|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
'Paniğe gerek yok' Bilim adamları, Akyazı'da son üç gün içinde meydana gelen ve en şiddetlisi 4.1 büyüklüğünde olan depremlerin olağan olduğunu, ancak yine de bölgenin incelenmesi gerektiğini söylediler.
17 Ağustos'ta yaşanan depremde en büyük zararı gören yerlerden biri olan Sakarya'nın Akyazı ilçesi son üç gün içinde en büyüğü 4.1 büyüklüğünde olan 7 ayrı depremle sarsıldı. Bilim adamları, bölgede yaşanan depremlerin olağan olduğunu ve endişe edilmemesi gerektiğini belirtirken, bölgenin bilimsel olarak gözlenmesi gerektiğini de vurguladılar. Akyazı merkezli 3.2 ila 4.1 arasında büyüklüğe sahip 7 ayrı hafif şiddetli depremi değerlendiren Türkiye Jeofizik Kurumu Başkanı Prof. Ahmet Ercan, sarsıntıları depremcikler olarak adlandırdığını ve Kuzey Anadolu Kırığı'nın uzantısı olan Akyazı civarının her zaman bu tür sarsıntılar yaşadığını söyledi. Büyük deprem habercisi değil Sarsıntıların büyüklüklerinin olağan olduğunu ifade eden Ercan, "Bu depremciklerin yeni bir depremin öncüsü olduğu kanaatinde değilim. Bu tür yorumlar yanlış olur" dedi. Ercan, 17 Ağustos'ta meydana gelen depremde büyük bir enerji boşalması olduğuna da dikkat çekerek, "Bölgede 2006 yılına kadar dingin bir süre geçeceği kanısındayım. Daha büyük oranlarda bir deprem olması için, 17 Ağustos'un ardından uzun bir sürenin geçmesi gerekiyor" diye konuştu. Ercan, meydana gelen sarsıntıların küçük olmasına rağmen, kurulacak istasyonlarla bölgenin daha yakından izlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Özellikle halkın kaygılarının giderilmesi için bunun gerektiğini söyleyen Ercan şunları kaydetti: "Deprem konusunda meydana gelen her gelişme önemlidir. Bölgeye jeofizik ağ kurulmalı ve gezici algılama düzenekleri yerleştirilerek, gelişmeler üç-dört ay boyunca takip edilmelirdir". Ercan, aynı şeylerin Marmara'da yer alan fay için ise söylenemeyeceğini kaydetti. Marmara'da büyük bir gerilme olduğunu dile getiren Ercan, 1990 öncesinde 1000 olan yerin nabız atış sayısının, 2002 içerisinde 3,5 kat artarak 3500'e çıktğını belirterek, "Bu, büyük bir gerilimin olduğunu gösteriyor" şeklinde konuştu. Ercan, gerilimin en yüksek oranda hissedildiği noktaların ise Marmara Ereğlisi ve Bakırköy açıkları olduğunu söyledi. "Zarar vermez" İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Alptekin ise meydana gelen depremlerin Akyazı ve çevresinde 17 Ağustos öncesinde de görüldüğünü hatırlattı. Alptekin, büyüklükleri 4 civarında bu tür depremlerin insanlar tarafından hissedilmesine rağmen, zarar verecek depremler olmadığına dikkat çekerek, "Bölge deprem yaşadığında birikimin bir kısmı kırılma ile boşaldı. Bu boşalma sırasında oluşan dengesizliğin ardından, bölge bir denge durumuna doğru gitmeye çalışıyor. Ufak tefek depremler bundan kaynaklanıyor" dedi. Bölgenin tektonik yapısı açısından aktif olması nedeniyle, bu tür depremlerde endişe edilmemesi gerektiğini söyleyen Alptekin, "Herşeye rağmen bölgenin çok yakından denetlenmesi gerekiyor. Türkiye'de deprem çalışmaları hâlâ yeterince ciddiyetle yapılmıyor. Bilimsel çalışmalar birbirinden bağımsız halde yürütülüyor. Bu çalışmalar daha derli toplu hale getirilmelidir" diye konuştu. Kandilli niçin susuyor? 17 Ağustos depreminden sonra psikolojik olarak tüm depremlerda huzursuz olan bölge halkı, yetkililerin hiçbir açıklama yapmaması nedeniyle daha da huzursuz oluyor. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü son üç günde meydana gelen 7 ayrı sarsıntının yalnızca büyüklüklerini vermekle yetinirken, hiçbir açıklamada bulunmadı. Akyazı'da yaşayan bir vatandaşın depremler dolayısıyla kalp krizi geçirerek ölmesi ise bölge halkının küçük srsıntılarda bile ne kadar tedirgin olduğunu ortaya koyuyor. RECEP YETER İSTANBUL
|
|
|
|
|
|
|