|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ankara'da öğrenciyken bir dönem tek başıma kaldığım, bir buçuk odalık evimin, aynı bahçeye açılan komşu oda/evlerinden birinde Çanakkaleli solcu bir öğretmen, diğerinde Iraklı olduklarını ilk başta gizleyen iki genç kalıyordu. Birinin adı Turan, diğeri Ahmet. Baas baskısından yurdunu terketmek zorunda kalan bu iki gençle, Kerkük ve Musul hakkındaki sorularım dolayısıyla yakın arkadaş olmuştuk. Şiveden yakalamıştım. Güzel saz çalıyorlardı. Solcu öğretmenin de sesi güzeldi. Bazı akşamlar toplanır, çalar söyler, sohbet ederdik. Turan'ın adı Turan değildi aslında; Ahmet'inki de galiba Mustafa'ydı. Takip altında olduklarını düşünüyorlardı. Biri burada kalıp okumak, diğeri Avrupa yahut Amerika'ya gitmek niyetindeydi. Saddam'a suikast girişiminde bulunan grupta oldukları için, aşırı tedirgindiler. Soğuk akşamlarda eve dönerken, yol üstündeki manavdan aldıkları limon kasalarını parçalayıp yakarlardı. Manavın insafı yoktu. Çok pahalı satıyordu kasaları. O parayla odun alsanız, üç gün yakarsınız demiştim. Bir Türk esnafın kendilerini kazıklamasına çok üzülmüşlerdi. Oradan taşındıktan sonra irtibatımız koptu. Ne oldu, ne bitti, şimdi nerededirler, bilmiyorum. Belki Mehmet Özbek ve Abdurrahman Kızılay'ın geçen akşam verdikleri "Mum kimin (gibi) yanan Kerkük" konserinde aynı salondaydık, kimbilir... Konser muhteşemdi. Özbek ve Kızılay, merdiven basamaklarında bile yer kalmayan CRR salonunu tek yürek halinde coşturdular. Tac Yapım'ı nasıl tebrik etmeli; ilk eserde zirveye çıktılar. Yıktılar kal'amızı / Sürdüler balamızı / Daha can boğazdayken / Çektiler salamızı / Verdiler salamızı. Ah Kerkük, yüz ah Kerkük / Her zaman yüz ak Kerkük / Ölseydim düşmeseydim / Men sennen uzak Kerkük. Elinde yâd elinde / Öt bülbül yâd elinde / Bir diyar mezar olsun / Kalmasın yâd elinde. Can Kerkük canan Kerkük / Her söze kanan Kerkük / Kalıptı yârdan uzak / Mum kimin yanan Kerkük... Kerkük, ne zamandır mum gibi yanmakta bilen var mı? Artık, mum yakamam ben. Kerkük'ü hatırlatır, Musul'u hatırlatır yanan her mum. Mumcular ziyana girecek. Türküler kulağımda hâlâ... Ben de kendi halimce Kerküklüyem. Kal'anın dibinde üç ağaç incir / Elimde kelepçe, boynumda zincir... "Irak'taki Türkmen toplumu, Fuzulî, Ruhi, Ahdi, Nevrese-i Kadim ve Şeyh Faiz gibi şahsiyetler yetiştirmiştir" diyen Suphi Saatçi'ye veya Bayram Bilge'ye yakın tarihe kadar beraber olduğumuz Kerkük'ü ve hoyratları sorun da anlatsın. Mesela "Muhalif Hoyratı"nı. Dağlar yeşil boyandı / Kim yattı kim uyandı / Kalbime ataş düştü / İçinde yâr da yandı / Su serptim ataş sönsün / Serptiğim su da yandı... Siz de duyuyor musunuz? Kulak verin, duyacaksınız. Baba bugün / Kebapçıyam közüm yok / Şal sataram bezim yok /.../ Baba bugün / Kebabın közü yanar / Sürmenin gözü yanar / Dostunu yâda veren / Akibet özü yanar... Yeri dinive dönüm / Yıkıpsan babam evin neynim / Dad ey dad ey akşamın karasıdı / Bağrımın yarasıdı / Aslan çakkal oluptı / Çakkal aslan oluptı / Dünyanın modasıdı... Kerkük'ün sesi bu. Dünya modasını yakından takip etme niyetinde olanların duyması zordur o sesi. Ay çıktı batar indi / Yâr okun atar indi / Leylâ hasta düşüptü / Mecnun can satar indi... O konsere gidip de içeri giremeyenler oldu. Artık onlar da kasetten dinleyecek, Kerkük Urfası'nı, Deli Hasanî hoyratını, Sen bir yana ben bir yana'yı, Yazmalı gelin'i, Yolcu hoyratını... Ağam ağam öz ağam / Fikriv saf et gez ağam / Muhabbet ölüncedi / Deme gözden uzağam.
NİYET
Batan holdinglerin durumuyla ilgili açıklama yapan bir yetkili, önemli bir noktaya işaret etti. İyi niyetliler ile kötü niyetlilerin ayırd edilebilmesi gerektiğini söyledi. Çok doğru ama nasıl bileceğiz? En iyisi, herkes niyetinin nasıl olduğunu belirten bir etiket taksın yakasına.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |