Yılmaz ve tarihçi Dr. Coşkun Yılmaz'ın yaptıkları bir yıllık çalışmanın sonucunda ortaya çıkan verilere göre sadece Haliç'deki Tokludede Haziresi'nde yatan sahabelerin sayısı bini buluyor.

    Hz. Hüseyin de İstanbul'a gelmiş

    Yaptıkları çalışmaları Bilge Yayıncılık tarafından yayınlanan “İstanbullu Sahabeler” adı altında toplayan araştırmacılardan Dr. Coşkun Yılmaz'a göre İstanbul'da vefat eden sahabeler kadar İstanbul'a çeşitli vesilelerle gelen ama daha sonra geri dönen sahabelerin sayısı da oldukça kabarık.

    Peygamber Efendimiz'in (sav) torunu Hz. Hüseyin gibi önemli şahsiyetlerin de ziyaret ettiği İstanbul'da kabirleri bulunanlar arasında ise Hz. Hüseyin'in kızları ve Peygamber Efendimizi'in süt kardeşi Hz. Ebu Şeybe el-Hutri var. Sahabelerden kimileri İslam'ı bu topraklara getirmek için düzenlenen seferlere katılarak gelirken kimileri de ticari ve tebliğ amacıyla İstanbul'da bulunmuş. Dr. Yılmaz, İstanbul'a gelen diğer önemli zatların isimlerini ise şöyle sıralıyor: “İstanbul'a o dönemde iki ayrı sefer düzenlenmiş. Bu seferlere katılanlar arasında Medine'de doğan ilk muhacir çocuklardan biri olan Hz. Abdullah bin Zübeyr, Peygamber Efendimiz'in (sav) amcasının oğlu Hz. Abdullah bin Abbas, Medine'de ilk İslam'ı seçenlerden Hz. Fedale bin Ubeyd ve Hz. Ömer'in oğlu Hz. Abdullah bin Ömer gibi pekçok kişi düzenlenen bu seferlere katılmışlar.”

    BİR AYET BİR HADİS
    Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Nahl,90 Denildi ki: “Ey Allah'ın Rasülü! Hangi kazanç daha helal ve hoştur” Dedi ki: “Kişinin kendi emeği ile, hilesiz yapılan her alışverişten elde edilen kazanç” Ahmed b. Hanbel

  •  
    FIKIH KÖŞESİ
    Hamdi Döndüren Zekat kimlere verilmez

    Ramazan Seyahatleri
    Türk kahvesinin insan sağlığına etkisi

    KISSADAN HİSSE
    İYİLİK EDERİM
    Sevgili Peygamberimiz'le, eshabı (arkadaşları) sohbet ediyorlardı. Eshâb-ı kirâm merakla:
    -Ya Resûlullah! Hazret-i Ali'yi niçin fazla seviyorsunuz? diye sordular.
    Efendimiz tebessümle:
    -Biriniz Ali'yi çağırıp gelsin, buyurdular. Sohbet devam ediyordu. Bu sefer Resûlullah Efendimiz buyurdular ki:
    -Ey eshâbım!... Siz birisine, iyilik etseniz o da size, kötülükle mukabele etse! Buna karşılık, ne yaparsınız?
    Dostları:
    Yine iyilik ederiz, yâ Resûlullah!... cevabını verdiler. Resûl-i Ekrem Efendimiz buyurdular ki:
    -O kimse, bir kere daha kötülük ederse, ne yaparsınız? O zaman eshâbı, başlarını aşağı indirdiler. Üçüncüden sonra, cevap veremediler. Tam bu sırada, Hazret-i Ali geldi. Selâm verdi. İki cihan güneşi olan Sevgili Peygamberimiz:
    -Ya Ebâ Türab!.. Sen birisine iyilik etsen, o da sana kötülükle mukabele etse, nasıl karşılık verirsin? diye ona da aynı suali yönelttiler. Allahın Arslanı Hazret-i Ali, tereddütsüz:
    -İyilik ederim... cevabını verdi.
    -Tekrar kötülük yapsa?
    -Yine iyilik ederim, Yâ Resûlullah! Efendimiz aynı soruyu, tam yedi defa tekrarladılar. Sevgili damadı, hep aynı cevabı verdi. En sonunda da:
    -Yorulmayınız, Efendimiz... O kimse bana ne kadar kötülük etse, ben ona o kadar iyilikle karşılık veririm. Diye sözünü bitirdi. Bunun üzerine eshâb-ı kirâm:
    -Yâ Resûlullah!.. Hazret-i Ali'yi niçin, çok sevdiğinizi anladık. Bu sevgiye gerçekten lâyıktır, dediler. Hep birlikte “Haydar-ı Kerrar”a (düşmana, tekrar tekrar saldıran; kötülüğe tekrar tekrar iyilik eden Arslan'a) ya'ni Hazret-i Ali'ye duâ ettiler.

    İftar çadırına 'Fransız' kalmadılar
    İftar çadırları, sonunda turizme de açıldı.
    14 Kasım 2003
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu

    İMSAKİYE

    Bir Kumanya da sen Bağışla
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED