AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Kadirizm öldü mi? Issız acun kaldı mi?

Hepsinden çok Selvi Boylum Al Yazmalım'daki, şefkati de, aşkı da, otoriteyi de, gücü ve güçsüzlüğü de birarada saklayan, aynı anda sahibine itaate zorlayan delici bakışlarıyla başladı belki de bu imaj: Kadirizm.

Hem fizyolojisi, hem de ardından gelen filmlerinde oynadığı mafya tiplemeleriyle, bedeni ve rolleri ağırlaşmaya başladıkça, imajı büyüdü.

Sahibinin de benimsediği ve giderek ideolojiye dönüşen Kadirizm, ne arabeskin kara kalın kaşları birbirine bitişik, sürekli ağlama pozisyonunda duran ezik hallerine benziyordu, ne de safi kötülüğü temsil eden yüzü gülmez, his bilmez, eli dayaklı, beli silahlı köylü erkek figüründen bir iz taşıyordu.

Kadir İnanır, rollerinin de etkisiyle, yeri geldiğinde duygulanmayı becerebilen, sevdiğini canı pahasına koruduğu gibi, mahallenin kızlarına da yan bakanı da doğduğuna pişman eden, silahlı ama aynı zamanda adalet ve iyilik yanlısı, çevresini yola getirmeyi görev bilen "ağır erkek" figürüydü.

Ve bu yüzden bu topraklarda -izm'e dönüşebilen başkaca bir rakibi çıkmadı.

O'nun bir -izm olarak telaffuzu ve topluma sunumu ise, birkaç yıl önce Star'da yayınlanan Savcı dizisinin tanıtım fragmanlarına denk geldi.

Her tutarlı yakıştırmada olduğu gibi, bir daha çıkarılmamak üzere Kadirizm adının yanına hem yapışmış, hem de yakışmıştı.

Uysal ev erkeği modeli

Ta ki, Sinan Çetin, Komser Şekspir filminde koca Kadir'e etek giydirene dek. "Bu etek, Kadirizm'i bitirir" türü haber ve yorumlar, ünlü oyuncu bir dizi çekimi için saçlarını civciv sarısına boyattığında da, Kadirizm'in zirvesine sarı renklisinden afrosuna bonus peruğu kondurulduğunda da ve şimdilerde "Yıkarım, asarım, yırtarım" diyerek elinde deterjanı, önünde leğeni, çamaşır yıkarken görüntülendiği reklam yorumlarında da dillendirildi, dillendiriliyor.

Gazetesiyle, televizyonuyla, internet sitesiyle, dergisiyle magazinin sığ sularının yeni eğlencesi burada dönüyor:

"Kadirizmin surlarında delik açılması ya da açılmaması?", "Paranın Kadirizm maçoluğuna bile galebe çalıp çalmaması?", "Ben değil, biz diye konuşacak bir dilin temsilcisi ağır abinin, 'yıkarım, asarım, yırtarım' diyen uysal bir ev erkeğine dönüşmesi sürecinin normal olup olmaması?", "'Kadir Abi bizim adımıza da vur' diyen, nezdinde ekol olduğu bir kitlenin hayal kırıklıklığına düşüp düşmemesi?", "Oyuncunun her rolü oynayıp oynamaması?"...

Problem bu mudur acaba?

"Memleketin başka derdi mi kalmadı?" demeden önce, bu meseleyi tartışma biçiminin dayandığı zihniyetin, bu memleketin önemli problemlerinden biri olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Deliliğin raconu

Kadir İnanır maçoluğu, öteden bu yana, o bildik maskülen erkek tanımından biraz daha farklı oldu. Kadirizm, kent kökenli bir kabadayılıkla birlikte, asalete olduğu kadar, cesarete, kötülükle savaşa ve mertliğe, hareketleri önceden kestirilemez bir pervasızlığa tekabül eden, Kadirce bir delilik raconuna da işaret etti.

"Deli Kadir" sözü, memleketi Fatsa'da babasına takılan "Laz Deli Memet" lakabından mı miras kaldı, yoksa "beyaz" işine girmeye kararlı mafya babalarına karşı, canı pahasına ayağa fırlayarak "ben yokum" derken gözlerindeki, vurduğu yeri delen kıvılcımlı bakışlarının sinema seyircisi üzerindeki izdüşümünün hülasası mıydı, bilinmez.

Bilinen o ki, Beyaz Türkler nezdinde hep "yontulması gereken" bir erkek figürü olarak görülen Kadir İnanır, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu pek çok köşe yazarınca çamaşır yıkadığı, peruk taktığı, oyunculuk adına etek giydiği, yani o eski deliliğinden eser kalmadığı için, "asıl şimdi hayran olunası" bulunuyor.

Sanatçı nasıl 'ideal' yapılır?

Sadece astığı astık, kestiği kestik filmlerinden elinde kalanlarla değil, hali, tavrı, duruşuyla, sertliğiyle, kimi zaman hoyratlığıyla, seçkinci Beyaz Türk cephesinde hep bir burun kıvırmayla karşılanan, "nezaket tezgahından geçirilmesi" mümkünse "törpü görmesi gereken" bir model olarak görülen Kadir İnanır, bu yüzden sırf "perde yıkadığı için" medya cephesinden bu derece alkış alıyor.

Motivasyon mesajlarıyla, tansiyonu fırlamış otoritesiyle Kadirizm eleştiriyi ne kadar hak ediyorsa, seçkinci, elit bakışın, bu duruşu ya da herhangi bir duruşu alt-kültür temsilcisi, "ay iğrenç" bularak -pek çok örnek olayda olduğu gibi- ciddi ama şeffaf bir baskıyla düzeltmeye çalışması da aynı eleştiriye ihtiyaç duyuyor.

Popüler kültür öznelerini, o öznelerin iletilerini düzeltip düzeltip topluma hediye etme işlemi çünkü bu memlekette ilk defa olmuyor.

Bu düzenek "düzeltilmeyi reddedeni" de yaptığını görmemekle, söylediğini duymamakla cezalandırıyor.

Kendi gibi kalarak popülerlik, tornanın altında budanmadan malesef mümkün olmuyor.


8 Eylül 2005
Perşembe
 
ÖZLEM ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED