AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Tarihin hakkını vermek...

İnsanların hayatı, toplumların hayatı bir ölçüde birbirine benzer. İnişler çıkışlar doludur. Deneyimler üzerine oturur. Değişimi kural, dengeyi istisna kılar. Değişiklikler ve değişimler gündelik olanı, tesadüfle iradeyi iç içe geçirir.

Bu akış içinde, "yapısal değişiklikler"i sıkça "konjonktürel durum ve gelişmelerin ürettiği yeni girdi ve dengeler" belirler.

Bu gelişme ve girdiler ne denli köklüyse yapısal sonuçları da o denli köklü olur.

AB-Türkiye ilişkilerinin son iki yıldır izlediği güzergah, bundan sonra kazanacağı ivme bu tür köklü gelişme ve girdilerden birisidir...

Nitekim Kıbrıs sorununa bakışın çoğulculaşması, Ermeni Soykırımı meselesinin kamuoyunun gündemine yavaş yavaş giriyor olması, her iki konuda da "retçi bir tavır"dan "hala savunmacı olsa da anlamaya, çözüm üretmeye yönelen bir dalga"nın ilk ipuçlarının ortaya çıkması, başka bir deyişle tabuların sarsılmaya ve sorgulanmaya başlaması, yeni girdiler, dengeler ve zorunlulukların sonucudur.

Bu gelişme, sanıldığı gibi bir dış baskı ya da müdahalenin değil, "global bir etkileşim sisteminin içine girmenin, o sistemin parçası olmanın bir ürünü"dür.

Bu etkileşim sistemi yerel meselelerin önüne geçen bir önem ve değer kazandıkça, sadece siyasal açıdan değil toplumsal ve bireysel açıdan da bir kültürel tutum açık tartışma ortamında kendisiyle yüzleşme durumunda kalmakta, kendisiyle yüzleştikçe demokratik açıdan olgunlaşmaktadır...

Bu olgunlaşmanın diğer bir belirtisi de etkili bir kamuoyunun doğmaya başlamasıdır. Nitekim 17 Aralık 2004'ten 3 Ekim 2005'e AB tartışmalarını şekillendiren siyasi kurumlar kadar basın, sivil örgütler üzerinden kamuoyu olmuştur.

Bu olgunlaşma süreci devam ettikçe Türkiye'nin gücü tartışmasız bir biçimde artacaktır. "Sorunlarından ve tarihi bagajlarından toplumun talebi ve yarattığı meşruiyet zeminiyle arınacak bir Türkiye önümüzdeki 50 yıl içinde Avrupa'nın en büyük güçlerinden birisi olmaya adaydır".

Etkileşim, kelimenin işaret ettiği gibi, tek yönlü bir mekanizma değildir.

Etkileşim sistemlerinde değiştiğiniz kadar değiştirir, değiştirdiğiniz kadar değişirsiniz...

Örneğin Türkiye'nin tam üyeliğine yönelik en büyük tehdit olarak görülen, Avusturya ve Fransa'da yapılacağı ilan edilen "referandum"un bu çerçevede etkisi ve anlamı sınırlıdır.

Kaldı ki etkileşim sadece AB ve Türkiye arasında devreye girmiyor. Parçalı ve dinamik bir yapı olan AB içinde de harekete geçiyor.

Bugün Avrupa temel olarak iki eğilim arasında bölünmüş durumda:

Bir yanda AB'nin küçük, kendine yeterli, geleneksel bir yapı içinde kalmasını isteyen muhafazakarlar, diğer yanda genişleyerek devasa bir güç haline gelmesini arzı eden liberaller ve sosyal demokratlar var... İkinci cephe her geçen gün güçlenmekte, Türkiye'yi gelecek projesinin ayrılmaz parçası olarak görmekte ve ilk parçayı etkisi altına almaktadır.

Önümüzdeki yol oldukça aydınlık, yeter ki, biz bu yolun hakkını verelim...


7 Ekim 2005
Cuma
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED