Fransa'da yayınlanan Le Figaro gazetesi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Brüksel gezisinden "kaygılarını gidermiş olarak Ankara'ya döndüğünü" yazdı.

"Erdoğan'ın ziyaretinin başarılı geçtiğini" belirten gazete, "Müzakerelerin başlayacağı ve Türkiye'ye ayrımcılık yapılmayacağı konusunda Erdoğan'ın en yüksek seviyeden garantiler aldığını" bildirdi. Başbakan Erdoğan'ın ziyaret sırasında Türkiye'nin koşullarını ve kararlılığını açık bir biçimde dile getirdiğini kaydeden Le Figaro, "Erdoğan'ın kararlı mesajlarının sonuç aldığı" ifadesini kullandı. Gazete, Almanya ve İngiltere'nin şiddetle karşı çıktığı, "üyelik olmaması halinde imtiyazlı ortaklık önerisinin dışlanmamasına" ilişkin Fransa'nın sunduğu önerinin ise artık kabul edilme şansının olmadığına dikkat çekti.

Hiçbir üye 41 yıl beklemedi

Başbakan Erdoğan da, Avrupa basınına Türkiye'nin "kırmızı çizgileri"ni ve AB'nin Türkiye ile "kazanacaklarını" anlatmayı, dün de sürdürdü. Erdoğan, Almanya'da dün yayınlanan Bild am Sonntag gazetesine verdiği demeçte de, AB'nin Türkiye'ye yaptığına "ayırımcılık" denilebileceğini söyledi. Erdoğan, "AB tarafından haksızlığa uğradığınızı düşünüyor musunuz?" sorusunu cevaplarken, "Türkiye'ye diğer üye adayı ülkelere göre daha sıkı şartlar getirildi. Hiçbir ülke AB kapısında 41 yıl boyunca beklemek zorunda kalmadı. Tüm şartları yerine getirdik, buna rağmen Avrupalılar tereddüt ediyor. Buna ayrımcılık da denilebilir" dedi.

Almanya'da muhalefetteki Hıristiyan Demokratlar'ın tavrını da eleştiren Erdoğan, "Maalesef Almanya'daki muhalefet, üyelik isteğimiz ile iç politika yapabileceğine inanıyor. Bu çok büyük bir hata" diye konuştu.

3 temel beklentimiz karşılanmalı

Türkiye'nin "neden AB üyesi olması gerektiği"ni, "Türkiye, Avrupa ve Asya arasında bir köprüdür. Bu anahtar rolüyle ülkem kültürler arasında anlaşmaya katkıda bulunabilir" diye açıklayan Erdoğan, beklentilerini de şöyle sıraladı: "Birincisi: Türk hükümeti için tam üyelikten başka seçenek yok. 'İmtiyazlı ortaklığı' hiçbir zaman kabul etmeyiz. İkincisi: Kopenhag kriterleri dışında hiçbir yeni siyasi talebi kabul edemeyiz. Üçüncüsü: Üyelik müzakereleri hiçbir gecikme olmadan başlamalı, yani 2005 yılının ilk 6 ayı içinde."

'AB'ye girememek dünyanın sonu değil'

« Geri Dön