AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Define peşinde

Define peşinde ömür tüketenlerin pek azı hayal ettiklerine kavuşabiliyor. Elde kazma kürekle, çoğunlukla gece vakti, bir haritaya yahut tarife göre dağ tepe dolaşarak, çukurlar kazanlar arasında kaç tanesi istediği hazineyi bulabilmektedir?

Bu uğurda elindekini avucundakini de kaybeden birine rastladığınızda, anlatacak o kadar çok hatırası ve bir o kadar da hayali vardır ki şaşarsınız.

Söylentiler, haritalar, tarifler, vasiyetler... Hepsi birbirine karışmıştır. Kimi zaman sonu hapse girmekle biten hikâyeler olduğu gibi, bulduğu defineyle zengin olan, işhanları, apartmanlar yaptıran tanıdıkların hikâyeleri de çıkar mutlaka.

Geçenlerde bir arkadaş anlattı yaşadığı define hikâyesini.

- Bizim oralarda bu işin meraklısı çoktur. Köyde bizim bir tarla var. Orada define gömülü olduğu söylenir ama hisseli olduğu için, bir türlü anlaşıp da bir araya gelemediğimiz için çıkartamayız. Herkes birbirini kollar. Birkaç sene önce bayram vesilesiyle toplandığımızda kararlaştırdık. Aldık kazma kürekleri, gece yarısı sessizce yola düştük. Tarlanın orta yerinden batı yönüne doğru yarım metre eninde uzunca bir koridor açmaya başladık. İki metre derinliğe geldik, bir şeye rastlamadık. Bizim bir teyze vardı. Erkek gibi bir kadın. O da gelmişti. Boşu boşuna kazmadığımıza en çok inanan oydu aramızda. Mutlaka bulacağımızı düşünüyordu. Bir ara umutsuzluğa kapıldığımızda sinirlendi. "Çekilin" diye bağırdı. "Verin şu kazmayı ben gireceğim" dedi. "Yapma etme" dedikse de dinlemedi. Kazmayı kaptığı gibi hendeğin içine girdi. Fakat hendek geniş olmadığından daha girer girmez içinde sıkıştı kaldı. Kıpırdayamadan bağırıyordu. Biz işi gücü bıraktık, sabaha kadar onu çıkarmakla uğraştık. Güneş doğmak üzereyken kazdığımız çukuru kapattık. Dev yılan mezarı gibi oldu. Döndük geldik. Bir define macerası böylece son bulmuş oldu.

RİCAT

Kemal Sayar 92'de ilk şiir kitabı "Hızır ve Roza"yı çıkarmıştı. Ardından 95'te "İki Güneş Arasında" adlı şiir kitabını yayınladı. Üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra, yine İz Yayınları arasından yeni şiir kitabı "Ricat" çıktı.

"İnanç, anlam ve ülkülerinden ricat eden bir topluluğa mersiye. Gurbette ruh kökleriyle bir irtibat arayışı. Modern dünyanın tasallutundan sözcüklere değil ama hüzne iltica ederek korunma çabası. Günlerin kederi ise sarmalanmış dizeler... Kemal Sayar üçüncü şiir kitabı Ricat ile, kendi ruhunun kuyularına dönüp bakarak, yaşadığımız günlerin bir muhasebesini yapmayı deniyor."

Sevgili şair arkadaşımın bu kitabından birkaç mısra devşirelim.

"Sadık Sara'ya nişanlı, ben ayrılığa
Atlıyoruz dördümüz o soğuk karanlığa
Sana acımızdan, kederimizden,
Ve günlerin bize sakladığı şeylerden
Biraz verebilir miyiz mutlu insanlar ülkesi Amerika?

Meselâ ben oğlumun başında ağladığım
O hastane gecelerinden verebilir miyim sana
Bir sokağı delirircesine koşarken
Morarmış gövdesi kalbine yaslı evlâdınla
Tanrı'yla doğrudan konuşabildiğin o anla
Birlikte içime doğan o kederden
Biraz verebilir miyim sana?

ORMAN

Orman katliamında Dünya ikincisiymişiz.

Allah Allah!.. Niye birinci olamadık ki? Ha gayret, biraz daha çalışalım!..

TELSİZ ANONSLARI

Yonca Evcimik, stadyumda konser veriyor, Emniyet Müdür Yardımcısı, konserdeki ekip amirine soruyor: "Konserde son durum nedir?"

"Efendim, henüz daha Aboneyi söylemedi!"

* * *

Ekipten, merkeze: "Asansörde kaldık, yardım gönderin!"

"Hangi asansörde!"
"Bizim asansörde!"
(Emniyet md. Feyzullah Arslan)


30 Nisan 2003
Çarşamba
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED