|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Öyle bir transfer dönemi geçirdik ki, sanırsınız Fenerbahçe, uzak ara şampiyon olur! Galatasaray ilk 6'ya bile giremez ve Beşiktaş uzun süre uyum sorunu yaşayacağı için yarışın hayli gerisinde kalır. Trabzonspor ise yine liderliği en çok zorlayan takım olur. Ama kazın ayağı öyle değil...
Yeniden merhaba... Tüm değişimlerin ardından, "hayırlı uğurlu olsun" dileklerimi sunmak istiyorum. Umutlu ve yüksek moralliyim. Uyum sürecinin kısa zamanda geçileceğini, taşların yerine oturacağını ve çok keyifli bir lig izleyeceğimizi umuyor, bekliyorum. İlk maçlar takımlar için ne kadar zorsa, hakemler için de öyleydi. Sonucu etkilemeyen birkaç yanlış karar dışında, -çok şükür- onlar da fazla zayiat vermedi. Çiçeği burnunda Futbol Federasyonu'nun 6 yabancılı kararını da olumlu gördüğümü ifade etmeliyim. Herşeyin fazlası zarar. Asli görevimiz eleştirmek... Ancak, bunu yaparken alternatif göstermek de sorumluluğumuz içinde olacak. Yıpratmak, suçlayarak bir kenara fırlatmak ne medyanın sorumluluğuna yakışır, ne de sporun temel felsefesine.. Tartışma her zaman olacaktır. Ancak düzeyli ve sağlam temelli olmalıdır. Türk futbolu ve ona emek verenler, ancak o zaman başarı ve saygınlık kazanır. Fanatik taraftar sorunu ve taşkınlıkların kulüplere ne kadar zarar verdiğine geçtiğimiz sezonlarda birebir şahit olduk. Önüne geçmenin çareleri aranırken, kentin güvenliğinden sorumlu olanlara yardımcı olmak da görevlerimizden olmalıdır. Duymuşsunuzdur, tempolu küfürlere bundan sonra anons yapılmayacak. Ancak gözlemci raporları ile küfür eden taraftarın takımları maçlarını deplasmanda oynamak zorunda kalacak. Ayrıca o taraftarlar kameralarla tesbit edilip maçlara da alınmayacak. Bizden söylemesi... İstanbulspor-Diyarbakırspor ve Ç.Rizespor-Fenerbahçe maçında yaşanan olaylardan sonra Federasyonun tutumunu merak ediyorum doğrusu. İşi baştan sıkı tutmazlarsa vay haline... GALATASARAY AYAKTA Transferde o kadar ağır hareket ettiler ki, en fanatik taraftarı bile umutsuzluğa düştü. 100. yılında omuzlarına bir şampiyonluk apoleti takmak isteyen takımın yöneticileri bu ağırkan davranışyarından ötürü eleştiri oklarından delik deşik olmuşlardı. Ama Galatasaray öyle bir Porto maçı oynadı ki, "Bu cimbom'dan cacık olmaz" diyenlerin sayısı bir anda sıfırlandı. Nitekim Galatasaray, ilk lig maçında ileride iyi işler yapacağına inandığım, kişilikli futbol oynayan, Konyaspor gibi bir takıma 3 gol atarak hedefinin hayal olmadığını gösterdi. Bir parantez de Hakan Şükür'e açmak istiyorum. Biri penaltıdan 3 gol attı. 6 da olabilirdi. Gol denince Türkiye'de akla gelen ilk isim. Göreceksiniz rekorları da allak bullak edecek. Attığı goller bir tarafa, bazen kendini aşan işler de yapıyor. Maçı izlediyseniz hatırlamanızı istiyorum; penaltı pozisyonunu gözönüne getirin. Sırtı kaleye dönük ve yanında gölge gibi iki defans arasında. Topla buluşurken yaptığı sıyrılma hareketi müthiş. Arkadan çekmeseler, attığı gol televizyonlara jenerik olur... Gol, güzeldir ama, her zaman güzelin de güzeli vardır. Kutluyor, devamını bekliyorum. FENER'İN OYUNU EKSİK Süper Lig'in yanı sıra bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde de mücadele edecek olan Fenerbahçe'nin 45 dakikalık oyunu ne şampiyonluk umutlarına, ne de Şampiyonlar Ligi'ndeki hedeflerine ulaşmalarına yeter. "Daha bu takıma Alex girecek" sözlerinizi duyar gibiyim... Ama biz de biliyoruz ki, asla bir futbolcu, bir takım olamaz. İsimleri ne olursa olsun, sahaya çıkan 11 kişinin önce yeterli fizik gücüne ulaşması ve uyum içinde oynaması gerekiyor. Çözümü Daum bulacak. Bir an önce de bulması gerekiyor. Hem kendi kariyeri, hem de Fenerbahçe'ye gönül verenlerin selameti için. Biz ulus olarak hep kahramanların peşinden gitmişiz. Tarih kitabı karıştıranlar iyi bilir. Tez canlı olduğumuz için bileti de hemen kesiveririz. O tarafımız da var. Bıçak sırtında dolaşmak gerilimi artırır, zarar verir. Türkiye liglerinin en iyi kadrosuna sahip bir takımın gördüğümüzden farklı olması lazım. Bilmem anlata biliyormuyum... BEŞİKTAŞ ARZULU Ne bulduysa aldılar. Malatya karşısına çıkan takımın yarısından fazlası yeni transferdi. Ama eskiler yenilerden iyi göründü. İlerde iyi işler yapacağını gösteren tek yabancı da Carew'di. Yanında, indirdiği toplardan faydalanabilecek fırsatçı biri olsaydı, Beşiktaş bu zorlu daplasmandan rahat 3 puan alırdı. Ali Güneş her zaman kurtarıcı olmaz. Direkten dönen toplara da puan vermiyorlar. Görünen o ki, Beşiktaş'ın 13 transferi arasında bir santrfor yok. Keşke Konya'daki Altan gibi birini bulabilselerdi. Bu gerçeği bir tarafa bırakıp, Del Basque'ye gelelim. İspanyol Hoca, futbolcularını idmanlarda nasıl görüyorsa maç kadrosunu da ona göre yapıyor. Doğrusu da budur. Ancak öyle futbolcular vardır ki, idman performansı ile maç performansı arasında farklılıklar gösterirler. Bu oyuncularını da şans verdikçe keşfedecek. Bunlardan biri hiç kuşkusuz Sergen. O'nun lider oyuncu kimliğini henüz bilmiyor. Aynı durum menacer-futbolcu konumundaki Tayfur için de geçerli. Takımdaki ve kadro dışındaki diğer isimler üzerinde durmak istemiyorum. İlk maçta gördüğüm kadarı ile Beşiktaş, özellikle ikinci yarıdaki arzusunu kaybetmezse şampiyonluğun en güçlü adaylarındandır. Son söz: Daha ligin ilk haftasında bana "kim şampiyon olur" diye soran dostlarıma soruyorum, "Sizce şampiyon kim olur?.."
Kim tutar Trabzon'u Geçen sezonun son haftalarında söyledikleri dün gibi kulaklarımda; 2-3 hafta daha olsa Trabzonspor kesin şampiyon olur... Şimdi o sezonun devamı gibi başladılar. Deplasmanda 3 gollü bir galibiyet ve liderlik. Ziya hoca kadronun hala yetersiz olduğunu söylüyor ama takım leblebi gibi goller atıyor. Üstelik Gökdeniz, Fatih, Mehmet Yılmaz daha yüzde 40 kapasite ile oynuyor. Gençlerin sisteme çabuk uyum sağlamaları diğer takımlara üstünlük sağlamaları için yeterli. Ziya hocaya bir konuda hak veriyorum, o da Şampiyonlar Ligi maçları. Başkan Atay Aktuğ'un bu konuda anlayış göstereceğini umuyorum. İnatlaşmak Trabzonspor'a zarar verir. Bu gibi durumlarda biraz fedakar olmak gerekir. Bu işin ortası bulunur da tatsızlık çıkmazsa, Trabzonspor'u kimse tutamaz. Yıldızlar bu takımın içinde. Daha düne kadar kimsenin yüzüne bakmadığı Yattara, eminim şu ön eleme maçlarından sonra, dünya çapında bir oyuncu olarak adını transfer listelerine yazdıracaktır.
|
|
|
|
|
|
|