AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Her maç derbi

Evet, herkes öyle söylüyor, "her maç derbi" diyor ama, acaba öyle mi? Meselâ şu Beşiktaş-Elazığ maçı bir derbi maçı oldu mu yani? Hangi açıdan bakarsanız bakın, sahada âdeta dökülen iki takım vardı. Biri sanki şampiyonluğa oynamıyor; öteki sanki düşme hattının çok uzağında. O kadar ağır bir maç ki; futbolcular yorgunluk atıyor sanırsınız.

Beşiktaş'ın forvette sezon başından bu yana çektiği sıkıntı dile gelir gibi değil. Eğer bu yıl şampiyonluk ele geçerse Beşiktaş bu başarıyı şeksiz-şüphesiz o ağır ama tecrübeli defansı ile kalecisine borçludur. Bakınız bu kritik maçın golünü dahi Zago attı.

Ve tabiatıyla Sergen faktörü.

Talihin şu garip tecellisine bakın.

Yeteneği ve şöhreti öylesine güçlü bir futbolcu ki uyumsuz ve tembel oluşu sebebi ile dört büyükleri dolaşmış, "yok artık bitti Sergen" denilen bir zamanda yuvaya dönmüş; o kadar genç dururken takımı sırtlamak durumunda kalmış. Ve bu sezon gösterdiği gayret ile yeni bir numaraya yükselmiş. Elazığ maçında da elinden geleni yaptı, çok güzel paslar attı. Yine talihin garip cilvesine bakın ki; kenarda oturan Tümer ve Yasin güya Sergen'in işini kolaylaştıracak, onun (kiloları sebebi ile) yükünü azaltacak diye beklenirken, bırakın bu görevi takımda yer bulamadılar; oynamaya oynamaya âdeta paslandılar.

Hasılı Beşiktaş şimdiki Zago ile altın buldu. Çünkü rakipleri Galatasaray ve Gençlerbirliği bu hafta puan kaybetti.

Şimdi gel de Yılmaz Vural'ın o sevimli çıkışlarını, o fütursuz meydan okuyuşlarını anma. Adana'yı kuyunun dibinden yukarıya doğru çekiyor, asıldıkça asılıyor. Fenerbahçe'nin ardından Galatasaray'dan da puan aldı. Haftaya Gençlerbirliği ile oynayacak ve sonra Beşiktaş maçı. Bu iki maçtan da puan çıkarırsa Yılmaz Vural'ı alnından öpmek lazımdır.

Sadece onu mu?

Süper Lige bir gelip, bir giden Malatya'yı yukarılara taşıyan Ziya Doğan'ı; uyuyan devi uyandıran Samet Aybaba'yı; Denizli'ye tarihinden en büyük başarıları yaşatan Rıza Çalımbay'ı, artık Fenerbahçe'ye gideceği söylenen Ersun Yanal'ı kutlamalı değil miyiz. Fatih Terim ve Mustafa Denizli'nin ardından gelen bu yerli hocaların giderek yükselen grafiği Türk futbolundaki kalitenin göstergesidir.

Ersun Yanal üzerinde çok duruldu. Kendisi bunu elbette haketmiştir. Lakin şu gerçeği unutmayalım: Gençlerbirliği son yıllarda daima diri, daima tehlikeli idi. Ersun Yanal zaten yükselişte olan bir takımı ateşledi.

Buna mukabil neredeyse çöküş dönemi geçiren ve sürekli mazide kalmış başarıları ile övünen Trabzon'u ayağa kaldırmak daha zor idi.

Samet Aybaba ve Ersun Yanal kupada kapıştılar, ve Trabzon Gençlerbirliğini sahadan sildi. Samet Aybaba geleceğin Trabzonunu inşa etti. Birkaç takviye ile Trabzon önümüzdeki süreçte Galatasaray'ın hem içerde hem dışardaki başarılarını tekrar edebilecek bir dinamizme kavuşmuştur. Umarız bu uzun yol koşusunda Samet Aybaba'yı takımın başında tutarlar.

Evet bundan böyle her maç derbi.

Trabzon-Galatasaray, Gençlerbirliği-Adana, Beşiktaş-Altay başta olmak üzeri düşme hattındaki takımların maçları da kıran-kırana geçecek.

Umarız bu maçlar şanına layık olur, sürprizler hazırlar, futbol seyircisine doyumsuz heyecanlar yaşatır.


30 Nisan 2003
Çarşamba
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED