AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Tesbih ve teknoloji: La ilahe illallah

Her Ramazan ayında ve hac vakti gündemi belirlemek için medya ibadet ile teknoloji meselesini kendine dert ediniyor. Pusulası seccade, ezan okuyan saat, numaratörün tesbih olarak kullanılması bazılarının pek tuhafına gitmiş. Terminolojiyi bilseler "bid'at" diye göklere çıkaracaklar ama bilmedikleri için "Vay hem dindar olacaksınız hem de teknolojiyi ibadete alet edeceksiniz" şeklinde tepkilerini belli ediyorlar. Hatta hızını alamayıp "Siz Müslümanlar teknolojiye bu kadar ram olduğunuz için ABD bizi abluka altına alıyor" diyecek kadar zorlamalı yorumlar yapanlar bile var. Diz üstü bilgisayarından hutbe irad eden imam profillerini ise, "eleştirel medyamız" henüz nereye oturtacağına karar veremedi.

Hz. Peygamber zamanında, parmakların boğumu, işaret olarak kullanılmış, daha sonra bundan vazgeçilerek ipe dizilmiş boncuk taneleri, zikrin, yani gönülden yükselip ağızdan çıkan sesin güzergahı olmuştur. İlk kullanıldığı zamanlarda tesbihe bid'attir diye karşı duranların muhalefeti, yapılan tartışmalar sonucunda hayırlı bid'atlar gibi bir kavramın ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır.

Zikir, sayı olarak sabitlenmeye kalkıldığında, sayılması da önemli bir mesele haline geliyor. Benim çocukluğumda yaşlı saygın-dindar kişilerin binlik tesbihlerinin içinden, çocukları geçirmek adeti vardı. O dönemde henüz numaratör icat edilmediği için binlik tesbihi olanlar, her deviri tesbihin üzerindeki çengelli iğne ile belirterek, sayı 70 bini bulduğunda kelime-i tevhid hatminin tamamlandığında karar verir, hatim duası için küçük çapta bir meclis kurulurdu. Gelenlerin dağarcığında da mutlaka bağışlanacak bir hatmi olurdu. Kimisinin 1000 adet İlhas-ı Şerifi, kimisinin 41 Yasin-i Şerif, kimisinin Enbiya Hatmi.

70 bin kelime-i tevhidi sayı olarak takip etmek hiç kolay değildir. Bu bakımdan yeni icatlara karşı mesafeli duran yaşlıların, parmaklarının arasından kayıp giden sedef ya da akik ışığından vazgeçerek kendilerine zikirmatik sipariş etmelerini anlamak çok zor değil. Yaklaşık on yıl önce zikirmatik adını ilk duyduğumda yoğun bir ürperti hissiyle darmadağın olduğumu hatırlıyorum. Adından dolayı söz konusu icadın, kişi adına zikr eden bir alet olarak algılamıştım. Zaman içinde otobüste, vapurda bir eli çantasının içinde, dudakları kıpır kıpır hanımları gördükçe avuçlarının içinde numaratör tutmakta olduklarını anlayarak ısındım.

Havas için, zikrin sayı olarak sabitlenmeye kalkılması hiç doğru bir davranış değildir. Hu demeden çıkan bir nefes bile havas için isyan manasına gelebilir. Ne var ki avam için sayıların daima yüreklendirici bir yanı, gayrete getirici bir hızı olmuştur.

Problem şu: Teknoloji ile çatışma içinde olan Müslümanlar son yıllarda teknoloji ile çatışmaktan vazgeçerek bu defa doz aşımına uğrayacak bir kullanım içine girdiler. Doz aşımı yüzünden yeni bir estetik üretilmesi gerektiği hiçbir şekilde farkedilmiyor. Post-modern durumun her şeyi bir arada kabul eden nesebi geniş tavrı, dindarların üslupsuzluğunu pekiştirici bir rol oynuyor.

Her ne kadar yukarıda aşamalı olarak zikirmatiğe ısındığımı söylemiş olsam da, eşofmanlarını giymiş "tesettürlü" kadınların bir ellerinde zikirmatik, tempolu bir yürüyüş içinde kilolarından kurtulmaya çalışmalarına, itiraf etmek gerekirse henüz alışamadım.


28 Kasım 2003
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED