|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Yurtta sulh, cihanda sulh" diye yola çıkan bir ulus için hiç de göğüs kabartan bir durum değil geldiğimiz nokta: Dışta savaş, içte de sürekli kavga var... Oysa, hayatta, kavga ve savaşı 'ayıp' kılan nice değer bulunuyor... En son örneği 'Matrix'; izlediğimiz filmden bile 'kavga' konusu çıkartıyoruz biz... Bugün pazar. Bu yazıyı, muhtemelen evinizin mahremiyetinde okuyorsunuz. Teybiniz açık mı? Sorması ayıp değil ya: Açıksa ne çalıyor? Türk musikisini sevenlerdenseniz, son zamanlarda sizler için çıkmış birbirinden güzel, birbirinden değerli albümlerden haberiniz olmalı. Henüz olmadıysa, bu yazı, sizi onlardan haberdar etmek üzere yazıldı. Bekir Sıtkı Sezgin (1936-1996) Türk musikisinin en değerli icracılarındandı. 'Fem-i muhsin'den öğrenilen ve ustadan-çırağa geçerek günümüze ulaşan geleneksel bilgiyi çağın imkânlarıyla bezeyerek ilginç bir senteze ulaşmıştı. Kendisini şahsen dinleme bahtiyarlığına ulaştığım için biliyorum: Hâfızdı ve Kur'an-ı Kerim'i sözlerini anlamayanları bile mest edecek bir edayla okurdu. Klasiklerin hakkını veren ender yorumculardan biriydi. Yapı Kredi'nin çıkardığı dizide yer alan birkaç şarkı dışında, şu yakın zamanlara kadar, meftunları için çoğunu radyoya okuduğu eserlere ulaşmanın neredeyse tek yolu arşivlerdi. Mehmet Güntekin, Bekir Sıtkı Sezgin'in herkes tarafından dinlenebilmesini sağlayan bir büyük çalışma gerçekleştirdi. İlkinde nevakâr, rast, rastkâr ve dügâh, ikincisinde sûzidil, hicaz, hüzzam ve kürdili hicazkâr makamlarından Türk musikisinin en kalıcı eserleri bulunan iki 'klasikler' kaseti ile, içinde ezan, nât, mevlitten velâdet bahri, bir aşir ve bazı ilâhiler yer alan bir dinî musiki kaseti (tabii CD'si de) Mehmet Güntekin'in himmetiyle 'Kaf Müzik' logosu altında çıktı (Tel.: 212- 249 8885; Faks: 212- 2455942)... Bu satırları yazarken dinlediğim CD'lerden yurtdışındaki dostlarıma hediye götürdüm. Herbirinize böyle bir cemilede bulunmam mümkün olamayacağına göre, yapmanız gereken, en yakın müzik-markete gidip "Bekir Sıtkı Sezgin üçlüsünü istiyorum" demeniz. Muhtemelen bulunmayacak; ama ısrarlı olursanız hazine değerindeki eserlerle sizler de yüreğinizi yıkayabilirsiniz... Türk musikisi sevenlerinin çokluğunu bildiğim kadar emin olduğum bir gerçek daha var: Az sayıda koleksiyoncu dışında, günübirlik (popüler) olmayan eserlerin alıcısı fazla değil... Piyasada bulunmayan eserler peşinde koşan bir tanıdığım, hayranlık duyduğu sanatçıların radyo kayıtlarına ulaşabilmek için her fedakârlığa katlanır; buna karşılık, hazine değerindeki eserler gün ışığına çıkar, "Bayılıyorum" diyenler ilgilenmez bile... Bir ara TRT-4'te eski programları birbiri ardına yayına girdiğinde, gecenin geç bir saatinde bile oturup izlemişsinizdir belki ; ama bu yetmez. İşte size bir sınama sorusu: Prof. Nevzat Atlığ'ın şefliğinde Kültür Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren 'Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun radyo kayıtlarının dört mükemmel CD (veya kaset) halinde piyasaya sunulduğunu duydunuz mu? Çoğunuzun "Yapma" diyeceğinizi bilerek soruyorum bunu... Prof. Atlığ'ın engin musiki bilgisini de yansıtan dört CD'lik bu mükemmel dizi, aynı zamanda, bizim musikimizin sözlü ansiklopedisi gibi... Abdülkadir Meragi, Hafız Post, Gazi Giray Han, III. Selim, Dede Efendi'den başlayıp Suphi Ziya Özbekkan ve Lemi Atlı'ya uzanan 'klasik' çizgiye giren dev eserleri, nitelikten asla fedakârlık etmeyen bir anlayışla en güzel seslere söyletmiş Nevzat Atlığ; bu dört CD'ye sahip olmayan, zaman zaman dinlemeyen kendisini musikimizin âşığı olarak tanıtmasın... Türk Kültürüne Hizmet Vakfı ile Kalan Müzik (Tel.: 212- 5123513; Faks: 212- 5281134) ortak yapımı olan, Biofarma firmasının desteklediği bir dev prodüksiyon bu... Sizlere bu eserleri tavsiye etmemin bir sebebi de, "Mârifet iltifata tâbi" olduğu için, çok pahalı bütçelerle hazırlanan CD'ler yeterince ilgi görürse, kenarda köşede kalmış başka değerlerin de günyüzüne çıkacağını bilmem... Ferit Sıdal (1925-2001) dünya çapında bir tanbur sanatçısı olma yanında Türk musikisinin nazariyatı ile de ilgilenmiş ('Türk Müziği Nazariyatı' adlı eserini TRT yayımlamıştır) ve klasik yolda besteler de ("Bir gönül vardı bende henüz aşkı tatmamış", "Gözlerin bir içim su") yapmıştır. İcra ettiği, bestesini kendi yaptığı, yönettiği koroya söylettirdiği eserler kültürümüze büyük hizmetlerdir... Eserlerini bir de o kulakla dinleyince, 'göz' ile 'gönül ve kalp' merkezli bir dünyası olduğu daha iyi anlaşılıyor Ferit Sıdal'ın. Yukarıda andığım iki eserine ek olarak "Gözlerin bir içim su / İçim yandı doğrusu", "Hicran olacaksa bu aşkın sonu / Bırak git kalbimi delme boş yere", "İstemem seni artık, gelsen de olur gelmesen de/ Gözden akan yaşları silsen de olur, silmesen de" sözleriyle bezeli bestelerini de hatırlayalım... Yıllarca emek verdiği TRT, Ferit Sıdal'ın sözlü eserlerinden bir, kendi icra ettiği enstrümental eserlerinden de bir olmak üzere iki CD'den oluşan bir çalışmayı sevenlerine sundu. TRT'nin müzik marketlerinde bulabilirsiniz bu çalışmayı. "Bu kavga ve savaş ortamında kaset tavsiyesi olur mu?" diyeceklere bir uyarım var: Kavga ve savaşlar biraz da gönlümüz ve gözümüzün kapalı olmasından patlıyor...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |