T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İktidara beddua etme siyaseti

Genel ölçü malum; her rejimde mutlaka bir iktidar vardır ama muhalefet sadece demokrasilerde olur. Demokrasinin varlığını sürdürebilmesi kadar, fonksiyonlarının etkin hale gelmesi de muhalefetin niteliğiyle doğrudan ilgilidir. Hem rekabet, hem de sosyal fayda için iktidar kadar muhalefetin de güçlü olması zaruridir. Rejimin kalitesini artıran şey de iki yapı arasındaki ikame gücü ve geçiş imkanında saklıdır.

Bu açıdan bakıldığında, son seçimin Türkiye üzerinde yarattığı birçok sarsıcı etkinin yanısıra, şimdilerde hissedilmeye başlayan ve giderek önemini daha da artıracağı anlaşılan bir sonucunun varlığı daha gözleniyor.

Seçim ortaya, terazinin muhalefet kefesini bomboş bırakacak güçlü bir iktidar yapısı çıkardı. CHP'nin normal şartlarda tam Ak Parti'nın karşısında konumlanması gereken pozisyonu da bu güç dengesizliği nedeniyle belirgin hale gelemedi. Zayıf iktidar-güçlü muhalefet döneminin hemen ardından, tam tersine güçlü iktidar-zayıf muhalefet dönemine geçilirken, muhalif olmak birdenbire önemsizleşti. Bunda, toplumun iktidara yönelik yüksek beklentilerinin; yani bir an önce ayağa kalkıp sorunlarını çözme umudunun payı büyüktür. Diğer bir deyişle seçmen, siyaseti tanzim ederken ölçülü davranmayı fazla önemsememiş ve doğal olanı yaparak kendi hedeflerini öncelemiştir. Öncekilerle aradaki tek fark, seçmenin şimdiye kadar hiç bu kadar doğal davranmamasıydı...

Yine de ortadaki sorun için oy verenlerin değil, oy alamayanların düşünmesi gerekiyor. Ama ne yazık ki, seçim öncesinde sorun bu cephedeydi, şimdi de bu cephede bulunuyor. Muhalefet kefesinin bir süre daha boş kalacağı ve iktidarın ezici ağırlığının siyaset üzerindeki tanzim gücünün sarsılmadan devam edeceği anlaşılıyor.

Bunun iki önemli nedeni var.

Birincisi ve en önemlisi muhalefete namzet partilerin içinde bulundukları durumdur.

Ki, 3 Kasım'dan bugüne yaşanan şeyler sandıktan çıkan sonucun hiç de haksızlık olmadığını gösterir niteliktedir. Çünkü, merkez sağın iki partisinde yaşanan ve yaşanması muhtemel gelişmeler; bu partilerin sandıktan çıkan "yenilenme" ve "değişim" mesajını algılama konusunda 2 Kasım'dan pek ileri olmadıklarını açıkça gösteriyor. Seçmen DYP ve ANAP'a, "sadece genel başkanınızı değiştirin" mesajı vermiş gibi, kimsenin Türkiye'yi etkilemeye yönelik bir adım atma gayreti bulunmuyor.

Muhalefeti baskı altında tutan ikinci önemli faktör de siyasetin gücünü Meclis'ten alıyor olmasıdır. Sivil toplum üniteleri gelişmediği için, parlamento dışı siyaset de insanlara yeterince güven verememektedir. İnsanlar hâlâ, parti ile aralarında bir güven bağı kurabilmek için o partinin Meclis'te elle tutulur bir yer işgal etmesini önemsemektedirler.

Türkiye'de muhalefet şimdi, bu iki faktörün presine maruzdur. Bunu kıramadığı için de bir mucize beklemeye yatmış görünmektedir. O mucize de, bir şey yapmadan sadece iktidarın hatalarıyla kendine alan açılmasını beklemektir.

Sonuç belli, bu anlayışın gidip varacağı yer, sabah hükümete beddua ile uyanıp gece, beddua ile yatmaktır. AK Parti'nin bir hata yapması için, ayağının dolaşması için Allah'a dua etmektir. Ama ne yazık ki, "dini siyasete karıştırma dönemi" kapanmış bulunmaktadır!..

Siyaset şimdi sadece oyunu kurallarına göre oynayabilenlere gelecek vaadetmektedir.

Muhalefet deyince...

Evet, ülkede muhalefet eksikliği var ama bu demek değil ki, herkes siyasi partiler kadar sorumsuz davranıyor. Sorumluluğunu yerine getiren, görevini kendisinden beklenildiği gibi yapanlar da var. Bunlardan birisi de Mehmet Şeker'dir... Türkiye'nin çoğu karanlık günlerle dolu yakın tarihine bir aydın ve bir kalem ustası olarak tanıklık eden Şeker, gördüklerini ve işittiklerini olduğu kadar, görmek ve işitmek istediklerini de bir kitapta topladı; adını da "Muhalif Tebessüm" koydu. Bu adı ilk duyduğumda aklıma, "yumuşak atın çiftesi pek olur" atasözü gelmişti. Çünkü, Mehmet'in kişilere ve olaylara bakışındaki mizah ve ironinin "yaşayan" tanıklarından birisi olarak iki şeyi çok iyi biliyorum. Bir... Eğer bir kişi, Mehmet Şeker'in kalemine dolanmışsa bunu kesinlikle hak etmiştir. İki... Mehmet, bir kişi ya da olay hakkında bir hüküm vermişse, onun artık temyizi yoktur.

Muhalif Tebessüm, gündelik hayatın, siyasetin, ekonominin, dış politikanın "bir başka açısı"nı arayanlar için bulunmaz bir kitap, Mehmet Şeker de bu açıyı yakalamakta bulunmaz bir kalem.
(Muhalif Tebessüm / Selis Kitaplar / 212-520 05 57)


7 Ocak 2003
Salı
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED