|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Futbolu baştan çıkardılar Çok alımlı, dikkat çeken, hayranlık uyandıran ve tahrik eden konumda olduğu için insanların iştahını kabartıyor. O, ne dünya güzeli bir kadın, ne Osmanlı mutfağından çıkmış enfes bir yemek, ne de bir iktidar koltuğu. Hem hiçbiri değil, hem hepsi birarada. Bunun adı da futbol
Hepimizi peşine takmış sürüklüyor. Kırıta kırıta yürüyüp, insanın aklını başından alıyor. Pek namuslu olduğu da söylenemez. Çünkü herkese mavi boncuk dağıtıyor. Küsüyor, küstürüyor ama asla vazgeçemiyorsunuz. Lütfen itiraf ediniz, hayatta ondan daha çok neye, ya da kime zaman ayırıyorsunuz. İşyerinde, evde, okulda kahvede, otobüste en çok neyi, kimi konuşuyor, tartışıyorsunuz?. Yaşantımızın büyük bölümünü işgal ediyor. Galatasaray-Fenerbahçe maçında dehşet veren manzara şuydu bana göre. Bir baba kucağında 2-3 yaşlarında bebeği ve onu soğuktan korumak için boynuna doladığı sarı kırmızı kaşkolu... Bir başka köşede, bu kez genç bir anne, manzara aynı. Bu bir içgüdü. Bebeğin üşütüp hastalanması çok üzücü. Nasıl olsa kavgayı küfürü öğrenmesi önemli değil. Öyle mi? Daha "anne ya da baba" demeyi öğrenemeden "Cim bom bom" demeyi öğreniyor. Ne güzel!.. Ihlamur kaynatın, bol limonla sıcak sıcak içirin bir şeyciği kalmaz. Önemli olan cimboma gol olmasın! Abarttığımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Önce futbol bizi baştan çıkardı. Baksanıza koca koca adamlar, aklı başında! yöneticiler, hatta başkanlar. Çoktan ipin ucunu kaçırmışlar. Gazeteleri ve televizyonlarının köşebaşlarında sayfalar ve saatler dolusu ahkam kesen futbol kalemşörleri. Aralarında "Bizim takım" diyenler de var, tarafsızlık maskesi ile konuşanlar da. Yalancılar... Oynanan futbolun atılan gollerin güzelliğini anlatmak, ikinci plana düştü. Verilen ilk haberde, VİP tribününde saygın yöneticilerin! birbirlerine salladığı yumruklar ve onları ayıran polisler var. Tartışılan konu sahanın kaç maç kapatılacağı ve kime ne kadar ceza verileceği. Sadece Ali Sami Yen'de değil bu yaşananlar. Şükrü Saraçoğlu'nda da, İnönü'de de, Avni Aker'de de, 19 Mayıs'ta da ülkenin hemen her yerinde aynı sahneleri izliyoruz. Yani, futbolun nasıl baştan çıktığını. Futbol yazıp konuştuğunu zannedenler ne yazık ki, futboldan başka herşeyi konuşuyorlar. Ayağa düşürdüler. Futbol, eşdeğerde, aynı mesafede hemen herkesin aklına, hatta yatağına girdi. Fanatizmin fahişesi oldu. İşte o yüzden ilgilenen herkesin başı derde giriyor. Vazgeçecek misiniz? Asla... Ama artık birilerini göreve davet etmenin de zamanı geldi. Mesela Türkiye Futbol Federasyonu kulüp başkanları ile bir toplantı yapsa. Bir psikolog görevlendirip, toplumun ruh sağlığını ne kadar etkilediklerini filan anlatsalar. Ayrıca üst düzey gazete yöneticileri ile görüşüp radrikal kararlar alsalar. Yapmazlar.. Bir araya gelemezler. Çünkü onlar da iletişim kurarken birbirlerini suçlar biçinde tavır sergiliyorlar. Geçen hafta şampiyon adaylarının kalan maçlarını verip yorumu siz yapın dedim. Ben falcılıktan anlamam. Bunu kendilerine görev tanıyanlar yapsın. Biri nasıl olsa şampiyon olacak. Kağıt üzerinde garantiyi görmeden de kimse tahmin edemez. Fark 3-4 puana indi. Beşiktaş'ın kadro zaafları başgösterdi. Galatasaray doping niteliğinde bir maç kazandı. Gençlerbirliği 9 kişi ile kazanmasını biliyor. Fenerbahçe'yi ise en iyi Oğuz Çetin bilir. Son demecinde gerçeği söyledi; Korkak ve şahsiyetsiz oynadığımız için kaybettik. O maçta takımı sahaya ben çıkarmadım. Taktiği ben vermedim. O yüzden bana sormayın. Şu anda Süper Lig'imiz kusursuz bir tehlike içinde. Allah sizi korusun. HAFTANIN YORUMU
|
|
|
|
|
|
|