|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu yıl İstanbul'un fethinin 550'nci yıldönümü. Günümüzde İstanbul'u on milyonluk nüfusuyla bir dünya kenti haline getiren Anadolu insanı 550 yıl önce İstanbul'da yoktu. Bir ırmak gibi, denizlere doğru akan Anadolu insanının 550 yıl sonra hangi dünya kentini yeni bir istanbul'a dönüştürecek, bunu şimdiden tahmin etmek, oldukça güç. Ancak kesin olarak bilinen bir olgu varsa, o da Türkler'in ardına "çil çil kubbeler" serperek, Doğu'dan Batı'ya doğru gittikleridir. Türkler'in büyük yürüyüşünde İstanbul'un vazgeçilmez bir yeri ve belirleyici bir özelliği vardır. Bu yüzden Fatih'e kadar bütün Osmanlı sultanlarının gözü İstanbul'un üzerinde olmuştur. İstanbul Orta Asya içlerinden kopup gelen Türkler'in büyük ve uzun yolculuğundaki "Kızılelma"dır. Çünkü İstanbul Anadolu'nun dünyaya, özellikle, Avrupa'ya açılan kapısıdır. Bunun için, İstanbul Fatih'in hem gece, hem de gündüz gördüğü rüyadır. Onun amacı İslâm'ın bayrağını iki Roma'ya birden dikmektir. Fatih'in İstanbul'da ilk inşa ettiği yapı Eyüp Sultan'ın türbesi ve camii'sidir. Yahya Kemal'in dediği gibi: "Bütün Türkiye'de belki bütün dünyada en uhrevi bir şehir olan Eyüp'ün başlangıcı budur." Fetih tarihiyle aynı yıl yapılan Eyüp türbesinin karşısına yapılan camii de 1458'de tamamlanmıştır. İstanbul'un ilk fatihi Eyüp Sultan'dır. Bunun bilincinde olan Fatih, İstanbul'da ilk önce onun türbesinin temellerini atmıştır. Eyüp'ün misyonunu başarıyla yerine getiren Belediye Başkanı Ahmet Genç, bu yıl yedincisi düzenlenen "Eyüpsultan sempozyumları"na süreklilik kazandırdı. Eyüp Belediyesi Kültür ve Turizm Müdürü İrfan Çalışan'ın olağanüstü gayretleriyle aksamadan sürdürülen sempozyumun ağırlıklı konusu, bu yıl "İstanbul'un Fethinin 550'nci yılı"ydı. Benim de konuştuğum oturumda "Müjdelenmiş Topraklar ve Yeni Fetih Kapıları" tartışıldı. Prof. Dr. Oktay Aslanapa'nın yönettiği oturuma konuşmacı olarak Prof. Dr. Hüseyin Algül, Prof. Dr. Semavi Eyice ve D. Mehmet Doğan katıldı. İslâm kültüründe bütün dünya cihad alanı ve her bölgesi de müjdelenmiş topraktır. Çünkü bütün kıtalarıyla dünya Allah'ın olduğu gibi, bütün gezegen ve yıldızlarıyla evren de Allah'ındır. İslâm medeniyetinin canlılığının kaynağında ezanın okunduğu yeri "vatan" bilme anlayışı vardır. Bunun için Eyüp el Ensari doğduğu şehir olan Medine'de değil de, fethetmek istediği şehir olan İstanbul'da ölmüştür. O "Peygamber Şehri" Medine'nin Cennet bahçelerinden bir bahçesini de İstanbul'a taşımıştır. İstanbul, onunla İstanbul olmuştur. Osmanlı sultanlarının ömrü seferlerde geçmiştir. Fatih fethettiği şehirde değil de, bir sefer hazırlığında Gebze'de çadırda öldü. Oğlu Beyazıd, torunu Selim, küçük torunu Kanuni de askeri seferlerde öldüler. Fethin 550'nci yıldönümünde askeri seferlerin dönemi bütünüyle kapandı. Askeri seferlerin yerine kültürel seferler geçti. Kültürünüzün gitmediği ülkelere ürünlerinizin gitmesi oldukça zordur. Çünkü dünyanın her yerinde ekonomi kültürün peşinden gider. Shakespeare'in oyunlarının sahnelendiği, Hamlet, Otello ve Macbetch'in sevildiği ve tanındığı her ülkede, İngiltere ekonomi, politika ve insanıyla vardır. Aynı şekilde Goethe'nin okunduğu Faust'un adının geçtiği her yerde Almanya saygı görür. İstanbul'un fethinde olduğu gibi, yeni fetih kapılarını silahlı güçler değil, silahsız güçler açıyor.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |