AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

K Ü L T Ü R
Viyana'da bir göçebe

Kaknüs Yayınları'ndan "Viyana Yazıları" ve Hece Yayınları'ndan "Devlet Metodolojisine Giriş" isimli iki kitabı yayınlanan Dr. Gürsel Dönmez ile kitaplarını, Viyana'yı ve Viyana'daki Türkleri konuştuk.

1964 yılında Kırcaali'de doğan ve Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden sonra yüksek lisans ve doktorasını Viyana-İktisat'ta yapan Dr. Gürsel Dönmez halen Viyana'da eğitim sahasında çalışıyor ve Almanca-İngilizce ve Türkçe yayınlanan Avrupa Günlüğü dergisinin editörlüğünü sürdürüyor. Kaknüs Yayınları'ndan "Viyana Yazıları" ve Hece Yayınları'ndan "Devlet Metodolojisine Giriş" isimli iki kitabı çıkan Dönmez'in çeşitli dergilerde şiir, hikaye ve denemeleri yayınlanıyor.

  • Viyana Yazıları'nı oluşturan yazıların öyküsü nedir?

    Bu yazıların bir kısmını esasen "En-Entel Yazılar" başlığı altında Yeni Şafak'ta yayınlamıştım. İnsanın kendisi bir eser sayılması gerekirse, Viyana Yazıları bir bakıma benim şahsî dipnotlarımın önemli bir kesitini oluşturmaktadır. Diğer taraftan bu kitap Devlet Metodolojisine Giriş isimli diğer kitabımın adeta arka planını yansıttığı için "Girişe Giriş Kitabı" olarak da ele alınabilir. Zaten Viyana Yazıları okuyucusuna gücü oranında taammüden dokunup sarsmaya çalışmaktadır.

  • Uzun zamandır Viyana'da yaşıyorsunuz. Buradaki Türkler ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

    Türkiye'deki sosyolojik spektrumun tüm renklerini aşağı yukarı aynı şekilde burada (ve sanıyorum diğer Avrupa ülkelerinde) görmek mümkün. Türkler memleketlerini kalplerinde taşıyan insanlar. Bu yüzden onlara "gurbetçi" olarak değil belki "göçebe" olarak bakmak daha doğru olur. Mesela, biz eşimle, onun hekimlik tahsili biter bitmez Avustralya'ya ya da Kanada'ya gitmeyi düşünüyoruz. Göçebelik ruhumuza işlemiş yani. Bundan dolayı ciddi manada en-tegre olmuyoruz hiçbir topluma. Aklımızda hep göçedilecek bir başka yer var. Güzel bir şey bu.

  • Peki Viyana'da kalıcı bir izleri olmayacak mı burada yaşayan Türklerin?

    Biraz uçuk olacak ama, belki şöyle ifade edebiliriz. Türkler tarih boyunca iz süren ve iz bırakan bir topluluk olmuşlar hep. İz sürücü özellikleriyle peşine takıldıkları "şeyleri" son noktaya kadar abartarak takip ediyorlar. Mesela, bu anlamda "Mohikanların veya Maocuların Sonuncusu" herhalde sadece Türkler arasından çıkar. Kıyametten önce "İslam'dan öte herşey boştur" diyen son ademoğlu da sanırım bizden birisi olacak.

  • Viyana'nın kültür hayatına imzalarını koyabili-yorlar mı sizce?

    Elbette. Mesela aşağı yukarı her alanda işyerleri açmaları, haftalık veya aylık da olsa 4-5 Türkçe gazete ve bir o kadar da derginin yayınlanıyor olması, ciddi manada okullar açmaları, neredeyse her mahallede bir cami, sayısız dernek, spor kulüpleri, kahvehane-ler, üniversitelerde sayıları gün geçtikçe çoğalan öğrenciler, buralarda yetişmiş akademisyenler, sanatçılar ve sanatkârlar ve daha nice ince işler hep iz bırakmaya yönelik işlerdir.

  • Kalıcı olacaklarını söyleyebilir miyiz o halde?

    Fiziken kalıcı olacakları artık bir vakıa olarak ortada zaten. Lakin ruhen kalıcı olup olamayacakları asimile olup olmayacaklarına bağlı. Türkler Müslümanlıklarını unutmadıkları sürece hiçbir toplumda asimile olmazlar diye düşünüyorum. Bu bağlamda, Avrupa'da şu anda yaşayan Türkler geleceğin tarihçileri tarafından bir ihtimal "ilk gelenler" olarak kategorize edilecekler. Bunun ne demek olduğunu herhalde yine en iyi onlar bilebilecekler. Görüyor musunuz geleceğin tarihçileri için daha şimdiden mevzuya bir çentik attık bile.



  • 10 Ağustos 2004
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED