|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Türkiye, Avrupa Birliği yolunda en kritik dönemece giriyor. Ünlü Fransız ırkçısı Gisgard d'Estaing'in "Türkiye bir Avrupa ülkesi değildir" tezine inanan Avrupa içindeki Türkiye karşıtları, 17 Aralık yaklaştıkça yeni manevralar geliştiriyorlar. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da zaman zaman "imtiyazlı ortaklık" seslerini, zaman zaman da AB'nin bir "Hristiyan klübü" olduğunu ima eden yaklaşımları sıkça duymamız mümkün. Peki kimdir Avrupalı? Geçmişte, binlerce Yahudiyi yokeden Hitler'in ülkesi Almanya mı, yoksa 1.5 milyon Cezayirliyi katleden Fransa mı? Bildiğimiz kadarıyla, binlerce Müslümanı katleden, sürgüne gönderen İspanya da bir Avrupa ülkesi... Hatta, İspanya'nın katlettiği, sürgüne gönderdiği Yahudilere o dönemde Osmanlı sahip çıkmış ve kucak açmıştı. Bu tür örneklerin binlercesini saymak mümkün. Bunlar geçmişte kaldı diyebilirsiniz, haklıdır, evet geçmişte kalmıştır. O zaman da, AB'nin mimarlarından birisi olan bugünkü Fransa'dan taze "ırçılık" örnekleri sunabiliriz. Bilindiği gibi, Ekim 2004'te Strasbourg'ta bir Türk kızı olan Cennet Doğanay, başörtüsü taktığı için önce okula alınmamış, daha sonra da bir "tecrit odası"na kapatılarak bir ay boyunca arkadaşlarıyla bile görüştürülmemiştir. Fransız ırkçılığı öylesine azgın boyutlara ulaşmıştır ki, Fransızlar Türk kızını okuldan uzaklaştırmakla yetinmemişler, sonunda Cennet'in babasını işten atarak ekmeğini de elinden almışlardır. İşte size Avrupalı Fransa!.. Eğer Avrupa, "kimlik" üzerinden giderek bir "dışlama" politikasına mahkum olursa, bu Avrupa'nın "medeniyet projesi"nin sonu olur. Avrupa Birliği'nin başından beri Türkiye'den talep ettikleri bellidir. Kopenhag Kriterleri... Şimdi tam finale yaklaşıldığında, eğer Avrupa bilinçaltındaki "Haçlı ruhu" ile hareket ederek Türkiye'nin önüne yeni barikatlar koyacak olursa, bu sonuçta Avrupa'nın kaybı olur. Böyle bir durumda Türkiye'nin tavrı açık ve net olacaktır: "Bizi Hristiyan Klübü'ne almadılar..." Evet Avrupa için zor bir karar. Çünkü Türkiye, tarihiyle, kültürel kimliği ile ve de nüfusuyla Avrupa için kolay hazmedilebilecek bir ülke değil. Zaten şu günlerde, Türkiye üzerinden yapılan "Avrupa kimliği" tartışmaları da bunun en büyük göstergesi. Anlaşılan o ki, bundan sonra daha fırtınalı tartışmalar yapılacak. Hatta önümüzdeki dönemde, Türkiye karşıtı cephe, "Müslüman bir Türkiye'yi AB'de istemiyoruz" şeklinde açıktan bir kampanya bile başlatacaktır, buna da hazır olalım. Durum çok açık, Türkiye'den çok, Avrupa'nın yüzyıllara dayanan yerleşik "Haçlı" değerleri sarsılıyor. Bu, Avrupa'daki birçok temel dengeyi değiştirecek bir karardır, kolay değil. Ama bir gerçeği de biliyoruz ki, eğer Avrupa Birliği bir "dünya gücü" olacaksa, kendi küçük sınırları içine kapanıp bir "Hristiyan klübü" olmayacaksa Türkiye'yi daha fazla oyalamadan AB'ye almak zorundadır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |