|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Önce bir tespit: TBMM'de görüşülmekte olan İş Yasası'na gelinceye kadar "Hocalar"dan hiç bu derece güven ve övgüyle söz edilmemişti... "Hocalar", yani söz konusu yasayı hazırlayan hocalar... Dikkat ettiyseniz, "9 bilim adamı"nı kimse yere göğe sığdıramıyor, "otoriteleri" kimse tarafından tartışma konusu edilmiyor... "Hocalar" tarihlerinde belki de en "dokunulmaz" dönemlerini yaşıyorlar... Herkes, Çalışma Bakanı da, Komisyon Başkanı da, Türkiye İşverenler Konfederasyonu Başkanı Refik Baydur da, Türkiye Metal Sanaciyileri Sendikası Başkanı Tuğrul Kudatgobilik de, herkes "Hocalar" diyor da başka bir şey demiyor... Gülümsemeyi hak eden bir manzara doğrusu... Yasa tasarısını hazırlayan "Hocalar"ın bilgisinden, dirayetinden en ufak bir şüphem tabii ki yok. Ama insaf, bir ülkenin çalışma hayatını düzenleyen temel bir yasa sadece bu işte ne kadar otorite olurlarsa olsunlar özellikle "Hocalar"a bırakılır mı? Bu işin tabii ki bir "bilim" yanı var; ama iş sadece ondan mı ibaret? "Hocalar en güzelini hazırladı, laf yok!" gibi bir "bilimsel medyadan okuma" ile bir ülkenin sosyal politikasının tayin edildiği nerede görülmüş? Şu ünlü "Cuma" meselesinde de "Hocalar"ın şahitliğine başvuruldu. Baydur, "Böyle bir durum (tatil gününün Cuma olması gibi bir durum) hocaların hazırladığı İş Yasası'nın özüne aykırı" derken, Kudatkobilik gazetecilere (yine bir "sigorta" olarak) tasarının "9 bilim adamı" tarafından hazırlandığını hatırlatıyordu. Yani özetle, "Telaşa gerek yok, çünkü tasarıyı Hocalar hazırladı!" garantisi... Şimdi de şu "Cuma" meselesinde biraz ilerleyelim: Başta CHP olmak üzere bir kesimin "Yetişin Cuma'yı tatil günü yapacaklar!" şeklindeki telaşının tabii ki bir temeli yok. Eğer bu yönde en ufak bir ihtimal olsaydı, Baydur, Kudatgobilik, pek çok köşeyazarı telaşa düşmez miydi? "Pazar"ın resmi tatil günü olmaktan çıkarılmasına hangisi razı gelirdi?... Laikliğin sigortalarından birisi olan bu "resmi tatil" ile kim oynamaya cesaret edebilirdi? Aslına bakacak olursanız, pek çok konuda olduğu gibi bu "Pazar" meselesinde de yanılıyoruz. Yanılıyoruz, çünkü "Pazar" gününün resmi tatil olması, sanıldığı gibi "Batı Aydınlanması"nın bize bir armağanı değildir. Unutmayalım ki, Fransız Devrimi'nin (evet o Devrim'in) uygulamaya koyduğu ilk işlerden birisi Pazar gününün tatil günü olmaktan çıkarılmasıydı! Devrimciler, "Eski Rejim"e ait bu tatil gününün hemen kaldırılmasını istediler ve kaldırdılar da. Bu işlemin hemen arkasından da Devrim'in kendi "takvim"ini uygulamaya koydular. Değil mi ya, Devrim'in "Eski Rejim"in "takvimi" ile bir arada olması mümkün müydü? Yani diyeceğim, Pazar gününün resmi tatil olması, öyle sanıldığı gibi, "Eşitlik-Özgürlük-Kardeşlik" diye ortaya çıkarak "modern" dönemi başlatan devrimcilerin akıllarının hiç mi hiç yatmadığı bir uygulamadaydı. Dolayısıyla "laiklik=resmi tatil günü olarak Pazar günü" eşitlemesi bir efsaneden ibaret! Ama bizim bu uygulamayı "Devrimimiz"in bir direktaşı olarak nasıl ve niçin gördüğümüz ayrı bir hikaye tabii... Peki yeni İş Yasası'nın tatil günlerini düzenleyen maddesini nasıl değerlendireceğiz? Biliyorsunuz, patronlar çok memnun, çünkü nihayet bizde de "rotasyonlu tatil" başlıyor... Hükümet memnun, çünkü bu zor dönemde esnek bir çalışma düzeni getiriliyor... İyi ama Pazar günü mesailerinin zamlı ödenmesi gibi çok haklı bir uygulamaya ne oluyor? İşyerleri vardiya düzenlerine göre çalışanlardan tatil günlerini Pazar dışında bir güne kaydırmalarını isteyebilirler diyelim. Peki ya resmi tatil olan Pazar günleri çalışmanın karşılığı ödenen ücret niçin haftanın herhangi bir günü için ödenen ücretten farklı olmuyor? Görüyorsunuz; "Pazar"dı, "Cuma"ydı derken, tatil günü çalışma karşılığı ödenmesi gereken zamlı ücret bu arada "deve" oluyor... Çalışanlar eğer Pazar günleri mesaiye kalıyorlarsa, kalmaları icabediyorsa, tabii ki farklı ödenmeleri gerekir. Nedeni basit; eğer Pazar günleri çalışan dışında herkes tatil yapıyorsa, çalışanın da hiç değilse haftaiçi çalışan eşiyle ve varsa çocuklarıyla birlikte olamaması karşılığında ayrıca ödenmesi gerekmez mi? Hayat sadece işyerinde geçen çalışma saatlerinden mi ibaret? Pazar günü çalışması icabedenlerin durumu, ailesiyle, dostlarıyla birlikte olamamalarından dolayı özel bir uygulamaya tabi olmamalı mı? İsterseniz bu arada, yeni yasanın "Cumartesi" günlerinin eksiğini tamamlayarak bir tam çalışma gününe dönüştürdüğünü de hatırlayın.... Refik Baydur bir açıklamasında, bir işçinin 3 saati fazla mesai olmak üzere günde 11 saat çalışarak 45 günü doldurması durumunda 4 gün izin hakkı kazandığını müjdeliyor. Hesaplayın; haftada 77 saat yapar. Ama dert etmeyin, nasıl olsa 45 gün sonra 4 gün izin hakkınız var! Paşa gönlün bilir, istersen çalışma....
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |