AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bayramın tadı, terörün adı...

İnsan, Ramazan Bayramı'nı ağız tadıyla kutlamak isterdi. Hele bir de şu terör olayı bir unutulsa... Yaralar sarılıp, en iyi bayram günlerinde sadre şifa çareler üretilirdi.

Amma olmadı, işin boyutları hudutları aştı. Spora bulaştı ve siyasetin boyutları iki yüzlülük olarak karşımıza çıktı.

Dış etkenler olabilirdi. Marksist ve Katolik Fundamentalizmi İkinci Dünya savaşından sonra bir kerre daha hortlamış olabilirdi. Bunu bir realite olarak kabulden kaçınamayız.

Bunu yabancılar çeşitli şekilde yorumlar ve çıkarları doğrultusunda kılıf da uydurmanın yollarını bilirler.

İşin içine dinin öğelerini de katarlar. Dînî terimleri de çağdaş terminoloji ile özdeşleştirip, tamamen bir vahşet ve cinayet "dini" olarak İslam'ın üzerine de gidebilirler.

Böylece, dünyada ne kadar Müslüman varsa, hepsinin ikamet ettiği toprakları birer "terör yatağı" gibi ilan edip, "topyekün imha" planlarını canlı tutmak isterler.

Amma "yerli işbirlikçi " kalem ve kelam sahiblerine ne demelidir.

Bunlar, terör ve katliam konusunda daha katı ve saldırıcı bir tavır sergilediklerini, şu bayram günlerinde daha net bir şekilde duyurdular...

Bunların başını da "Light Marksistler" çekiyor.

Onlara göre "Dinci Terör" veya "İslamcı Terör" bütün kötülüklerin başı... Bütün dinlere düşman, bütün beşeri hayatın amansız takipçisi...

Haliyle de Kur'an ahkamı ile ahlaklanıp, hayat tarzını, oruçla, namazla, zekat ve sadaka vermekle düzenleyenler de bu "kanlı çeteler"den farksızmış, demek...

İşte bunların kokuşmuş ve ihanet kokan Callut (Golyat) zihniyeti....

Halbuki bu bayramda, terörün adını duymadan, bayramın tadını çıkarmamız gerekirdi.

Ne de olsa, bin dört yüz yıldır, bütün Müslümanlar yeryüzü coğrafyasında, silm, selamet ve kardeşlik ve kaynaşma dini olarak hayat sürmüşler ve bayramlarını yaşamışlardır.

O zamanlar da bir sürü semavî din mensubu, muharref din ve mistik anlayışlar vardı. Hiçbirine dokunulmadan hayat sürüp giderdi.

Ya şimdi, Ramazan boyunca, yüzümüze sigara dumanı üfleyip, sabrımızı ölçenler ne diye yüzlerini Batı'ya çevirip, FİFA ve UEFA'nın yüzüne bir leke olsun diye mürekkep hokkasını fırlatmazlar.

Yapamazlar. Çünkü, onların gücü ancak Müslümanlar'ın sabrını ölçmekte görülür.

Haliyle, bu bayramla, ortaya çıkan yardımlaşma ve kaynaşma eylemleri, bu toplumun çok daha iyi hizmetlere layık olduğunu isbatladı

Zira, Sayın Başbakan'ın çocuklar ile genç beyinler arasında gösterdiği diyalog, "molog hastaları"na en büyük cevaptır.


www.sadikalbayrak.com

28 Kasım 2003
Cuma
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED