AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Fırsat aralığı

Tartışmaya değmez konulara sayfalar ayırıyor, zihinleri bulandıracak kadar çok lâf üretiyoruz; buna karşılık, üzerinde kafa patlatmamız gereken nice konu ortalıkta sahipsiz...

Müslüman hırsız yok mu bu ülkede? Gazetelerin üçüncü sayfaları, her gün, adam öldüren, ırza tasallut eden, zimmetine para geçiren, hak ve hukuka tecavüz eden insanların haberleriyle dolu; o haberlere konu olanların büyük bölümü bizler gibi Müslüman ismi taşıyorlar... Tıpkı, geçen hafta iki ikiz eylemde 50'den fazla mâsumu öldürebilen teröristler gibi...

Hırsız ve kâtil olabildiği gibi, Müslüman, terörist de olur elbette. Ortalık, dengesi bozuk, gözü dönmüş, ne yaptığını bilmez bir yığın zibidi ile kaynıyor... İşsizi bol ülkemiz kapanın elinde kalacak potansiyel suçlu tarlası... Son eylemler de açıkça gösterdi ki, ailelerine ve en yakınlarına hissettirmeden, eşleri ve çocuklarının ruhu duymadan, teröre baş verebilecek tipler bizim içimizden çıkabiliyor...

Çıkarsa çıksın, ne olmuş yani? Hırsızla, câniyle, ırz düşmanıyla nasıl baş ediliyorsa bu ülkede, ağır cürüm işleyenlerin dinî kimlikleri nasıl dikkate alınmıyorsa, hangi inançtan ve eğilimden olurlarsa olsunlar, teröre bulaşanların yakasına da, hiçbir müsamaha söz konusu olmaksızın, yapışılacaktır. Terörle mücadele, en fazla, bu ülkenin aslî unsuru olan 'dindar' kesimi mutlu eder; 'dindar' kitleler, eylemlerini din adına yaptıklarını iddia eden teröristlerle mücadeleye daha fazla sahip çıkarlar...

Bunun üzerinde tartışmaya hiç gerek yok.

Esas tartışılması gereken nokta, geçtiğimiz haftaya damgasını vuran terör eylemlerinin bundan sonra tekerrür edip etmeyeceğidir. İngiltere'den yapılan Türkiye'yi yeni eylemlerin beklediği açıklaması ile UEFA'nın iki futbol karşılaşmasının tarafsız sahada oynanması kararı, dışarıdan bakanların, ülkemize yönelik terör dalgasının dinmediği kanaatinde olduklarının işareti. Türkiye bu tek yanlı ve acımasız yaklaşıma tepki göstermekte elbette haklı; ancak hükümet, ülkemize dönük kuşku bulutlarını sözlü tepkilerin ötesinde tavırlarla aşmak zorunda.

Terörle başa çıkmanın üç temel sorunu olduğu biliniyor: İstihbarat, istihbarat, istihbarat... İstanbul gibi bir metropolde, beş gün arayla, güpegündüz, dört ayrı kişi ve araçla terörist saldırılar yapılabilmesi Türkiye'de 'istihbarat sorunu' olduğunun delili. Bazıları, bunu, Ak Parti iktidarının belli bir eğilime müsamahasıyla ilintilendirme hevesinde; çıkartılan 'eve dönüş yasası' ile cezaevlerinin kapılarının açılması da bir başka 'sebep' olarak sunuluyor.

Oysa, sorun, bundan daha köklü.

Ak Parti hükümetinin ilk bir yılı, bir çok başka gelişme yanında, bazı devlet kurumlarının direnişine de tanıklık etti. YÖK bu kurumlardan biri, ama tek direnen kurum o değil. Milli eğitim bakanının zeki Anadolu çocuklarına daha iyi eğitim verme niyetiyle aldığı özel okullara kontenjan kararı, yargı tarihinde görülmemiş bir hızla, Danıştay tarafından iptal edilmedi mi? Bu da bir direniş tarzı. Cumhuriyet tarihinin yasa ve kararnameleri en çok dönen hükümeti de bu; direniş yüksek râkımlı tepelere kadar dayanıyor... Acaba başka hangi kurumlar, ne tür bir direniş sergiliyorlar?

Bu durum terörle mücadele açısından 'gerçek' bir zaaf. Teröristler, yalnızca toplumun dayanışma gücünü değil, kurumların hükümete direnişinin boyutlarını da test ettiler eylemleriyle... Onların vardığı sonucu biz de görebiliyoruz: Devlet-hükümet çelişkisi ülkeyi teröre açık halde tutuyor... Bu durum, terörün tekerrürünü mümkün kıldığı gibi, dışarıdan bakanların gözünde de Türkiye'yi zaafla mâlul tutuyor...

Artık terörün adını tartışmayı bir kenara bırakalım da, ülkemizi benzer eylemlerden süratle uzaklaştıracak tedbirleri bir an önce alalım. Sağlam bir istihbarat, hukukun üstünlüğüne inanan siyasetten arındırılmış bir yargı ve ayrımcılık gözetmeyen güvenlik güçleri ile... Hükümet, terör musibetini, direnen kurumları dizginleyip gerçek anlamda iktidara dönüşerek aşabilir...

Teröristler "Türkiye'de iktidar boşluğu var" demek istedi, dışarısı da bu mesajı yaymak için elinden geleni yapıyor; hükümet ise, teröristin şer niyetini, onun sağladığı fırsat aralığını iktidarı için kullanarak hayra çevirebilir. Çevirmek zorunda da...


28 Kasım 2003
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED