AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Kongreler, kavgalar ve gözden kaçan bir ayrıntı...

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'nin il kongrelerinde cereyan eden kavgaların sadece partilileri değil siyaseti önemseyen ve ülkenin mukadderatındaki rolünün farkında olan herkesi üzdüğünden eminim. Televizyon ekranlarını süsleyen kavga sahnelerinin herkeste benzer bir refleks yaratmasını beklemek elbette doğru değil. Ancak hiç kimsenin bunu olumlu bir gelişme olarak alkışladığı düşünülemez. Elbette partinin yanlıları ile muhalifleri olayları farklı değerlendirecek, farklı sonuçlar çıkaracaklardır. Hatta kongrede kendisini bir biçimde kavga ortamında bulan kesimlerin de değerlendirmeleri farklı olacaktır.

Her partide parti yönetimi ile taraftarlar arasındaki anlaşmazlıkların kavgaya varması, kongrelerde masa ve sandalyelerin havada uçuştuğu bir arbedenin yaşanması hiç kimsenin onaylayacağı bir davranış değildir. Neticede parti içerisinde de bir iktidar yarışı ve rekabeti yaşanmaktadır; bu rekabette bir kesim yönetimi ele geçirirken diğer kesim ve veya kesimler muhalefette kalmaktadır.

Farklılık esastır…

Herkesin arzusu ve temennisi parti içerisindeki farklılıkların ve anlaşmazlıkların kavgaya varmadan medeni ölçüler içerisinde halledilmesidir. Burada temel kavram "farklılık" ve "farklılıkların kabulü" olmaktadır. Sadece bir siyasi örgütte değil tüm toplum hayatında "farklılık" temel bir insanlık halidir. Toplumsal hayat bu farklılık üzerinde yükselmektedir. Dolayısıyla bir örgütün veya grubun tek tipleştirilmesi değil farklılıklarla birlikte varolması başarılmalıdır.

Örgütlerde farklılıklar ne kadar aza indirgenir ve tek tipleştirilirse parti yönetimi o kadar kolay olmaktadır. Her kafadan bir sesin çıktığı bir örgütü yönetmek ve başarıyla bir hedefe doğru yönlendirmek elbette zordur. Bunun için partiler genelde mümkün olduğu kadar farklılıkların önüne geçip ileride "hizip" olma ihtimali olan farklılıkların gelişimine engel olmak için bazı kısıtlamalar ve engellemeler yoluna gitmektedirler.

İşte sorun bu noktada düğümlenmektedir. Parti yönetimi örgütün bütünlüğünü sağlamak, partilileri ortak bir hedefe doğru yöneltmek ve bu süreçte herhangi bir engelle karşılaşmamak için mümkün olduğu kadar farklılıkların ifadesini engelleme yoluna gitmektedir. Burada açık bir paradoks vardır: Yönetim parti örgütünün tek tip ve farklılıklardan arındırılmış olmasını isterken partililer farklılıkların tanınmasını beklemektedirler. Muhtemelen kavgaya varan süreç bu noktada belirmektedir. Bütün mesele farklılıklarla örgütsel bütünlüğün belli bir denge noktasında tesisi ve yönetiminin başarılmasıdır.

Önemli bir ayrıntı…

Kavgalar ortamında kamuoyunun güzünden kaçan önemli bir gelişme CHP Malatya İl Kongresi'nde, bu partinin 1999 seçimlerinde Malatya Belediye Başkan adayı olan Hayrettin Abacı'nın yaptığı konuşma olmuştur. Malatya'da bir ara baro başkanlığı da yapan H. Arabacı, özet olarak türban konusunda sıkıntı yaşayan vatandaşlara sahip çıkılması gerektiğine ve bu konulara parti olarak azami dikkat göstermek zorunda olduklarına dikkat çekerek "… Demokrasi var ise demokrasi oy felsefesine dayanıyorsa, bu dindar zümrenin oylarına ihtiyacımız var. Bu dindar zümre bizim ideolojimize çok yaklaşacak bir konumda. Bunu dikkate aldığımız zaman bu konuyu da çözümlemiş oluruz" demiş.

CHP'de böyle bir konuşma ilk bakışta yadırgansa da aslında bir siyasi parti için son derece normaldir. Siyasi partiler, toplum kesimlerinin temsilcileri ve menfaatlerini ifade eden temel kurumlardır. Bir partinin ideolojik veya başka gerekçelerle toplumun bir sorununu görmezden gelmesi düşünülecek bir şey değil. Konuşmacının demokrasi felsefesine vurgu yapması ve bu kesimlere sahip çıkılması halinde partinin gelişeceğine işaret etmesi çok önemli. Partinin ilk kongresinde bu tür bir konuşmanın yapılması önemli olduğu gibi daha da önemli olan bu konuşmanın kongre üyelerince büyük bir coşku ile karşılanması ve onaylanmasıdır.

Partiler temelde belli bir ideolojik temele yaslanırlar, ancak bu onların irrasyonel olmaları anlamına gelmez. Demokratik rasyonalite bir partinin toplum kesimlerinin menfaatlerini ifade etmesine yardımcı olması ve toplumsal sorunların çözümüne katkıda bulunmasını gerektirmektedir. Sorunu görmemek mevcut olan sorunu çözmüyor sadece partinin gelişimini engelliyor. Partiler toplumsal değişim taleplerini anlamalı ve yardımcı olmalıdırlar.


9 Ağustos 2005
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED