AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
12 Eylül darbesi ve krizi demokratik yöntemlerle
çözememe zaafı...

Bütün toplumlarda çözümlenmesi beklenen ciddi sorunlar var. Sorunların varlığı değil mevcut sorunlara çözüm üretememek sıkıntı ve kriz yaratmaktadır.

En genel anlamıyla siyaset, toplumun karşı karşıya olduğu ortak sorunları çözmeye yönelik düşünce ve eylemler alanıdır. Eğer mevcut sorunları siyasi ekipler makul şekilde çözebiliyorsa kriz ve sıkıntılar az tahribatla aşılıyor demektir. Siyasi ekibin sorun çözememesi ciddi sıkıntılar, krizler ve beklenmedik olağanüstü gelişmeler doğuyor.

Herkesin bildiği bu gerçeği, 12 Eylül'e varan süreci bir başka açıdan değerlendirebilmek için tekrarlamak ihtiyacı duydum.

Demokratik rejimlerde sorunları çözmeye talip olan ekiplerin başarı veya başarısızlığını toplum seçimler yoluyla değerlendirir. İşbaşındaki ekip mevcut sorunları toplumun beklentilerini karşılayacak şekilde çözebilirse seçimleri kazanma ve iktidarını devam ettirme imkanı bulur. Mevcut sorunları çözemez veya toplumun beklentilerini karşılayacak şekilde bir çözüm bulamazsa seçimleri kaybeder ve iktidara bir başka ekip getirilir. Bu basit ancak dinamik bir süreçtir ve demokrasinin de en temel özelliğidir.

Demokratik rejimlerde, toplumsal sorun ve krizlerin aşılması hususunda belli çözüm yöntemleri ve yolları var. Normal demokratik uygulamalardan sıkıyönetime kadar başvurulan farklı yöntemler söz konusudur.

Demokratik rejimlerde toplumun karşı karşıya bulunduğu siyasal krizi aşmanın en son yöntemlerinden biri "erken genel seçimler"dir. Genel seçimlerin normal tarihlerde yapılması temel esas olmakla beraber çeşitli nedenlerle erkene alınması da mümkündür. Mevcut siyasi tablodan etkin bir iktidar çıkarmak imkanı yoksa siyasi tablonun yenilenmesi arzulanır.

Erken seçimler, genelde demokratik kriz çözme yöntemlerinden biridir. Erken seçimlerle siyasi aktörler ve siyasi tablo yenilendiğinden yeni ekiplerle problem çözen istikrarlı bir tablo oluşturmak umulur.

Ne var ki erken seçim kararı almak çok kolay değil. İşte bu noktada siyasi aktörlerden mevcut krizi aşmak için son demokratik çözüm olan erken seçim kararı alınması hususunda basiretli bir davranış sergilemeleri beklenir.

12 Eylül öncesinde siyaset problem çözemiyordu...

Yetmişli yılların ikinci yarısındaki siyasi tablo, sorun çözemez bir durumdaydı. 1973-1980 arasında tam yedi hükümet kurulmuş ortalama bir hükümetin ömrü bir yıldan daha azdı. Bu dönemde ortaya çıkan anarşi, terör, enflasyon, karaborsa, güvenlik, toplumsal sorunlar gibi can yakıcı ortak sorunlar bir türlü çözümlenemiyordu. Mevcut siyasi tablodaki aktörlerle bu sorunların çözümü imkanı yoktu. Seksenlerini başına gelindiğinde kelimenin tam anlamıyla sistem tıkanmış, hiçbir sorun çözümlenemiyor, kimse güvenlikte değil ve herkes yarınından emin değildi.

Böyle bir ortamda demokratik rejiminin devamı için sorun çözebilen bir yapı ve ekip gerekliydi. Ama nasıl olacaktı? İki büyük parti işbirliği yapamıyor, siyasi ekipler kıyasıya birbirine saldırıyor, hiçbir sorunun çözümünde bir diyalog tesis edilemiyordu.

İşte bu noktada yapılacak en son demokratik iş, mevcut siyasi tablonun ve aktörlerin değiştirilmesiydi. Yani erken bir genel seçimle siyasi ekipleri yenilemek ve toplumun yeni tercihlerine göre hareket etmekti. 1980 yılının yaz aylarında erken seçim tartışmaları gündeme gelmişti. Herkes mevcut kadrolarla yaşanan sorunların üstesinden gelinemeyeceğini biliyordu. Ayarıca güveni tamamen sıfıra yaklaşan siyasetin yerine çözüm siyaset dışı yerlerden, askerlerden, müdahale ve iktidara el koymalarından bekleniyor ve yüksek sesle dile getiriliyordu.

1979'dan başlayarak gazete koleksiyonları tarandığında o günlerde belli kesimlerin açık açık askeri müdahale istedikleri görülür. Çünkü vatandaş canından bıkmıştı ve en öncelikli hakkı olan yaşama hakkı tehlikeydi. Yarının güven altına alınması için asker davet edilmekteydi.

Erken seçim bir çözümdü...

Herkes gibi siyasetçiler de bunu görüyorlardı. İşte bu ortamda erken seçim ciddi ciddi gündeme gelmişti. Adalet Partisi (AP) Meclis'e erken seçim teklifi vermiş, Milli Selamet Partisi (MSP) destekleyeceğini açıklamıştı. Teklif Meclis'te Anayasa Komisyonu'na havale edilmiş burada görüşülmeye başlanmıştı.

Erken seçin son demokratik çözümdü. Türkiye'nin önünde başka çözüm yolu kalmamıştı. Ancak o günkü Meclis erken seçim kararı alamadı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), erken seçime destek vermeyip iktidardaki AP'nin yıpranması için engel olmuştu. Erken seçime gidilmesi halinde AP'nin seçimi kazanma ihtimali büyüktü ve CHP bundan kaçıyordu. Ancak erken seçime gidilmemesi halinde ne olacağını pek düşünememişti.

Sonuçta son demokratik çözüm olan erken seçime gidilemedi. Ve bilindiği gibi 12 Eylül 1980 günü darbe gerçekleşti. Demokratik bir problem çözme yolu olan erken seçim devreye sokulamayınca demokrasi dışı problem çözme yöntemi olarak darbe devreye girmiş oldu.

Bu durum Türkiye'nin krizleri aşmada demokratik yöntemleri kullanma konusunda yeteri kadar hassasiyet gösteremediğini ve askeri darbeleri mevcut kriz ve sorunları çözme yöntemi olarak karşıladığını göstermektedir. İşin vahim yanı askeri darbe ve müdahalelerin mevcut krizleri çözme yöntemi olarak görülmesi ve kitlelerce selamlanmasıdır.

Bir kriz ve problem çözme yöntemi olarak devreye giren 12 Eylül, Türkiye için bir milat olmuş ve mevcut krizi çözmekle kalmamış sistemi yenileme yoluna girmiştir.


15 Eylül 2005
Perşembe
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED