T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
CHP'nin sol veya sosyal demokratlığı...

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) altmışlı yıllarda tercihini "ortanın solu"nda olmaktan yana kullanmış ve kendisine yeni bir rota çizmişti. O yıllara kadar ideolojik kimliğini tanımlamada çeşitli zorluklar yaşayan CHP, dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle yeni kimliğini "ortanın solu" çerçevesinde oluşturmuştu.

1965 seçimlerinde "ortanın solu" tezi ve kimliği ile seçmenin karşısına çıkan partinin bu yeni yönelişi seçmenlere pek sempatik gelmemiş ve umduğu başarıyı yakalayamamıştı. İlk defa seçimlere giren Türkiye İşçi Partisi (TİP) gibi sosyalizmi katışıksız şekilde savunan ve bunun mücadelesini veren bir parti varken "ortanın solu" gibi ne olduğu pek de belli olmayan ve genel olarak CHP'nin tek parti yönetimi dönemi ile 1960 darbesi sürecindeki politikaların günahlarını örtmeye yarayan bir manipülasyona seçmen ilgi duymamıştı.

"Ortanın solu" kimliği seçmenler arasında fazla ilgi görmese de parti yönetiminde ciddi çatışmalara ve yeni yönelişlere yol açmıştı. Nitekim bu yeni yönelişe karşı çıkan statükocu kesimin temsilcileri partiden ayrılarak Güven Partisi'ni, Cumhuriyetçi Parti'yi ve sonra da Cumhuriyetçi Güven Partisi'ni kurmuşlardı. CHP yönetimi de "ortanın solu"nun bir adım daha ilerisini ifade eden "demokratik sol" çizgideki Bülent Ecevit ve arkadaşlarına kalmıştı. İsmet İnönü bile genel başkanlığı kaybetmişti.

"Ortanın solu"ndan "Sosyal demokrasi"ye...

Altmışların ortalarından bu yana CHP kendini sol çizgide tanımlıyor ve "demokratik sol" ile "sosyal demokrasi" arasında zikzaklar çiziyor. Bugün CHP kendisini "sosyal demokrat"bir parti olarak tanımlama gayreti içerisinde bulunuyor. Partinin tüm yöneticileri ve taraftarları her laf edişlerinde "sosyal demokrat" kimliğine özenle vurgu yapmayı ihmal etmiyorlar.

Bir partinin kendi ideolojik kimliğini tanımlamasına kimsenin bir diyeceği elbette ki olamaz. Buna ancak saygı duyulabilir. Ancak partinin kendini tanımladığı ideolojik kimlik ile eylemleri ve fikirleri arasında bir zıtlık ve çatışma varsa orada herkesin bir şeyler söyleme hakkı doğar.

Aslında Türkiye'de ne dün ne de bugün gerçek anlamda bir sol veya sosyal demokrat partinin ve siyasal akımın olmadığına inananlardanım. Buna rağmen ciddi bir sol veya sosyal demokrat partiye ihtiyaç olduğunu ve böyle bir ihtiyacı karşılayacak partinin toplumda büyük kabul göreceğini düşünmekteyim.

Bu kanaatimi doğrulayan pekçok örnek var, ama en günceli bugünlerdeki CHP'nin tavrı olmalıdır. CHP genel olarak beni şaşırtmıyorsa da yine de sol ve sosyal demokrat kimliğiyle telif etmeye çalıştığı güncel politik tavrı hem bu partililer hem de Türkiye adına üzüntü veriyor. Bunun için pekçok şey söylemeye gerek yok. Sadece şu iki olay yeterlidir. Biri Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) dolayısıyla gündemde olan tartışmadaki tutumu, diğeri ise Yüksek Askeri Şûrâ (YAŞ) kararlarının yargı denetimine alınması hususundaki tartışma karşısında takınılan tavırdır.

YÖK ve YAŞ tartışmaları...

Tartışmaları hatırlayalım; hükümet YÖK'te demokratikleşmeden yana ve akademik özerklik çerçevesinde bazı yeni düzenlemeler yapmak istediğini açıklıyor. YÖK Başkanı yanına Rektörler Kurulu'nu da alarak buna karşı çıkınca bir tartışma gündeme geliyor. Bu tartışmada CHP YÖK'ün yanında yer alıyor.

Diğer olay YAŞ ile ilgili. YAŞ toplantısında Başbakan ile Milli Savunma Bakanı'nın kararlara yargı denetimine açık olmaması nedeniyle rezerv koyması geniş bir tartışma yaratıyor. İdari karar olan YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması konusu uzun zamandır tartışılmaktadır. Hükümetin bunu yargı denetimine açacağı anlaşılıyor. CHP lideri Baykal hükümetin bu politikasını ağır şekilde eleştirerek YAŞ kararlarının yargı denetiminin dışında olmasının yanında yerini alıyor.

Bir sol partinin, bir sosyal demokrat partinin 12 Eylül darbe yönetimi şartlarının ürünü olan, demokratikliği, akademik özerkliği ve yapısı kurulduğu günden beri eleştiri ve tartışma konusu olan bir kurumla ilgili yapılmak istenen düzenlemelere karşı çıkması, darbe statükosunun yanında saf durması hangi gerekçe ile izah edilebilir? Özgürlüklerden, demokratikleşmeden ve özerkliklerden yana olmayan bir sol veya sosyal demokrasi düşünülebilir mi?

Yine idari kararların, bu askeri nitelikte dahi olsa, yargı denetimine alınmasına, hukuk devletinin her alanda tesisine dünyanın neresinde sol veya sosyal demokrat olduğu iddiasındaki bir parti karşı çıkabilir?

Bu durumda iki şey söz konusu olabilir: Ya CHP sol veya sosyal demokrat değildir, yahut da sol veya sosyal demokrat ideoloji özgürlüklerden, demokratikleşmeden, hukuk devletini tesis etmekten yana değildir. Sol ve sosyal demokrasi ideolojisinin şu kadar yıllık söylemi ve argümanları dikkate alındığında ikinci şıkkın geçersizliğini ileri sürmek imkansız olduğuna göre CHP'nin solculuğunun ve sosyal demokratikliğinin gerçekle hiçbir ilgisinin bulunmadığı ve sadece bir ideolojik yanıltma olduğu açıktır.

Dünyanın hiçbir yerinde statüko yanlısı, tek parti ideolojisi mirasına sarılmış, devlet elitlerinin sırtını dayadıkları bir sol veya sosyal demokrat parti olmamıştır. Türkiye'de de CHP'nin solculuğu veya sosyal demokratlığı söylem düzeyinde kalan bir "kandırmaca"dan başka bir şey değildir. Üzücü ama gerçek...

Not: Tüm Yeni Şafak okurlarının yeni yılını kutluyorum. DD


2 Ocak 2003
Perşembe
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED