T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye girmezse...

Amerika, Irak' a karşı savaş için inandırıcı bir gerekçe üretemedi. Onun için bütün dünyadan tepki alıyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan bile sonunda "Silah denetçileri Irak'ta görevlerini hiçbir engelleme ile karşılaşmaksızın yapıyor. Bu sebeple savaş için gerekçe yok" açıklamasında bulunmak zorunda kaldı.

Ama Amerika, adeta savaş delisi halinde bir kampanya içinde, yoğun bir psikolojik savaş yürütüyor. Bu psikolojik savaş, yalnızca Saddam yönetimini pes ettirmeyi hedef almıyor. Denebilir ki şu anda, psikolojik savaşa tâbi tutulan ülkelerin ikinci sırasında Türkiye geliyor.

Amaç Türkiye'yi Amerika yanında savaşa sokmak...

Kimi zaman dostluğu-ittifakı kullanıyor, kimi zaman Türkiye'nin ekonomik durumunda IMF'nin rolünü, kimi zaman AB nezdindeki lobi çalışmasını.... Ama psikolojik savaşın en etkin teması, savaş sonrasında bölgede meydana gelecek gelişmeler etrafında oluşuyor.

"Savaşa katılmazsan..." diye başlayan bir söylem, tamamen psikolojik savaş boyutlarında seyrediyor.

-Türkiye Amerika yanında savaşa girmek zorunda. Buna mecbur. Savaşa katılmazsa, Amerika tek başına savaşır, Irak'ı yener ve bölgeyi yeniden düzenler. Bu düzenlemede Türkiye'nin payına neyin düşeceği ise şimdiden öngörülemez. Tek çare galiplerin yanında yer almak ve savaş sonrasında masada söz sahibi olmak...

Bunun, bir tehdit içerdiğini tekrarlayıp duruyorum.

Bu tehdidi algıladığınız ölçüde psikolojik savaştan etkileniyorsunuz demektir.

Bu tehdidin etkili olmadığını söylemek mümkün değil. Şu anda genelde, savaş sonrasında yapılacak düzenlemeden zarar görmemek için savaşa bir ölçüde katılmamız gerektiği teması, aşağı yukarı geniş bir çevre tarafından paylaşılır hale gelmiştir. Yönetim çevrelerinin de, bu tezi tükettiğini ve politikaların oluşmasında bunun etkili olduğunu görmekteyiz.

Oysa bu temanın, en azından psikolojik savaştan aklımızı korumak için biraz sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.

Dikkat edilirse bu temanın özünde, Amerika'nın her halükarda mutlak galip olacağı, savaştan sonra bölgeyi dilediği gibi düzenleyebileceği, bölgede herkes muhalefet etse bile buna kimsenin mani olamayacağı inancı vardır.

Böyle bir kanaat sağlıklı mıdır?

Yani Amerika, İngiltere ve İsrail gibi bölge ile inanç farklılığı içinde olan iki ülke ile ele vererek gelir, savaşır, ortalığı darmadağın eder, sonra yeniden biçimlendirir ve hükmünü sürdürür öyle mi?

Bu doğru değildir.

Bunun doğru olmadığını öncelikle Amerika bilir.

Çünkü Amerika, öncelikle böyle bir durumun tüm İslam dünyası ile savaşmak gibi bir görüntü vereceğini bilir. Böyle bir görüntüyü ise ne Amerika taşıyabilir, ne de başka bir güç.

Sonra, İsrail gibi bölgeye çakılmış bir kama görüntüsünden ürker Amerika.

Onun için bu görüntüden kurtulmak için çalışıyor ve bölge ülkelerini yedeğine alma gereği duyuyor. Tıpkı Afganistan'da Pakistan'ı yedeğine aldığı gibi...

Psikolojik savaşın Türkiye'ye yönelik boyutuna şöyle bir soru sormak yararlı olacaktır:

-Amerika, Türkiye'nin katılmadığı bir savaşta, Irak'ı ele geçirdikten sonra, Kuzey Irak'ta Türkiye'yi tehdit edecek bir yapılanmaya imkan tanır mı? Bunun Türkiye'yi tamamen gözden çıkarmak ve cezalandırmak anlamına geleceğini düşünmez mi? Türkiye'yi bütünüyle gözden çıkarır mı?

Buna da evet demek mümkün değil.

Türkiye'nin jepolitik-jeostratejik konumu, Büyük Ortadoğu ile ilgilenen bir dünya gücünün kolay kolay vazgeçemeyeceği kadar önemlidir. Amerika, Türkiye ile stratejik ortaklık seviyesinde ilgili ise, bu da kara kaşımız için değildir. Ya da şöyle: Amerika, yerine ikame edeceği bir ülke bulsa herhalde Türkiye'nin kara kaşına bakmazdı...

Onun için Amerika, Türkiye savaşa katılmadığı takdirde dahi, bölgede Türkiye'nin milli çıkarlarını tehdit edecek bir yapılanmaya gidemez. Gittiği takdirde bunun karşı bedelini de bilir. Eğer bölgede bütün ülkelerle savaşmayı göze almadıysa, aklını kullanacaktır.

Bu husus, Türkiye'ye savaşı engelleme noktasında da önemli bir imkan sağlıyor.

Türkiye, Amerika'yı bu coğrafyaya böyle bodoslama girilemeyeceğini hatırlatacak konumdadır. Amerika'nın Türkiye'ye ihtiyacını savaşı engellemek için fırsat olarak kullanmalıdır. Amerika, İsrail ve İngiltere ile üç belalı ülke görünümü verir halde bırakılırsa, bu cinnete imza atmaktan çekinecektir.

Dünya Amerika'ya hakim "cinnet ekolü"ne, bütün dünyayı sömürgeleştirmeye güçlerinin yetmeyeceğini hatırlatmak zorundadır. Türkiye de tarihe savaşı önleyen ülke olarak geçmek zorundadır. Amerika'nın müdahalesini kolaylaştıran ülke olarak değil.


2 Ocak 2003
Perşembe
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED