|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sabahın erken saatiydi. Sokağı süpüren çöpçü, arkadaşına dert yanıyordu: -Avrupa Birliği'ne girsek, millet çöpünü sokağa atmazdı. Bizim işimiz de daha kolay olurdu. Arkadaşı pek o kanıda değildi: -Hiç inanma.. Hiçbir şeyler değişmez. Bizim insanımız pis!... İş buralara kadar uzandı. AB, çöpçüler arasında bile sohbet konusu artık. Ama emin olun ki, çoğunluğun AB'ye bakışı serbest dolaşım ile sınırlı kalıyor.
Yine de Avrupa Birliği tutkusunun toplumda giderek artması umut verici. Keşke, davranış ve yaşayış biçimi de bu denli benimsense. Örneğin insanlar gereksiz yere korna çalmasa. Yerlere çöp atmasa. Tükürmese... Acaba eğitimin bu yönüne niçin duyarsız kalıyoruz? Madalyonun bu tarafı ile ne hükümetlerin, ne belediyelerin ne de sivil toplum kuruluşlarının en küçük bir ilgisi var. Örneğin TV'lerde radyolarda sık sık bu tür yanlışlar vurgulanmıyor ve doğrusu gösterilmiyor? Camilerdeki vaazlarda niçin klakson çalmama, yerlere çöp atmama, tükürmeme, insanlara saygı, gibi konular sürekli dile getirilmiyor? Mahalle arasında, yolda, ışıkta sadistçe bir zevk ile klakson çalanın AB'de işi ne! Avrupa standartları sadece siyasi ve ekonomik kriterlerden oluşmuyor ki. Bir de işin sosyal yaşama ilişkin yönü var. Boşveriyoruz. Türkiye aslında bir ayağı ile AB üyesi. 3 milyon 800 bin Türk "Birlik" üyesi ülkelerde yaşıyor. Bunların 1 milyon 300 bini yaşadığı ülkenin vatandaşlığına geçmiş. Avrupa'da 30 bin üniversite öğrencimiz 60 bini aşkın da girişimcimiz var. Aslına bakarsanız, Avrupa'da yaşayan Türkler ile Türkiye'de yaşayanlar arasında bile kültür farklılaşması oluştu. Ekonomik krizler, siyasi bunalımlar derken bu gerçeklere bir türlü sıra gelmiyor. Vakt-i zamanıdır artık.
Medyanın da prensipleri olmalı
20 küsür yaşındaki çocuk, "Ben Kur'an'ın şifresini çözdüm" diyor kanal kanal geziyor. Haberlere, açık oturumlara çıkıyor. Benim bilmem kaç tane cinim var diyen sahtekardan siyasi konularda bile görüş isteniyor. Nil Demirkazık denen kişi, yok "Bağdat'a elçi olarak gidiyorum", yok "Tayyip Bey beni aday gösterecek," yok "Bush'la görüşeceğim" diyerek, gazete ve TV'lere haber oluyor. Onlarla resmen kafa buluyor. İşin acı yönü, medya 5 paralık magazin haberi için kendini 5 paralık ediyor. Bu işin hiç prensibi yok mu! Yapmayın, etmeyin!..
YARIN BURADAYIM
Bu köşede, salı-çarşamba ve cuma günü sizlerle buluşuyordum. Bundan sonra cuma yerine perşembe günü karşınızda olacağım. Yarın yine beklerim.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |