AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

E K O N O M İ
Petroldeki oyunun sebebi spekülatörler

ULUSLARARASI enerji uzmanı Dr. Sohbet Karbuz'a göre son zamanlardaki petrol fiyatlarının artış nedeni arz veya talepten kaynaklanmıyor. Petroldeki oyunun sebebi spekülatörler.
POLİTİK gerilimler terörizmle birleştiriliyor ve petrol fiyatına suni olarak 3 ila 13 dolar arasında ek bir fatura çıkardığı söyleniyor. Çünkü rakamlara yalan söylettiriyorlar.

  • FAHRİ SARRAFOĞLU / İSTANBUL
    Petrol fiyatlarının hızla yükselmesi akla birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Acaba fiyatlar üretim azlığından mı, yoksa aşırı bir talepten dolayı mı yükseliyor? Yoksa spekülatörlerin yeni bir oyunu mu? Bütün bu soruların cevabını 7 yıl Uluslararası Enerji Ajansı'nda uzman ve yönetici olarak çalışmış ve halen Fransa'da konu üzerinde araştırmalarını devam ettiren Dr. Sohbet Karbuz'la görüştük. Karbuz, petrolde sanıldığı gibi aşırı bir tüketimin olmadığını fiyatların yükselmesindeki odak noktayı spekülatörlerin oluşturduğunu söylüyor. Karbuz'la yaptığımız sohbetin ayrıntıları şöyle:

    Dünyada petrol fiyatlarının yükselmesinin sebepleri nelerdir?

    Petrol fiyatlarının yükselmesinde asıl sebep olarak başta Çin ve ABD olmak üzere talepte meydana gelen aşırı artış gösterilmektedir. Ancak Amerikan Enerji Bakanlığı'na bağlı Enerji Informasyon Kurumu ve OECD'nin bir kolu olan Uluslararasi Enerji Ajansı'nın rakamlarına göre ise arz talepten fazla. Yani tüketildiğinden çok petrol var gözüküyor ama fiyatlar artıyor. Bu nedenle her iki kurum aylardır talep tahminlerinde yukarı doğru revizyona gidiyor ama yine de ortada fazla petrol var. Yani rakamlara yalan söylettiriliyor. Petrol fiyatlarının artış arz veya talepten kaynaklanmıyor. Stoklarda meydana gelen azalma sebep olarak gösterildi ama stokların fazla olduğu aylarda da durum değişmedi. Amerika'nın 700 milyar varil olan stratejik petrol rezervleri ağzına kadar doldurulmasa da neden olarak gösterildi.

    OPEC üyeleri bile kesin olarak ne kadar petrol ürettiğini bilmiyor

    Petrol fiyatlarındaki artışa en kolay cevap terörizm, politik istikrarsızlık, petrol üreten ülkelerin iç bunalımları. Örnekler dolu, Nijerya'daki istikrarsızlık, Venezuela' da grevler, CIA'nın Chavez'i düşürmeye yönelik çalışmaları, Irak'ta petrol terminallerine ve boru hatlarına yapılan saldırılar, Suudi Arabistan'daki yabancılara yönelik saldırılar, Norveçte grev, ve nihayet Yukos olayı. Politik gerilimler terörizmle birleştiriliyor ve petrol fiyatına suni olarak 3 ila 13 dolar arasında ek bir fatura çıkardığı söyleniyor. OPEC'in üretimi artırma açıklaması hiç bir anlam ifade etmiyor çünkü OPEC'in kendisi de dahil olmak uzere hiç kimse OPEC üyelerinin kesin olarak ne kadar petrol ürettiğini bilmiyor.

    11 Eylül'den sonra Royal Dutch/Shell petrol rezerv rakamlarını indirdiler

    Dolar bazında son bir buçuk yılda petrol fiyatlarında ciddi bir artış var ama bu artış euro bazında ciddi değil. Amerika'da benzinin litresi Avrupa'dakinin yarısı ama Amerikalılar veryansın ediyor. Çünkü Avrupalı gerek yüksek vergi oranları gerekse Euro'nun değerlenmesi nedeniyle petrol fiyatlarındaki artışı Amerikalılar gibi hissetmedi. Fakat genelde gözlerden kaçan bir olay özellikle petrol üretiminde artık zirveye geldik, bundan sonra arz talebi karşılayamayacak şeklindeki yorumların, haberlerin, makalelerinin çığ gibi artmış olması ve bu yılın başından beri Royal Dutch/Shell firmasının üst üste yaptığı dört revizyonla ispatlanmış petrol rezervini 4.47 milyar varil aşağıya çekmesi ki yaklaşık İngiltere'nin ispatlanmış petrol rezervlerine eşdeğerdir. Üstüne üstelik bunu El Paso şirketinin %41'lık bir revizyonla takip etmesi ve birçok firmanın bunları izlemesi spekulatörlerin eyvah petrol bitiyor gibi algılamalarına neden olmuştur. Tabiî bu da petrol yakında bitecek iddiasında bulunanlara fırsat vermiş ve gazetelerinin sürekli baş sayfalarında haber konusu yapmalarına neden olmuştur. Fakat bütün bu gelişmelerde ilginç bir durum var. İddiaların 11 Eylül saldırılarından sonra popülerlik kazanması.

    OPEC'in yaptığı rezerv raporları sağlıklı mı?

    Üretimini resmi olarak artırmak isteyen OPEC üyesi ülkeler 1980'lerde yaptıkları gibi rezerv rakamları şişirmektedirler. Bu yolla 1980'lerde OPEC üyeleri bir günde 300 milyar varili dünya petrol rezervlerine eklemişlerdir.

    Petrol üretimi tüketimden fazla olmasına rağmen neden petrol fiyatları yükseliyor?

    Bugünün petrol fiyatlarının arkasında NYMEX borsasının salonundaki dealerlar petrol fiyatlarını belirlemekte ve yönünü tayin etmektedir. Spekülatörleri hareketlendiren olaylar ise petrol ihraç eden bir ülkenin bakanının veya OPEC başkanının açıklamaları, dedikodular vs. bizim borsada olduğu gibi fiyatın ne olacağını tayin etmekte en önemli unsurları oluşturmaktadırlar. Bunlara ek olarak hedge fonları, Amerikan emeklilik fonlarını da gözardı etmemek gerekir. Şu anda bu fonlar petrolü en kârlı yatırım alanı olarak göstermekte ve petrol almaktadırlar. Petrol fiyatı 44 dolar oldu derken WTI futures fiyatını dolar bazında ifade etmekteyiz. Yani fiziksel olarak hemen hemen satılmayan ama sürekli el değiştiren kağıt varillerden.

    ABD günde 10 varil petrol ancak çıkartıyor ve rafinerilerini de yenilemiyor? OPEC'e petrol üretimini artır diyor bir taraf dan da kendisi yatırım yapmıyor?

    Eski yıllarda petrol aramalarında kuyudan gaz çıktığında lanet edilir ve kuyu kapatılırdı. Ama simdi gaz değerli bir enerji kaynağı. Amerika gaz sıkıntısı çekiyor ama nedense bu kuyulara tekrar bir bakalım demiyor. Petrol fiyatı ucuz olduğunda bu yatırımı yapmak mantıklı değil. Suudi Arabistan da petrolün varil basil maliyeti 1.5 ila 2 dolar arası. Kuzey denizinde bu 14-18 dolara kadar çıkıyor. Ucuz fiyatla petrol ithal etmek en mantıklısı tabiî ki. Ucuz petrole alışmışız bir kere. Şimdi 40 dolarlık petrole pahalı diyoruz ama reel fiyatlarla aslında bu 1979 krizindeki fiyatın ancak yarısı. Ucuz petrol 20. yy'da ekonominin ve sanayinin temel taşını oluşturmuştur. Eğer petrol şu anda pahalıysa politik baskılar ve oyunlar bunu ucuzlatma yolunda olacaktır ki bazı ülkeler tekrardan kendi kaynaklarına dönüp pahalı üretime başlayana kadar.

    Ticarette kâr esastır ama politika girince iş değişir

    Suudi Arabistan üretimi artır diyor ama zaten ülkenin kapasitesi hemen hemen doldu gibi. Yeni yatırım yapması ve masraf yapması lazım. Neden masraf yapsın ki?

    Çok doğru. Suudi Aramco kapasitesinin günde 10.5 milyar varil olduğunu ama çok yakında bunu 15 milyara çıkartıp bu oranda en az 50 yıl üretim yapabileceklerini söyledi. Ne kadar inanılır orası ayrı.

    Nükleer enerjiye girmemiz şart değil mi?

    Hidrosantraller mesela Norveç'te çok önemli yere sahip. Ülkemizde de öyle olmalı. Nükleere girmemiz şart.

    Yeni Suudi Arabistan'lar bulunabilir mi?

    Hayır. Yeni Suudi Arabistanlar bulmak mümkün değil. Irak'ta daha fazla petrol bulunacaktır. Libya ve Mısır'da da bol miktarda petrol ve özellikle doğalgaz bulunacaktır. Tony Blair ziyaretinden sonra enerji şirketlerinin Libya'yı akın etmesi meyvelerini yakında verecek muhtemelen.

    OPEC'in yaptırım gücü nedir?

    OPEC in artık kartel gücünü kaybettiği konusunda bir çok görüş vardı ama son zamanlardaki petrol fiyat artışlarında üretim kotaları konusunda OPEC Başkanı Purnomo'nun söyledikleri daima dikkatle dinlendi. OPEC deyince Suudi Arabistan'ın ağırlığını unutmamak gerekir. Endonezya yakında OPEC'ten ayrılabilir. Irak'ın durumunun ne olacağı belli değil.

    Ortadoğu'nun geleceği nasıl olacak?

    Petrol, jeopoltik, ekonomi ve askeri güç, euro ve dolar, ve uluslararası şirketler artık tek başlarına incelenecek konu olmaktan çıktılar. Orta-doğu'nun petrol açısından geleceği bu konuları da içine alıp incelenmeli. Ortadoğu bugün dunya ispatlanmış petrol rezervinin BP rakamlarina göre %63'üne sahip. Ve bu oran gelecekte pek aşağı inmeyecek. Modern ekonominin damarı petrol ise kanı da paradır. Dünyanın gözü ileriki yıllarda Ortadoğu'da olacaktır. İran, Arabistan, Nijerya ve Rusya gibi önemli ülkelerdeki politik ve terör unsurlu bir tıkanıklık ileride bugünkü petrol fiyatını ucuz kabul edebileceğimiz hale dönüştürebilir.

    ABD ekonomisi petrodolarlara endeksli

    Amerika'daki rafineri sayısı son 20 yılda üçte iki azalarak 150 civarına inmiştir. Suudi Arabistan Bush'a rafineri yapmayı bile teklif etmiştir. Kaldı ki Amerika'daki rafineriler yüksek kaliteli ve az sülfür içeren petrolü işlemeye yöneliktir. Ortadoğu petrolü ise rafinelerin pek arzu etmediği petroldür. Petrodolarların geri dönüşümü diye bir kavram var. Amerika dolar basıp kendi ülkesinde enflasyona neden olmadan bütün alımlarını yapabilir çünkü harcanan dolarlar ABD'ye geri dönüyor ya yatırım ya finansal enstrüman alımları ya da diğer yollarla. Diğer yandan Dünya Bankası ve IMF kredileri dolarla veriliyor, birçok hammadde uluslararası piyasalarda dolarla satılıyor ve petroldeki bir çözülme diğerlerini de beraberinde getirebilirdi. 1971'de Nixon'un doları altın standardından çıkarmasından beri petrol dolarla satılmaktadır. Amerikan bütçe açığı ve borçların tarihinin en zirvesine çıktığı bir donemde doların geri gelmemesi Amerika'yı çökertecek etki yaratırdı.

    ABD'de seçime kadar suni olarak yükseltilebilir

    Londra da bulunan IPE da günde 75 milyar varil petrol yani dünya günlük petrol üretiminden çok az eksik bir miktar kağıt varil satılıyor. Bunun en az iki katı NYMEX futures piyasasında satılıyor. OTC işlemler hariç. Diğer yandan Alan Greenspan'in Nisan 2004 te uyardığı gibi petrol ve gaz futures piyasalarında dramatik artış pek dikkate alınmadı. Bu piyasalarda ticari olmayan Long pozisyonlar yani spekülatif hareketlidir çok iyi incelenmesi gereken bir olay. Bunlara ilaveten daha önce belirttiğimiz politika, terörizm, Irak'ın durumunu ilave edebiliriz. Ayrıca Amerikan başkanlık seçimlerini de unutmamak gerekir. Petrol fiyatlarının seçim zamanına kadar suni olarak yükseltilmesi ve seçimden önce Üsame bin Ladin'in yakalandığının açıklanması ve petrol fiyatlarinin ani olarak düşmesi bir senaryo olabilir, yine ayni şekilde Suudi Arabistan, Irak ve Sudan'daki gelişmeler yeni bazı maceracı arayışlara itebilir Bush'u ve seçimler yatar Bush yine başkan olarak kalır.

    Saddam'ın 'euro'ya geçmesi işgali tetikledi

    Saddam, Ekim 2000'de Irak'ın petrolü euro olarak satacağını söyledi ve bunu 6 Kasımda uygulamaya soktu. Bununla kalmayıp Birleşmiş Milletler'de gıda için petrol fonu olarak adlandırılan ve BNP-Paribas Bankası'nın New York şubesinde bulunan 10 milyar dolarını da 'euro'ya çevirdi. Bu kararını verdiğinde euro dolara karşı tarihinin en düşük seviyesinde idi yani 82 cent. Herkes ona Saddam'ın son çılgınlığı dedi ama Amerikan işgali başladığı tarihte çok iyi bir kâr elde etmişti. Mayıs 2003'te Bush'un imzaladığı emirlerden bir tanesi ise Irak petrolünün yeniden dolarla satılması olmuştu. Bu sadece Irak ile sınırlı kalsaydı pek bir önem taşımazdı herhalde ama Venezuela, İran, Malezya, Urdun, Kuzey Kore ve Rusya olaya sıcak bakmaktaydı. Hatta Nijerya da 'dolara hayır euro'ya evet gösterileri bile yapılıyordu. Birçok ülkenin petrol ödemelerinde euroya geçmesi doların uluslararasi para birimi olma sıfatını tehlikeye sokardı.

    PETROL VE POLİTİKA TARİHTE 3 KERE AYNI ŞEY DEMEKTİ

    1915 te Churchill'in kraliyet donanmasına petrolü garanti altına almak için anglo-fars (BP'nin bir öncesi) şirketini devletleştirmesi, 1941'de Hitler'in Baku'yü ele geçirerek yöre petrolünü himayesi altına alma isteği ve 1970'lerde Israil Filistin sürtüşmesinde silah olarak kullanılması. Şimdilerde ise bu Suudi Arabistan'a bir şekilde uygulanmak isteniyor. Yani sen yatırım yap, para harca, daha fazla üret, petrol fiyatları ucuzlasın, ben sonra seni başka bir şekilde görürüm gibilerinden.



  • 10 Ağustos 2004
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED