AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Bu zirve milât olabilir

NEW YORK- Manhattan gündüz zaten çılgınca bir trafiğin esiridir, ama 191 Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkenin neredeyse tamamının devlet veya hükümet başkanı düzeyinde katıldığı yıllık zirve zamanı, ada, tam bir cangıla dönüşüyor. Önceki akşam, bizim heyetin de kaldığı Waldorf Astoria Oteli'nin çevresi, binlerce polis ve gizli servis elemanı tarafından, üzerinde kuş uçurulmayan bir 'yasak bölge' haline getirilmişti. Bizim heyet yüzünden değil, ABD başkanı George W. Bush zirveye katılanlar şerefine yemekli dâvetini orada verdiği için...

Dâvetli devlet ve hükümet başkanları, evsahibi Bush'a "Haklıymışız, değil mi?" dememişlerdir. Neden desinler ki? Aynı gün, Beyaz Saray'da, Iraklı konuğu Celal Talabani ile yanyana düzenlediği basın toplantısında, Bush, "Sorumluluk benim" diyerek suçu üzerine almıştı zaten. ABD başkanının sorumluluğunu üstlenmek zorunda kaldığı New Orleans felâketi de, BM'de konuşulup karar metni haline getirilmiş bir dizi global talebin işitilmezden gelinmesinin sonucu... O taleplerin çoğunu ABD engelleyip duruyordu.

Hayret bir şey, ama doğru: Kendi başına gelen felâket ABD'nin aklını da başına getirmişe benziyor. 'Millenyum Gelişme Hedefleri' adını taşıyan düzenlemeler ile, BM, açlık, sefalet ve hastalıkla global mücadeleyi hedefliyor. ABD ise, bu hedeflere, "Dünyada açlık, sefalet ve hastalık mı var?" itirazıyla karşı çıkıyordu... New Orleans'ı etkisi altına alan 'Katrina Kasırgası', dünyanın en zengin ülkesinde bile açlık, sefalet ve hastalıkla mücadeleyi hak eden yoksulların varlığını herkese göstermeye yetti...

Yeni düzenlemelere yönelttiği itirazlarının bir çoğundan Katrina Kasırgası sonrasında vazgeçmek zorunda kaldı Bush yönetimi...

İktisatçı Jeffrey Sachs'ın iddiası şu: Zengin ülkelerin fakirlerle biraz daha yakından ilgilenmesi dünyada varolan sıkıntıları bütünüyle ortadan kaldırmaz elbette, ancak pek çok âcil soruna ilâç yerine geçebilir. Dünyadaki yaklaşık bir milyar yoksul en temel ihtiyaçlardan mahrum bir hayat sürdürüyor bugün; her yıl yaklaşık on milyon insan hayatta kalamayacak kadar yoksul olması yüzünden ölüyor. Zengin ülkeler adam başına yalnızca üç doları gözden çıkarsalar Afrika'daki malerya ile savaş başarılı olur ve her yıl en az bir milyon Afrikalı'nın hayatı kurtulur.

Sabah "New Orleans'ta yaşananlardan ben sorumluyum" demek zorunda kalan Bush, akşamki zengin sofrasında, dâvetlilerine daha uyumlu bir görüntü verme ihtiyacı hissetti. Taslak belgede yedi ana başlık altında yer alan ıslahat paketinden çoğuna itiraz ediyordu Bush, onlardan vazgeçmek zorunda kaldı. Yine de ayak oyunlarını terketmiş değil ABD; paketi bu zirveden itibaren yürürlüğe sokmak yerine, yıl boyuna yaymayı kabul ettirmenin derdinde. "Şimdi ilkeleri belirleyelim, ayrıntıları sonra ele alırız" görüşünde ısrarlı.

Oysa, dünyadaki açlık ve sefaletin daha fazla beklemeye tahammülü yok. ABD'nin kendisi dünyanın her tarafından 'malî yardım' alan bir ülke haline geldi karşılaştığı doğal âfetten sonra; yoksa Türkiye'nin 2,5 milyon dolarlık yardımına ihtiyacı mı var ABD'nin? New Orleans daha şimdiden 'global sıkıntıları' dile getirme açısından bir sembole dönüştü bile...

Yoksulluk yalnızca imkânlardan mahrumiyet anlamına gelmiyor; yoksulsan sisteme de katılmıyorsun ve bu sebeple sıkıntı ve mahrumiyetlerini dile de getiremiyorsun. Bu, global sistem açısından gerçek olduğu gibi, New Orleans örneğinde yaşandığı üzere, ülke içi demokratik mekanizmalar açısından da bir gerçek... Felâketin "Geliyorum" dediğini, yönetenler, bundan dolayı işitemiyorlar...

Bu BM Zirvesi bir milât olabilir mi? Zor, ama umutlu olmak için yine de sebep var.


« Geri Dön

15 Eylül 2005
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED