AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Geleceğe güvenle bakmanın yolu

AB genişlemesinden sorumlu Gunter Verhaugen son zamanlarda Türkiye'yi ilgilendiren konularda ilginç çıkışlarda bulunuyor. Müzakere sürecinin 2005 yılında başlayabileceğini o söylediği gibi tam üyelik için bugüne kadar AB'nin hasis davrandığı tarihi bildiren de o oldu: 2011... Bunlar önemli açıklamalar... Geçen gün de, durduk yerde, "Türkiye'de esas sorun din özgürlüğü" deyiverdi Verhaugen...

Avrupalı bürokratın 'din özgürlüğü' ile kast ettiği bizlerin ilk aklımıza gelen değil elbette; 'azınlık' konumundaki farklı dinli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile güney sahillerimize yerleşik başka ülkelerin yurttaşlarının sorunlarıyla ilgili Verhaugen. "Türkiye'de esas sorun din özgürlüğü" sözünü, Hıristiyan grupların inanç ve ibadet haklarının yeterince gözetilmediği kanaatiyle sarf ettiği belli...

Son zamanlarda üst üste gelen azarlamalar yüzünden Verhaugen'in sözleri üzerinde "Şimdi bunun sırası mı?" anlayışıyla fazla durulmadı. Dışişleri bakanı Abdullah Gül, herhalde Osmanlı dönemine göndermede bulunarak, "Din konusunda hoşgörülü bir gelenekten geliyoruz" dedi demesine, ama o cevabı da pek işiten olmadı. Verhaugen'in kast ettiği, bu topraklarda 'geçmişte' sergilenen hoşgörü değil, bugünlerde yaşananlar... Günümüzde 'hoşgörü' noktasında neredeyiz?

Türkiye'de yerleşik yanlış lâiklik uygulamalarının çilesini yalnızca çoğunluğu teşkil eden Müslümanlar çekmiyor; onlar yüzünden başka dinliler de pek rahat sayılamaz. 'Yanlış lâiklik' genel başlığı altında yer alan uygulamalar bazı çevrelerin zihnini hâlâ işgal eden 'pozitivist' anlayıştan kaynaklanıyor; 'pozitivizm' ise sadece Müslümanlıktan değil Hıristiyanlık ve Musevilik gibi diğer semavi dinlerden de 'kuşku' duymayı gerektiriyor. Bu yüzden de, o anlayışın etkisi, her dinin ülkemizdeki sâlikleri tarafından hissediliyor.

İnançlı insanlardan bir grup kendilerini daha 'özgür' hissetmeye başlasın, göreceksiniz, geçmişte varolmasıyla iftihar edilen 'hoşgörü' ortamı bütün inanç sahipleri için avdet edecektir... İmar Yasası'na konulan bir madde ile İslâm'dan başka dinlerin mensuplarının da ibadethane açabilme iznine kavuşmalarının Ak Parti dönemine rast gelmesi bu açıdan bir anlam taşıyor...

Bu, olayın dine bakan yüzü. Aynı olayın bir de 'resmî ideoloji' alanına giren yüzü var...

Türkiye'de 'resmî ideoloji' belli ortak paydalar içine hapsedemediklerine 'kuşku' hatta 'korku' ile bakar. Bunlar arasında bu topraklarda asırlar boyu birlikte yaşanılan farklı etnik ve dinî gruplardan insanlar da bulunur. Hele etnik ve dinî farklılık aynı grupta birleşmişse, ülkeye egemen zihniyet dünyası, o grup hakkında ciddi endişeler besler. Geçen hafta gazetelere haber konusu olan gayr-ı müslim azınlıkların kurduğu vakıflara 3 Ağustos 2002 tarihinde çıkartılan yasayla getirilen kolaylıkları askıya alma girişiminin kökünde de aynı endişe yatıyor. Yeni yasaya göre iki ay içerisinde sağlanması gereken 'uyum', bir yerlerden bürokrata ulaştırılan "Elden geldiğince savakla" emri ile uygulanamaz hale getirilmek isteniyor.

Konunun üçüncü yüzü ise, aslında azınlıklara 'hoşgörü' tanımaya hazır olan bazı çevrelerin, o hoşgörünün çoğunluk tarafından da arzu edilir hale gelmesini göze alamamalarıdır. Azınlıkların din özgürlüğü, dinî eğitim hakları, ibadet kolaylığına kavuşmaları sorun değil o çevreler için; ancak aynı özgürlük, hak ve kolaylıklar ülkede çoğunluk teşkil eden insanlardan nasıl esirgenebilecek? Kapalı kapılar ardındaki müzakerelerde "Aman kalsın" denmesine bu yüzden şaşmamak gerekiyor...

Bunlar ülkemizin bugünkü 'realiteleri' olabilir, ama bu 'realiteler' bundan sonra daha uzun süre ayakta kalamazlar... Türkiye, bizim kadar, yüzyıllardır bu toprakları kendileriyle paylaştığımız başka dinli vatandaşların ve emekliliklerini aramızda geçirmek isteyen Avrupalı misafirlerin de hiç yüksünmeden yaşayabilecekleri bir ülke olmak zorunda... Verhaugen'in Brüksel'den müdahalesini gerektirmeyecek ve cevap verilirken geçmişe atıfta bulunularak geçiştirme yoluna sapılmayacak bir özgüvene ancak öyle sahip olabiliriz.

Türkiye, özgürlükleri herkese yaygınlaştırabildikçe geleceğe daha güvenle bakacaktır.


11 Mayıs 2003
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED