|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ekonomik ve kültürel güç, küçük yerleşim birimlerinden daha çok büyük yerleşim birimlerinde hız ve yoğunluk kazanır. Ekonomi ve kültürde olduğu gibi, sağlık ve eğitimde de sinerji kaynağı kentin her dönemin üstün ve güçlü ülkeleri, kentlileşme sürecini başarıyla tamamlamış toplumlardır. Kentlileşme bilincini oluşturamayan toplumların, ekonomide olduğu kadar politikada da atılım yapması mümkün değildir. Kentlilik bilinci, herşeyden önce farklı kültürden gelen kesimlerin hoşgörü içinde bir arada yaşamalarını gerektirir. Değişik ırk, din ve dilden insanlarla ortak eğitim, sağlık ve üretim kurum ve kuruluşları oluşturamayan yönetimler ister merkezi, isterse yerel olsun, uzun ömürlü olamaz. İstanbul'un giriş kapısının yorulma bilmez Belediye Başkanı Yılmaz Bayat kentlilik bilincini pekiştirmek için "Üsküdar Sempozyumu" düzenledi. Sempozyumun "Açış Konferansı" dünyanın yaşayan on tarihçisinden biri kabul edilen Prof. Dr. Halil İnalcık tarafından Cuma günü öğleden sonra Altunizade Kültür Merkezi'nde verildi. Konferans öncesinde Başkan Bayat Üsküdar'da yaşayan akademisyen, yazar ve sanatçıların hepsine, hiçbir ayrım gözetmeden "Üstün hizmet belgesi" verdi. Mimar Cengiz Bektaş'tan Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre'ye kadar çok sayıda aydın hatırlanmış olmanın mutluluğunu yaşadı. İnalcık Üsküdar'ın Osmanlı tarihindeki yeri ve önemini anlatırken, İstanbul'un fethinden yüzelli sene önce Türkler'in Üsküdar'a geldiklerini vurguladı. Üsküdar'a ilk gelenin 1304'de Osman Gazi olduğunu söyledi. Malazgirt'ten sonra Süleyman Şah'ın 1078'de dönemin en önemli kentlerinden olan, İznik'i alıp kendine başkent yaptığını açıkladı. İznik Türklerin Avrupa kapılarındaki ilk başkenti olmuş. Ancak 1096'da düzenlenen ilk Haçlı seferi karşısında kent elden çıkmış. İnalcık "Kentlerine sahip çıkmayanlar, yurtlarını koruyamazlar" diyerek, Almanya'nın Münih kentinde 1955 yılında katıldığı Bizantologlar toplantısında bir kardinalin söylediklerini aktardı. Kardinal toplantıdaki konuşmasını "Ayasofya'nın kubbesindeki haçın ışığı hiçbir zaman sönmeyecektir" diye tamamlamış. Son cümlesi toplantıya katılan Bizans uzmanları tarafıdan dakikalarca ayakta alkışlanmış. İnalcık, aynı toplantıya katılan Prof. Dr. Suavi Eyice'yi de ikinci şahit olarak gösterdi. Üsküdar'ın simgesi Kızılkulesi'nde İnalcık, Eyice ve Bayat'la sohbette Eyice yıl 1955 değil, 1958 olacak diyerek, "Ayakta alkışlanma, Avrupalılar'ın zihniyetini gösterme bakımından oldukça ilginç ve çarpıcıdır" dedi. Osmanlı ile Roma'nın hesaplaşması Alpaslan'la başlamış, Fatih'le de doruk noktasına ulaşmıştı. Roma'yla hesaplaşma tarihinde, İstanbul'un alınması, dönüm noktası olmuştur. Artık Osmanlı Avrupa'dadır. Türk tarihinin günümüzde yeniden yorumlanmasında anahtar sultanların başında Fatih gelir. Fatih'in misyon ve vizyonunu kavramada Türkiye'nin AB içinde kendisine sağlam bir yer edinmesi oldukça zordur. Bunun için İnalcık Fatih'i anlatan roman biçiminde biyografik bir kitap yazıyormuş. Osmanlı vurgunu Mehmet Niyazi Özdemir de Fatih'in romanı yazmak için gece ve gündüz çalışıyor. "İki Kıta'nın Sultan'ı" ve "İki Deniz'in Sahibi" Fatih'in misyonunun bilincinde olmayanlar, Türkiye'yi Avrupa'ya taşıyamaz.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |