AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bir sendika da 'Korkularımız'la oynamayı tercih ederse...

Geçen gün Hürriyet'teydi, dün Cumhuriyet'te. Türkiye Yol-İş Sendikası "Kamuoyuna" başlığı altında tam sayfa ilanlar yayınlamakta...

Yol-İş Sendikası'nın bu ilanlarla karşısına aldığı, Meclis'ten geçmemesi için "sonuna kadar mücadele" kararı aldığı mesele, "Yerel Yönetim Reform Taslağı" ve "Kamu Yönetimi Temel Kanunu Taslağı"dır.

Yol-İş bu taslakların yasalaşmasına karşı, sonuna kadar karşı...

Karşı, çünkü (ilanda da söylendiği gibi) eğer bu taslaklar yasalaşırsa, "Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü" ve "Karayolları Genel Müdürlüğü" gibi Yol-İş'in özellikle örgütlü ve güçlü olduğu bazı kuruluşlar da yerel yönetimlere devredilecek.

Görüyorsunuz, buraya kadar herşey normal; bir sendika tabii ki, örgütlü ve güçlü olduğu kuruluşların dağılmasına, dağıtılmasına karşı çıkacak... Bunu engellemek için tabii ki elinden geleni yapacak...

Ama bu "karşı çıkış"ın da olması gerektiği gibi, yani sendikanın örgütlü olduğu söz konusu kuruluşların halihazır hallerinin devamının daha verimli, daha etkili olduğunun anlatılması, açıklanması şeklinde olması gerekmez mi? Sendika bu karşı çıkışında ülkenin sendikal hayatının büyük yara alacağını da tabii ki ileri sürebilir.

Ama ne gezer.... Yol-İş öyle bir "Hayır" ilanı hazırlamış ki, ilanın içeriğinin sendikal hayatın erdemleriyle ya da söz konusu kuruluşların etkili ve verimli çalışmasıyla uzaktan yakından ilgisi yok.

Yol-İş ilanları hazırlarken çok "kurnazca", dikkatini tek bir mesele üzerinde yoğunlaştırmış: Korkularımız!

Mesela ilanda yer alan şu cümleye bakın: "Kamu kurum ve kuruluşlarına ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne, bakanlıklarımızın taşra teşkilatlarına, kamunun tüm mal varlığına sahip çıkmak, eyalet sistemine, federasyona, Türkiye'nin parçalanmasına karşı çıkmaktır..."(!)

Nasıl, çok "kurnazca" düzenlenmiş bir akıl yürütme değil mi? Sen misin idareyi ademi merkeziyetçi bir ruhla yeniden yapılandırmaya niyetlenen... Seni "eyaletçi", seni "federasyoncu", seni "bölücü"....

Belli ki Yol-İş'in yönetim ve danışmanlar kadrosu da herşeyi birbirine karıştırmayı çok seviyor... Sanırsınız ki söz konusu taslakların hedefi ülkeyi "siyasi" nitelikte bir reforma tabi tutmaktır. Tamamen "idari nitelikte bir ademi merkeziyetçilik"in "eyalet"le ya da "federasyon"la ne ilgisi var?

Olsun, pek çok merkez gibi Yol-İş de ülkede en geçerli akçenin herşeyi birbirine karıştırma yöntemi olduğunu iyi bellemiş. Şu sözlere bakın:

"Türkiye'nin bütünlüğünü ve üniter yapısını zayaflatmaya, sosyal devleti yok etmeye..." Çok iyi, çok başarılı doğrusu; araya bir de "laiklik" sokuşturulabilseymiş, Yol-İş'in eksiksiz bir MGK bildirisi yayımlamasına çok az kalmışmış... !

Söylediğim gibi; Yol-İş de en kolay yolu, yani "korkularımıza" hitap etme yolunu seçmiş.

Sendikanın ilanında şöyle eğlenceli bölümler de yok değil: "Devlet memurluğu ve işçiliği, il özel idaresi ve belediye memurluğuna ve işçiliğine dönüşecektir; böylece bölgeler arasında tayinler ve kaynaşma ile farklı etnik kökenlerdeki insanlarımız arasında evlilik, akrabalıklar ve bütünleşme önlenecektir."(!)

Yaaa işte böyle... Karayolları Genel Müdürlüğü parçalanarak daha küçük birimler haline dönüştürülürse, ülkenin doğusu ile batısı arasındaki "evlilikler" de son bulacak ve farklı etnik kökenlerden insanlar artık birbiriyle kaynaşamayacaktır! Ayrıca "devlet memurluğu ve işçiliği"nin çok daha aşağı (!) bir seviyede olan "belediye memurluğu ve işçiliği"ne dönüşmesi gibi büyük bir tehlike de kapıda beklemektedir...

Toparlayacak olursak: Bildiğiniz gibi Türkiye'de hemen her faaliyet "oligarşik" yapılar biçiminde örgütlenmiş. Bu yapılanma biçimi siyasette olduğu gibi ekonomide, medyada, sanat-kültürde ve tabii sendikal hayatta da ağır basıyor. Yol-İş gibi ağırlıklı olarak "kamu kesimi"nde örgütlenmiş sendikalarımız açısından da "bu düzen"in böyle sürmesinde herkes ve tabii herkesten önce kendileri için büyük yarar vardır. Karayolları Genel Müdürlüğü'nün görevlerini ademi merkeziyetçi bir yapılanma sonucu yerel yönetimlere dağıtacak olursanız, toplu sözleşme masasında "devlet işçiliği"ni tek imzayla düzen altına alıp bir sonraki döneme kadar keyif çatan sendikalarımıza ne iş düşecek?

Görülen o ki, Yol-İş örneğinde olduğu gibi, Türk sendikacılığı da, hakim çizgisinde aşırı "muhafazakar" bir yapıdadır. "Muhafazakar"dır, çünkü mevcut düzeni o da olduğu gibi muhafaza etmek istemektedir. Bu muhafazakarlık o derece köklüdür ki, yine Yol-İş'in örneğinde olduğu gibi sırasında toplumun kadim "korkuları"yla oynamaktan, onları gerekli gereksiz hatırlatmaktan bile geri kalmamaktadır.

Ne acı; ülkede nihayet hemen her iyi şeyin yolunu tıkayan aşırı merkeziyetçi yapı biraz nefes alsın diye demokrasiye çok daha yakışan bir iki taslak hazırlanıyor; ama ülkenin en önemli sendikalarından birisi millete ne hikayeler anlatıyor...


30 Nisan 2003
Çarşamba
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED