T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Demokrasi her zamankinden daha önemli…

Yeni yılın ilk ayı sıkıntılı olacak… Dünyanın sıcak merkezlerinde bir kez daha sıcak çatışma beklentisi var, bu çatışmanın biçimi ve sonuçları üzerine tartışmalar var. 11 Eylül saldırısının açtığı yeni tarih yaprağının ilk aşaması Afganistan'da yaşandı, şimdi gözler Irak'a çevrilmiş durumda.

Bu tartışmalar içinde teslim edilmesi gereken bir gerçek var:

Ortada bir "ABD sorunu" bulunuyor. Ortadoğu'da son durum da böyle. Savaş çıkacaksa Irak'tan dolayı değil ABD'den dolayı çıkacak.

Aslında niyete ilişkin resim açık: 'ABD güç tazelemesi', yeni bir hegemonya tipi sorusuyla karşı karşıya ve bunu oluşturma imkanları ve koşullarınının arayışında...

Karışıklık bu niyetin araçlarında. Zira aynı ABD gücünü tazeleyip, pekiştiriken, bu gücü paradoksal bir şekilde başta AB olmak üzere Çin, İran, Rusya gibi devlet ve güçlerle paylaşmak ve onlarla çatışmak durumuyla karşı karşıya. Ve ayrıca ABD'nin içinde ciddi tartışmalar, farklılaşmalar var.

Önümüzdeki yılların nasıl bir siyasi istikamet kazanacağını, Irak'taki Saddam rejiminin varlığı değil, tersine bu tür uluslararası dengeler ve ABD içi mücadeleler belirleyecek.

Bu konuda 11 Eylül sonrası Martin Walker'in World Policy Journal'da yayınlanan "Bush's Choice: Athens or Sparta" başlıklı son derece ilginç makalesi var.

Walker, "Sovyetler Birliği'nin yıkılmasını takip eden on yılı, bir niteleme, bir gerçeklik ve bir metaforla tanımlama"nın mümkün olduğunu söylüyor.

"Soğuk savaş sonrası geçici denge" olarak nitelediği bu zaman diliminin gerçekliği olarak, "ABD'nin askeri, ekonomik, teknolojik, politik ve kültürel hegemonyası çerçevesinde belirlenen global durum"a işaret ediyor. Metaforu ise ABD'nin kendisini "Eski Roma"ya eşdeğer tutması olarak ele alıyor...

Ardından şunu ekliyor:

"ABD, bundan böyle bugüne kadar izlediği siyaseti sürdürmek, bunun için gereken mali imkanları yaratmak için zorlanacaktır. Bölgesel merkezkaç güçlerin kas hareketleri artık görünür hale gelmiştir. Ve modern Roma modeli zorunlu olarak bir yana bırakılacaktır. Şimdi ABD'nin önünde yine eski zamanlardan kalma başka iki model var: Uluslararası düzende demokrasiyi ve dışa dönüklüğü benimseyen müttefik hattını genişleten, onlarla işbirliğini önemseyen, onlarla ortak bir amaç için girişimlerde bulunan Atina ya da içe dönük, savunmacı, askeri üstünlüğü her bedelde korumaya yönelecek.. müşteri ve uydulara sahip olmayı tercih eden İsparta..."

Evet, gerçek Walter'in işaret ettiği gibi:

Bugün ABD yönetimi içinde bulunulan koşullarda bu modellerden birini tümüyle benimseyecek durumda değil. İki farklı strateji iç içe yaşayacak ve yarışacak...

Kıbrıs, Kürt sorunu, Kuzey Irak meselesi gibi konularda, bırakın 11 Eylül öncesi dengeleri tümüyle soğuk savaş mantığına takılı kalan Türkiye için iki yol var:

Ya Batılı sistemin çeperinde kendisinden beklenenleri yerine getiren otoriter bir ülke olmak ya da demokratikleşerek yeni sistemin merkezine hareket etmek...

Demokrasi ve demokratik atılımlar dünden daha hayati...



2 Ocak 2003
Perşembe
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED