|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Irak sorunu, tezkere tartışmaları içinde ikinci planda kalan, neredeyse sessiz sedasız geçiştirilen "Siirt seçimleri"nin önemi birçok açıdan büyük. Ancak şunu hemen belirtelim: AKP ve Tayyip Erdoğan'ın yüzde 85'lik ezici bir üstünlükle galip çıktığı bu seçimler AKP'ye yönelik yeni bir yoklamayı ya da AKP hükümetinin 100 gününü aklamayı, doğrulamayı ifade etmiyor. Bir kent, üstelik "Anadolu'nun bir ucunda bulunan yoksul bir kent başbakan çıkarma ve bunu yeni başbakanı onurlandırarak, iyice mutlu kılarak yapma fırsatını iyi değerlendirmiş" görünüyor. Siirt seçimlerinin "üç hatırı sayılır anlam"ı var... 1. Bu seçimler toplumsal taleplerle sistemin açtığı savaştan doğan "demokrasi hasarları"nı, "fiili ve kaotik ikili durumlar"ı gidermiş, bu çerçevede "siyasette normalleşme"nin önünü açmıştır. İstanbul Belediye Başkanı olduğu günlerden bu yana Tayyip Erdoğan'a yapılan muamele, önüne çıkarılan engeller, bu yolda yargıdan devlete, bazı siyasi partilerden basına kadar birçok aktör ve kurumun seferber oluşu, bunun demokrasi sathında açtığı yaralar dikkate alınırsa, ortaya çıkan şu sonuç açıktır: Toplumun ısrarı, isyanı, talepleri, verili bir bakışı reddi, baskıları ve oyunları boşa çıkarmıştır, onlara galebe çalmıştır. Bu anlamda bu tür baskıları uygulayanların beklentileri açısından ne denli anlamsız ve beyhude bir çabaya girdiklerini ve bunu yaparken siyasi ve hukuki alanı nasıl daralttıklarını ve Türkiye'yi ne tür bir krize ittiklerini göstermiştir. Gelişme şu aşamada sadece Tayyip Erdoğan'a ve toplumsal temsile ilişkin olsa da, normalleşmenin ana ayakları sivilleşme, şeffaflaşma ve demokratikleşme henüz ortada kalsa da, alınan mesafe hem fiili hem sembolik açıdan önemlidir. 2. Siirt seçimleri verdiği sonuçla bir "hükümet değişikliği"ne, "doğrudan başbakan seçimi"ne işaret etmektedir. Geçtiğimiz üç ay içinde taraflı tarafsız herkeste son derece iyi intibalar bıraktığını sandığımız, tavrı, esnekliği, tutarlılığıyla başbakanlığa yakışan bir isim olduğunu kanıtlayan Abdullah Gül dönemi kapanmakta ve hem AKP'nin hem Türkiye'nin önüne yeni bir sayfa açılmaktadır. Unutmamak gerekir ki, siyasette icraat faslı sadece ana politikalardan, programlardan oluşmuyor. Bu noktada kişiler, kişilerin tercihleri, cesaretleri, kullanacakları dil, alacakları tavırlar da önemli. Bu anlamda da hem AKP hem medyadan devlete tüm kurumlarıyla Türkiye yeni bir sınava girecektir. 3. Siirt seçimlerinin işaret ettiği "hükümet değişikliğinin siyasi anlamı" da azımsanamaz. Görmek gerekir ki, şu ana kadar Gül hükümeti önemli süreçlerden geçmiş, önemli kararlar vermek zorunda kalmış, ancak ekonomiden uluslararası sahaya kadar "farklı tercihleri yoklamış" bir çizgide ilerledi. Gerek Irak sorununun geldiği nokta gerek IMF ilişkileri ve ekonomik sahasında atılması beklenen sosyal adımlar, gerekse hazırlıkları sürdürülen YÖK, İletişim Yasası gibi temel değişim girişimleri açısından, "karar ve icraat anı" şimdi gelip çatmıştır. Başka bir deyişle nihai kararlar yeni hükümet ve tam yetkili-sorumlu Tayyip Erdoğan tarafından alınacaktır. Tazelik AKP açısından bir şanstır ancak Erdoğan'ın önündeki sorunlar ciddidir, alınacak kararların ülkenin siyasi istikrarını ve genel istikametini belirleyeceği de açıktır. Dileğimiz aklı selim sahibi herkesin dileğidir: Alınacak kararlar ve tutulacak yollar ilkeler çerçevesinde kalsın ve yeni hükümet bu çerçevede başarılı olsun...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |