AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Ramazan iklimi

I-

1 Ramazan Çarşamba.
Sokaklara vurdum kendimi.
Beklediğimiz hilal geldi çok şükür.
Şimdi bekleme zamanının içine girdik.

İmsak ile iftar arası beklemenin erdemine kavuşacağız. Modern zamanlara karşı tek zırhımız, bekleme zamanını hâlâ yaşabilme imkanına sahip oluşumuz. Mümin bekler. Vakti bekler. Vakit girince borcunu eda eder. Sonra bir sonraki vakti bekler. Günde beş defa bekler. Beklediği için bereketli yaşar her anı. Beklemek teslim olmaktır. Vaktin efendisine teslim olduğu için hiçbir şey olduğundan daha önemli değildir acelenin ve telaşın yeri yoktur. An be an bekler. Beklemenin tohumu berekettir. Kalbe ekilir. Bire bin verilmiş güzellikler çıkıp gelir.

Beklemek güzeldir.

II-

Gördüğüm her yüz sanki gülden bir demet. Ümit etmek ne güzel. Teslim olmak ne güzel. Kulak misafiri olduğum bütün konuşmalar ya Ramazan tebriğine dair, ya da her şeyin daha iyi olacağına.

Camiden yeni çıkmış iki amcanın önünde yürüyorum Bostancı'da. Tatlı tatlı konuşuyorlar. Cami cemaatinin o çok kendine mahsus diliyle.

Birisi iyimser.

"Bak" diyor "ne güzel hava. Rüzgar ne güzel esiyor. Çocukluğumdan beri böyledir. Hiç değişmez Allah kullarına iklimi adata iftariyelik olarak takdim eder."

Kötümser olan itiraz ediyor. "Yok canım. Geçen sene ne biçim soğuk olduydu birkaç gün."

İyimser tatlı tatlı gülüyor. "Senin de dediğin gibi sadece birkaç gün.Rabbim onu da bakın böyleyken böyle de olabilirdi diye ihtar etmek, hatırlatmak için yapıyor. Bak bütün güzellikler bir arada."

"Sana öyle geliyor" diyor kötümser olan.

"Şöyle düşün" diyor, gülmesine devam ederek iyimser olan."Bu gün bir kasırga ile uyanabilirdik. Berbat mı berbat bir havada başlayabilirdi Ramazan. Sonra AB'nin eşiğinden geri çevrildiğimizi düşün. Bak esnafın yüzü gülüyor. Yine kriz olsaydı! Her taraftan bir kasvet sarsaydı bizi."

"Adam sende" diyor kötümser olan. "Senin canın eğlenmek istiyor."

Kulak kesildiğim amcaların yüzlerini görmek istiyorum. Minübüs beklermiş gibi yapıp dikiliyorum. İkisi de yetmiş beş seksen yaşlarında. Birinin beyaz sakalı ve üzerinde bej renginde safari ceketi var. Öteki bıyıksız. Kareli gömleğinin üzerinde lacivert hırka giymiş.

Olumlu konuşanı ve gevrek gevrek güleni sakallı zannettiniz değil mi? Ben de öyle zannetmiştim. Tevekkülü, mükrim gönlü ona yakıştırmıştım. Bıyıksız amca her şeye pek uzak gibiydi.

Yanılmışım.

III-

Yürüyorum. Ayaklarım yere basmıyor. Uçuyorum. Bir güne bu kadar güzellik fazla gelir Rabbim.

Giyimi kuşamı gayet mütevazı bir hanım iftar programını açıklıyor yanındaki arkadaşına: "Bu sene karar verdim, yurtlardaki çocukları çağıracağım. Her pazartesi bize gelebilirsiniz dedim hocanıma. Onar kişilik grup yapıyorlarmış. Misafirden kalan bize yeter."

IV-

İftarlar edildi. Sofralar yarı toplandı. Kendimi yine sokaklara vuruyorum. Mahallemizdeki cami dolmuş taşmış. Camideki kadınları görünce sanki evinde oturan kimse kalmamış gibi. Çoluk çocuk.

Yatsı namazının sünneti kılınırken küçük kızlar kıkır kıkır.

Niye getirdiniz bunları diyen yok. Aralarda küçük kızlara kızanlar yok. Kâbe'de bebek sesleri arasında kılınan namazlar gibi. Bizimkiler gülüyor. Gülsünler.

Cemaatin gönlünün yüceliği ne güzel.

Hocaefendi güzellikten bahsediyor. İncelikten. Güleryüzden. Cemaatin içindeki her gönül İslam'ın güleryüzünden kendini mesul tutuyor.

Cemaat olunuyor. Sığılamayan mekan genişliyor. Küçük kızlar kıkırdamıyor. Aşk ile eğilip kalkıyorlar. Hoca efendi iki rekatta bir selam verdikçe herkesken önce salavat-ı şerifeye sarılıyorlar.

Ne güzel söylüyorlar. Ne aşklı söylüyorlar.

IV

Ramazan hoş geldi. Hem de pek hoş. İnşallah layıkıyla ağırlayabiliriz bu latif iklimi.




7 Ekim 2005
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED