AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Bakıyoruz ama göremiyoruz!

Ben de çok istiyorum başarılı olmasını... Fakat bu şeraitte, bu kafa yapısıyla mümkün mü? Sanmıyorum.

Bir gazeteye verdiği demeçte, "2005 yılının başında olağanüstü gelişmeler olacak, o zaman biz sahneye çıkacağız" demiş ve kendisini Kırım hükümdarı Giray Han'a benzetmişti.

2005 yılının başında olacaklar olmadı.

Dolayısıyla "sahneye çıkış" gecikti.

Olacaklardan biri, yanlış hatırlamıyorsam, seçimlerin iptaliydi. Hani, CHP lideri Deniz Baykal, kendisini ziyarete gelen gazeteci Hayrullah Mahmud'a, "2 b orman arazileri ile ilgili referandumun ocak ayının ortası ya da sonlarına doğru yapılacağını zannediyorum; referandum kararı çıkarsa, işte o zaman bizler de meydanlara çıkıp allah ne verdiyse AKP'ye yükleneceğiz... DEHAP oylarının iptal edilmesi sürecinde ise, seçimin yenilenmesi olasılığı dışında bir olasılık görmüyorum" demiş, bazı siyasilerin, bazı yargı mensuplarının, hatta ordunun bir kesiminin bu işin peşinde olduğunu bildirmişti ya...

Baykal'ın "ordunun bir kesimi" dediği, eski MGK Genel sektereti Orgeneral Tuncer Kılınç'tı... Kılınç'ın, sekreterlik binasında ağırladığı Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan'a, Yargıtay'ın "resmi belgede sahtecilik yaptığı" gerekçesiyle DEHAP'ı mahkum edeceğini, dolayısıyla parlamentodaki milletvekili dağılımının AK Parti aleyhinde değişeceğini söylediğini daha önce bu sütunda okumuştunuz.

Bu yazıyı, adımı "Ali Müfit Gürtuna düşmanı" çıkardıkları için yazıyorum.

Elbette hiçbir düşmanlığım yok.

Bilakis, onu son derece sevimli ve sempatik buluyorum. Seçildiği günlerde bir grup gazeteci arkadaşla birlikte makamında ziyaret etmiştik. Güleç, nahiv, empati gücü yüksek bir yönetici profili çizmişti. İstanbul için "iyi şeyler" yapacağını söylüyordu.

İstanbul için bir şeyler yapmaya çalıştı; bazılarında başarılı oldu, bazılarında olamadı.

Belki de bu işlerin (kent yönetiminin) "takım oyunu" olduğunu bilmediği, bu basit gerçekliği hesaba katmadığı, eski "başarılı kadroları" tasfiye ederek rüştünü ispat etmeye çalıştığı için birdenbire kendini dışarıda buluverdi.

Bir de, doğru zamanda doğru yerde bulunmayı zül addetti ve kaybetti.

Kaybetmesine neden başka olaylar da vardı; belediye içindeki Recep Tayyip Erdoğan'ı yok etmeye koşullanmış "organizasyonun" faaliyetleri karşısında sessiz kalmak, kartel gazetelerine "yalan haber servisi" yapan belediye personelini zamanında ayıklamamak, belediyeyle ilişkisini kestiğini söylediği şahsı görevden aldıktan sonra da uzun süre İSKİ lojmanlarında ikamete memur etmek gibi...

Şimdi öğreniyoruz ki, teşkilatlanma çalışmalarına hız vermiş ve karış karış Anadolu'yu dolaşıyormuş. Kuracağı partinin ismini de "Büyük Anadolu Partisi" koymuş. Ben 8sutun.com'un yalancısıyım. Demek ki, beklediği uygun konjonktürü buldu.

Bu parti, büyük bir ihtimalle "milliyetçilik" yapacak ve şu kaotik ortamda aradan sıyrılmaya çalışacak.

Hayırlı uğurlu olsun da, bu işleri daha iyi yapan partiler varken, niçin Gürtuna'nın partisine oy verecekmişiz ki? Gürtuna, bu işi daha iyi yapan diğerlerinden farklı olarak bize ne söyleyecek? Hem, memlekette "milliyetçi parti" kıtlığı mı çekiliyor ki?

Şimdi bir kısım arkadaş, belli bir aidiyetten geldiği, 70'li yılların ünlü fikir derneklerinden birine mensup olduğu için Gürtuna'yı eleştirdiğimi söyleyecek.

Daha önce de yazdım, ona yönelik, bazılarının "karalama" olarak nitelediği eleştirilerimin eski mensubiyetiyle hiçbir alakası yok. Ayrıca, Gürtuna'nın nereden geldiği kimi ne ilgilendirir! Biz bugününe, bundan sonra ne söyleyeceğine, Türkiye için neler yapacağına bakıyoruz.

Bakıyoruz ama, doğrusu bir şey de göremiyoruz.


15 Eylül 2005
Perşembe
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED