AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K R O N İ K  M E D Y A
'Star, hükümeti seviyo',
tamam da o dil ne öyle?

Star'ın 2 Aralık tarihli sayısındaki manşetini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yöneticileri yazsaydı, gene de "normal" bir gazetenin haber diline daha yakın bir metin çıkardı ortaya. Bunun böyle olacağı şuradan da belli: Basın toplantısında açıklamayı yapan üç bakan dahi bu kadar "eforik" konuşmamıştı...

Bu ülkeyi hiç bilmeyen birinin önüne son bir yılın Star gazetesi külliyatını koysak ve kendisinden bu gazetenin çizgisini konu alan bir rapor istesek... O kişi okuma faslını bitirip de raporunu yazmaya başlayınca ne yapardı acaba? Çok değil, daha 8-10 ay önce "Bunlar engerekler, çıyanlardır; bunlar laik Cumhuriyetimizin temel değerlerine göz koyanlardır; görüldükleri yerde ezilmelidirler" (biraz potpuri tarzında oldu ama, neyse) çizgisinde yayın yapan gazetemiz bugün, "açılar bahsi"ne aşina olmayanların hiç anlayamayacağı bir pozisyondan yayın yapıyor: Eski pozisyonuna yüz seksen derece zıt bir pozisyondan...

'TÜRK HALKI GÜLECEK'

Ne demek istediğimizi daha iyi anlayasanız diye sizi Star'ın taze manşetlerinden biriyle (2 Aralık) başbaşa bırakıyoruz: "GÜZEL GÜNLERE DOĞRU... Rayına oturtulan ekonomi ve kesilen hortumlar, 'Zengin Türkiye' hayallerini gerçeğe dönüştürüyor. Önümüzdeki üç yıl, Türkiye'ye ekonomide adım adım AB standartlarına getirecek... Türkiye bugünleri de gördü... Yıllar boyunca fakirlikle yoğrulan, krizlerle beli bükülen Türk halkı, sonunda gülecek. Özellikle iki yıldır uygulanan ekonomik politikalar meyvesini vermeye başladı. Türkiye'de ilk kez, zengin Avrupa ülkelerindeki rakamlar telaffuz ediliyor. Ekonominin kurmayları Şener, Unakıtan ve Babacan, dün Türkiye'nin üç yıllık hedeflerini ve yeşeren umutlarını açıkladı... Rakamlar, ekonomide de 'muasır medeniyetler seviyesi'ne ulaşacağımızı gözler önüne serdi. Hedefler tutarsa; artık Türk halkı işsizlikten kırılmayacak, hayat pahalılığı altında ezilmeyecek, ülkenin her yerinde zenginlik hissedilecek. Milli gelir arttıkça 'sosyal çöküntü' bitecek. 'Sosyal refah' gelecek. Suç azalacak. Kısacası Türkiye'de artık güzel şeyler olacak..."

Gördüğünüz gibi bir haberden ziyade bir "propaganda malzemesi" ile karşı karşıyayız... Yukarıda size haberin birinci sayfa bölümünü aktardık; orayı geçip asıl habere geldiğimizde, Star muhabiri Kıymet Sezer'in yazdığı metnin, aslında "haber dili" sınırlarını hiç zorlamadığını görüyoruz. Sezer'in haberinin özeti niteliğindeki alt başlığı aktarınca siz de, bu metnin birinci sayfadaki "propaganda malzemesi"nden farklı bir şey olduğunu anlayacaksınız: "Türk ekonomisinin AB tarafından yakından izlenmesini sağlayacak 'Katılım öncesi ekonomik program'da ekonominin rotası çizildi. İddialı hedefler konan programda büyüme hızı 2005-2007 döneminde yüzde 5 olarak öngörüldü. Yıllık enflasyonun yüzde 4'e çekilmesi planlanıyor. Yabancı sermaye beklentisi 15 milyar..."

Yani tipik bir "yazıişlerinde kuş kondurma" müdahalesiyle karşı karşıyayız... Size bir şey söyleyelim mi: Bize sorarsanız, o birinci sayfa spotlarını Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yöneticileri yazsaydı, gene de "normal" bir gazetenin haber diline daha yakın bir metin çıkardı ortaya. Bunun böyle olacağı şuradan da belli: Basın toplantısında açıklamayı yapan üç bakan dahi bu kadar "eforik" konuşmamıştı...

RÜYA, RÜYA...

Star'ın bu manşeti, bize hiç unutmadığımız Sabah'ın ünlü manşetlerini hatırlattı... Size de hatırlatalalım: Ecevit-Yılmaz-Bahçeli koalisyonunun yılmaz destekçisi Sabah, büyük krize günler kala şu tür manşetlerle yayımlanırdı: "CESUR KARARLAR... Devlet oh diyecek... Rüya gibi tablo..." (12 Ekim 2000) "BORSA'DA BÜYÜK ŞOV... YÜZDE 6.8..." (17 Ekim 2000) "NEREDEN NEREYE... TÜSİAD 10 yıl boyunca hep 'Önümüzü göremiyoruz' diye 'feryat' ederken, feryadın yerini bugün güven aldı ve büyük işverenleri bünyesinde toplayan bu kuruluş nihayet '10 yıl sonrasını görebiliyoruz' diyor... İşler iyi gidiyor..." (24 Ekim 2000) Görüyorsunuz, bazı şeyler değişiyor, ama bazı tür gazetecilikler hiç değişmeden kalabiliyor... (A.G.)


Deniz Som Hürriyet'in 'sessiz kahraman'ını anlatıyor

Geçen günkü sayfamızda biz de değinmiştik; Hürriyet'in (4 Aralık) baş sayfadan girerek "Bir sessiz kahramanı kaybettik" başlığı altında geniş yer ayırdığı bir ölüm haberinden biz de söz etmiştik... Gazetenin "sessiz kahraman" olarak takdim ettiği kişi yıllarca Milli İstihbarat Teşkilatı'nda çalışan emekli albay Süleyman Yenilmez'di.Hatta sormuştuk: Hürriyet, (görevi icabı) kimsenin (Mehmet Eymür de dahil) hakkında dişe dokunur bir bilgi vermediği bu "emekli albay"ı, bir "sessiz kahraman" olarak takdim edecek derecede bilgiye nereden vakıftı?

Nitekim değerlendirmemizi "Epeyce 'esrarengiz' bir haber doğrusu" diye noktalamıştık.

Konu ile Cumhuriyet'ten (7 Aralık) Deniz Som da ilgilenmiş. Anlaşıldığı kadarıyla, Süleyman Eğilmez hakkında Som'un elinde epeyce bilgi bulunuyor. Okuyalım bakalım: "(...) Hürriyet de 'Sessiz Kahraman' manşetini atmıştı. Yıllar ne çabuk geçiyor....

Ve bazı yıllar ne çabuk unutuluyor...

Unutulan yılları araştırmacı yazar Muzaffer Ayhan Kara dostumuz anımsattı: "12 Mart dönemine ilişkin pek çok kitapta adı 'S.Y.' olarak geçen bir işkenceci vardı. Ziverbey Köşkü'nün 'Kel Eyüp'le birlikte tozunu attıran; İlhan Selçuk'lara, Talat Turhan'lara, Doğan Avcıoğlu'lara, Celil Gürkan'lara, Cemal Madanoğlu'lara işkence yapan istihbaratçı...

Yasal niteliğini unutarak, yasadışı işlere giren ve Amerikancı cuntanın ülkemizdeki konumlarını güçlendirmek için harekete geçen Faik Türün'lerin emirlerine harfiyen riayet eden, 12 Mart'a giden yolda komplolara ortam hazırlayan, yasadışı ifadeleri zorla alan bir görevli...

Dönemin Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, ana muhalefet partisi müstakbel lideri Bülent Ecevit aleyhine sözde sanıklardan günün birinde kullanılmak üzere 'ikinci ifade'leri zorla ve işkenceyle alan ekibin önemli bir üyesi.... MİT'in sorgu evini Amerikancı işkence ve komplo karargâhına çeviren biri... Kanatsız melek olmak bu kadar kolay mı? 12 Mart döneminde Ziverbey Köşkü'nde sakat kalan, aklını yitiren, intihar eden, erkekliğini yitiren insanların vebali S.Y.'lerin değil miydi?" Görüyorsunuz şöyle böyle değil... Deniz Som, "sessiz kahraman" hakkında epeyce bilgiye sahip görünüyor...

Şimdi sıra tabii ki Hürriyet'te: Manşete taşıdığı "sessiz kahraman" hakkında Som'un verdiği bilgilere itirazı varsa işte meydan! Yok eğer söz konusu başlık ("Bir sessiz kahramanı kaybettik") Som'un verdiği bilgiler dahilinde atıldıysa, o zaman da işte meydan! Hürriyet'te bu işin altından kim kalkar orasını bilemeyiz... "Okur Temsilcisi" mi, "Başyazar" mı yoksa (dikkat ederseniz "hiyerarşik" gidiyoruz!) Genel Yayın Yönetmeni mi, orasını bilemeyiz... İşte meydan! (K.B.)


8 Aralık 2004
Çarşamba
 
YÖNETENLER: Kürşat Bumin
Alper Görmüş


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED