T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Onlardan geriye sadece birkaç parça kalmıştı..."

Cinayetin, işkencenin, kıyımın insanlık tarihiyle neredeyse yaşıt olduğu muhakkak. Ama birçok düşünürün söylediği gibi, insanoğlu bu işlere 20. yüzyılda bambaşka bir nitelik kazandırdı. İnsanoğlu en büyük acıları 20. yüzyılda çekti. Ben bu çerçevede Soljenitzin'in Stalin'in cinayetlerini analiz ederken yaptığı bir tespiti hep hatırlarım. Sonradan çok şaşırtıcı düşüncelere yönelmiş olsa da, özellikle "Gulag Takımadaları" adlı büyük eseriyle Sovyetler Birliği'nin sonunun gelmesine büyük katkısı olan bu büyük "rejim karşıtı", Shakespeare'in hayalgücünün ürünü olan cinayetlerin, Stalin'inkilerin yanında "çocuk oyunu" olduğunu söylüyordu... Ne kadar yerinde bir tespit; gerçekten de insanoğlunun birbirini boğazlaması açısından 20. yüzyıl insanoğlunun binlerce yıllık tarihi içinde apayrı bir yere sahipti... Ancak sanmayın ki bu "sıçrayış"ın tek nedeni, sadece Stalin'in cinayetlerine "kılıf" olarak kullandığı ve artık postmodernizm açısından şiddetle reddedilen "büyük anlatılar"ın önde gelenlerinden birisi olan "Marxizm-Leninizm"dir. Tabii ki sadece o değil; insanları birbirlerine kırdırtmak açısından diğer "büyük anlatılar" da geri kalmadı. "Milliyetçilik" gibi "serbest pazar ekonomisi"nin elleri de bu işte temiz değil. Hatırlayın; bugün giderek egemenlik haklarından vazgeçmeye varacak derecede bir bütünleşmeye giden Fransa ve Almanya arasındaki yaşanan sadece Birinci Dünya Savaşı'nda bile kaç milyon insan can verdi? İsterseniz (isteyin isteyin!) bu çerçevede Osmanlılar'ın –tarihi boyunca kılıcı hiç soğumamış olsa bile- "milliyetçilik" rüzgarına kapılarak, o güne kadar tarihinde bir benzeri olmayan "Ermeni kıyımı"nı nasıl gerçekleştirebildiğini de hatırlayın... Demek ki 20. yüzyıl, insanoğlunu pekçok yeni nimet gibi pekçok yepyeni melânetle de tanıştırdı. Bu "yeni yüzyıl"ın niçin böyle olduğunu tartışmanın yeri burası değil; ama hiç değilse, bu yüzyılın bürokrasisi, ordusu, patronuyla birlikte "modern zamanlar"ın bir ürünü olduğunu hatırlayalım... Şiddet ve idelojininin yepyeni bir sentezine ulaşan totaliter-otoriter rejimler tamamen, eski zamanda benzerleri bulunmayan, bir 20. yüzyıl ürünüydü.

Peki ben bu bahsi bugün niçin açtım? Çünkü, geçen gün Çeçenistan'ta olup bitenler üzerine Natalie Nougayrede imzasıyla Le Monde'da yer alan bir haber-yorumdan sizleri de haberdar etmek istedim. Nougayrede, bu cesaretli gazeteci (bizimkiler nerede?) Çeçenistan'la ilgili öyle şeyler anlatıyor ki, eminim bütün bunlar da "Şeyh Şamil" döneminin taraflarının hayalgücüne sığmazdı... Tam da Rusya Başkanı Putin'in protestolu Paris ziyaretine rastlayan bu bilgiler, insanoğlunun 21. yüzyılda daha nasıl azgınlaşabileceğinin bir habercisi olarak da değerlendirilebilir. Rus askerleri Çeçenistan'da aklınıza gelebilecek her kötülüğü yapıyorlar. "Faili meçhul", işkence, gözaltına alınanları kesip biçme, parçalara ayırma, aklınıza ne gelirse... Rus askerlerinin bütün bunları Çeçen savaşçılara yaptığını sanmayın; bütün bu işlemler sivil halk üzerinde uygulanıyor. İşkence öyle boyutlara varmış ki, ortaya yepyeni yöntemler çıkmış. Mesela bir ya da birkaç Çeçen'in üzerine patlayıcı püskürtmek ve sonra patlatmak... Mesela insanların havanın buz gibi olduğu zaman içi su dolu çukurlarda bekletilmeleri... Gazeteci Grozni yakınlarında bir aileyle konuşmuş. Babanın anlattıklarına yürek dayanmaz: "Sabahın ikisinde kapıya dayandılar. Kapıyı zorlayarak kilidi kırdılar. Kafalarına kukuleta geçirmiş baştan aşağı silahlı 15 kadar asker içeri girdiler. Bizlere dipçiklerle vurarak Rusça 'Yere yatın yoksa ateş açarız' dediler. İki oğlumu alarak zırhlı araca attılar. Çocukların giyinmelerine bile izin vermediler; o ayazda üzerlerinde iç çamaşırları vardı. Ertesi gün her yere başvurarak onları aramaya başladık. Dördüncü gün, bir traktör şoförünün İnguş sınırına yakın Sernovodski yakınlarındaki bir tepede iki ceset bulduğunu duyduk. Bunlar benim oğullarımdı ama onlardan geriye ancak birkaç parça kalmıştı." Gazeteci, yaşlı adamın hıçkırıklar içinde şöyle devam ettiğini de aktarıyor: "Onları havaya uçurmuşlardı. Sadece birkaç parça et kalmıştı. Onları bir torbaya toplayarak camiye götürdük ve bir çukura gömdük."

Çeçenler'e uygulanan diğer işkence yöntemlerini ayrı ayrı açıklamaya gerek yok. Ama gazetecinin "tecavüz" olaylarını özellikle vurguladığını hatırlatayım. Tahmin ettiğiniz gibi, gözaltında tecavüze uğrayan erkek ve kadın Çeçenler bu olaylardan hiç söz etmiyorlarmış. İşkenceden canını kurtaranlara "Eğer konuşursan ailenle uğraşırız" tehdidi yöneltiliyormuş. Çeçenistan'daki Rus askerleri bu işgalden pek memnunmuşlar çünkü evlerin yağması ve petrol kaçakçılığından paylarını almaktaymışlar. Yani özetle, bu savaşın devam etmesinde böyle yararlar da varmış... "Kayıplar"ın sayısını kesin olarak kimse bilmiyormuş. Fakat siz şu işe bakın ki, Grozni'de Ruslar tarafından çalıştırılan televizyon kanalında da her akşam pekçok Çeçen'in fotoğrafı "Kayıptır, kendisinden haber alınamamıştır!" benzeri bir anonsla ekrana geliyormuş. Rus insan hakları örgütü Memorial, Rus askerleri tarafından gözaltına alınıp da sonra ölü olarak bulunanların sayısını sadece bir buçuk yıl için (Temmuz 2000- 2001 sonu) 1259 olarak veriyormuş. Ancak yine bu örgütten bir sorumlunun söylediğine göre, 2000 Temmuz'undan beri hukuk dışı yollardan ortadan kaldırılan Çeçen sayısı 6000 dolayındaymış... (Ancak unutmayalım: Bu 6000'e, bombardımanlarda, Rus ordusunun köylerde yaptığı katliamlarda ve savaşta ölenler dahil değilmiş.) Çeçenistan'ı işgal eden Ruslar, sadece kuvvet değil "ideolojik" nitelikte yöntemler de kullanıyormuş. Mesela Çeçenler'in Stalin tarafından hayvan vagonlarına doldurularak ülkelerinden sürülmesinin başladığı 23 Şubat 1944 günü, Rus ordusu karşısında bir minnet belirtisi olarak Grozni'deki okullarda tekrar "Vatan savunucusunun günü" olarak kutlanacakmış...

Görülen o ki, bu gidişle, bir önceki gibi 21. yüzyıl da fena geçmeyecek....


18 Şubat 2003
Salı
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED