Dede Korkut masallarında olsa böyle denirdi: "Dedem Korkut geldi, boy boyladı, soy soyladı, bunun adı Bamsı Beyrek olsun dedi..."

Hâlâ ad koymayı tartışıyoruz.

BBC'den arayıp Başbakan'ın sözlerini soruyorlar... Köşelerimiz Başbakan'ın "Kanıma dokunuyor" sözü üzerine döşeniyor...

Dün sayın Baykal'ın demecine baktım... "Terörün sağı solu, dinsizi imanlısı yok. Terör terördür" demiş. Bu sözü Tayyip Erdoğan söyleseydi "Terörün adını yine koymadı" diye yorumlar döşenilirdi. Görünen o ki, Baykal da terörün adını koymuyor. Baykal'ın Cumhuriyet'ten Mustafa Baybal'a verdiği mülakatı okudum. Israrla sorulduğu halde bir tek yerde "İslamcı terör" ifadesi geçmiyor. Hükümeti, Başbakan'ı eleştiriyor, biraz Hizbullah muhitlerinde dolaşıyor ama "İslamcı terör" diye bir söz söylemiyor. Aynı gazetede CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen'le görüşme yapılmış, o da ısrarla sorulan sorulara rağmen "İslamcı terör" diye bir ifade kullanmıyor. Acaba bu, insiyaki bir politikacı duyarlılığı mı yoksa CHP kadroları oturup "Hükümeti İslamcı terör konusunda sıkıştıralım ama sakın ola hiçbirimizin ağzından 'İslamcı terör' ifadesi çıkmasın" biçiminde bir ilke kararı mı var? Hangi saikle olursa olsun bu anlaşılabilir bir tutum, çünkü Türkiye'de aklı başında hiçbir politikacı bu eylemlerden yola çıkarak "İslamcı terör" tanımlaması yapmaz.

Nitekim hiçbir politikacının ağzından o ifade çıkmadı. Üstelik MHP lideri Bahçeli de tıpkı Başbakan Erdoğan gibi "İslamcı terör ifadesi benim de kanıma dokunuyor" deyiverdi.

Şöyle bir gazete köşelerine baktım, Başbakan'ı eleştirenlerin bile "İslamcı terör" ifadesini bir tanımlama olarak kullandıklarını görmedim. Belki bir-iki bıçkın köşe müstesna...

Radikal'den İsmet Berkan "Kaide terörü" ifadesini seçmiş dünkü yazısında... Ben bilinççsizce değil seçerek kullandığına inanıyorum. Vatan'dan Salih Neftçi, yazısına "Terörün milliyeti ve dini olmaz. Gerçekten de doğru bir söz. İyisi, kötüsü. Haklısı haksızı ve daha önemlisi... Beyazı siyahı yoktur. Terör terördür" cümleleri ile giriyor. Sayın Neftçi "İslamcı" değil. Ama terörle İslam arasında bağlantı kurulması noktasında bir inceliğe dikkat çekiyor. "Eğer dinine bağlı bir Müslüman'sanız bu durum sizi ciddi biçimde rahatsız eder." Evet işte en azından bunun farkında olmak, Türkiye gibi Müslüman bir ülkede, dindarlığı hangi seviyede olursa olsun her insanı, teröre İslami bir sıfat yakıştırmaktan alıkoyuyor. Başbakan'ın duyarlılığı da bana göre bundan başkası değil.

Buradan, hükümetin terörle mücadelede zaaf gösterebileceği ihtimalini çıkarmak, gerçekten eşyanın tabiatının farkında olmamak demektir. Siz hükümet olacaksınız ve sizin hükümetinizin altını oymak anlamına gelen bir terör hareketine göz yumacaksınız. Ramazan'da, yani İslam'ın en çok şefkatinin vurgulandığı bir ayda, farklı dinde insanlar yanında pekçok Müslüman'ın hayatına malolan ve "İslam-terör denklemi" kurulmasına yol açarak en büyük darbeyi İslam'a vurduğu ayan beyan olan bir terör hareketine müsamaha edeceksiniz. İşte bu eşyanın tabiatına aykırı... Hangi hükümet kendi bağrına hançer saplar?

Başbakan'ı ad koymaya zorlamanın acaba "terörle mücadele" açısından herhangi bir anlamı var mı? Yani birileri "ad konursa terörle daha iyi mücadele edilir" mantığıyla mı hareket ederek hükümeti zorluyor. Bu yaklaşım, hükümetin terörle mücadele iradesinde bir zaaf görülse ve hükümetin teröre prim vererek bir yerlere varmayı planladığı gibi bir kanaate dayansa bir anlam ifade edebilir. Ama bunu düşünmek için hükümetin çıldırdığına karar vermek de gerekiyor. Oysa bu hükümetin çılgınlık edecek bir lüksü yok. Aksine bu hükümet belki şu andaki başka her siyasi partiden daha fazla bu terör girişimlerini kendi varlığına düşman olarak algılamak zorundadır. Çünkü bu terör eylemleri muhalefetteki bir partiyi değil, en çok iktidarı yıpratır ve normal programın dışında icraata yönlendirir. Düşünün ki terör eylemi, hükümetin tüm icraat planını altüst etmiş ve her şeyi kendisine kilitlemiş durumda. Üstelik bundan turizm darbe alıyor, ekonomi darbe alıyor, futbola kadar tüm dış ilişkiler yepyeni bir duruma sürükleniyor... Şu anda AKP hükümeti, terörün canına okumaktan daha öncelikli ne düşünebilir ki...

Olan biteni doğru okursak hükümeti "İslamcı terör" tanımlaması yapmaya zorlamanın arkasında bağcı dövme düşüncesi yattığını görürüz.. Bağcı dövme, yani şu: "AKP hükümeti terörle İslam arasında bağ kurarsa, bu, ona oy veren dindar insanlarla arasını açar. Bu tanımı yapmaktan kaçındığı zaman da içerde onu İslamcı diye damgalama ve bir muhalefet potansiyeli oluşturma imkanı ortaya çıkar." Hesap bu kadar ucuz. Bu, dindar insanların teröre amaç itibariyle sahiplendikleri kanaatine dayanıyor ki, bu tamamen yanlış. Aksine terörle İslam arasında ilişki kurmak en sade dindarın bile içini acıtıyor. Bunu Başbakan "Kanıma dokunuyor" ifadesiyle anlattı. Dünkü Zaman'da Ekrem Dumanlı güzel bir noktaya temas etmiş. Özetle "Yurt dışında, herhangi bir ülkeye giderken İslamcı falan olmanız gerekmiyor, inançsız birisi de olsanız, sadece isminizin Müslüman ismi olması bile terörist kuşkusu ile bakılmanıza yetiyor" diyor.... Bunun anlamı şu: İslam-terör denklemi, sadece İslami duyarlılığı olan insanları değil, İslam aidiyeti sadece ülke vatandaşlığı ile sınırlı insanları bile vuruyor. Onun için bu denklemin kurulması ile herkes mücadele etmeli.

Son bir not: benim bildiğim Bush bile, Blair bile "İslamcı terör" ifadesini kullanmaktan kaçınıyor. Teröre dini meşruiyyet sağlanmaması ve toplumsal zemin ikram edilmemesi için...

.....

Radikal'den Murat Yetkin benim "Ey El Kaide!" başlıklı yazımı "terör konusunda İslamcılar'ın tanımlama özrü" çerçevesinde değerlendirmiş. Murat Yetkin diplomasi muhabirliğinden gelmiştir. Şu anda da daha çok o alanda yazılar yazıyor. Ben şahsen yazılarını önemsiyorum, dikkatle okuyorum. Ancak benim o yazımdaki nüansları kaçırdığını ifade etmek isterim. Keşke bir kere daha okusa...

AHMET TAŞGETİREN

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu