AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
G Ü N D E M
Osman amca'dan Daum'a nasihat!

Edebiyat yazılarıyla tanınan Osman Akkuşak, okurlarının karşısına ilk kez futbol eleştirisiyle çıkıyor. Akkuşak, Milan'a hazin bir şekilde yenilen Fenerbahçeli futbolculara ve Teknik Direktör Daum'a önemli nasihatlerde bulundu.

Evvelki gün, Milan takımı ile yaptığı maçı 87'nci dakikaya kadar 1-1 götüren Fenerbahçe, son dakikalarda üst üste iki gol yiyerek hazin bir mağlubiyete uğradı.. yenilgi ve başarısızlık acıdır ama insanoğluna gerçeklerle yüzyüze gelmesini öğretir.. nedir o gerçekler diyeceksiniz.. evet, topçuluk deyince, futbol denilince hatırlanması gereken ehemmiyetli prensipler vardır.. bir başka ifade ile onlara insanın maddî ve manevî varlığına ait özellikler diyebiliriz..

AZİM YOK!

20 ile 30-35 yaş arasındaki bu çocuklarımızda hırs ve azim yokluğu umumî ve birinci bir hastalıktır.. sahada koşarken yüzlerinde okunan ifade; azim ve kararlılık göstermiyor.. daha çok, tereddüt, telaş; hattâ yılgınlık ve bıkkınlık alâmetleri neşrediyor.. hasım oyuncunun ayağındaki topu kapmak için son sür'atle koşmuyor.. koşamıyor.. koşsa bile rakip oyuncu ile birlikte, onun yanında, ona paralel veya onun arkasında koşuyor.. topu kapma endişesi yok... durdurma, şaşırtma, korkutma gibi tamamiyle meşrû hareketlerden mahrum bir şekilde karşı takım futbolcusunu sadece takibediyor... bazı kere de ağırlaşıp sadece seyrediyor.. bu görüntüler her şeyden evvel kalb zâfiyetine, hırs fukaralığına işarettir... bedenin fizikî kuvvetlerini seferber edecek güç ve enerji, ruhtadır.. ruhun azim ve kararındadır.

HIRS AŞILAYIN

Çocuklarımıza, futbolcularımıza, ihtiras, kararlılık ve azimkârlık terbiyesi vermek zorundayız... takımın antrenörü, kaptanı, psikoloji uzmanı ve kulüp başkanı ve üst seviyedeki elemanları; onlara gerçekçilik, irade gücü, gayret ve hırs aşılamak zorundadır.. bu da kulüp atmosferinde bu değerlerin canlı olarak yaşatılması ile ancak mümkün olacak bir şeydir.

Primini, maaşını alamadığı gün isteksiz oynamak gibi bir hakkı bulunmadığı futbolcuya iyi öğretilmelidir.. futbolcuya spor ahlâkının ve halkın sevgilisi olmanın kendisine yüklediği sorumluluklar ve vazifeler devamlı olarak hatırlatılmalı, kulüp ortamında bu değerlerin canlı olarak yaşatılmasına ehemmiyet verilmelidir.. periyodik olarak "moral semineri" tertibetmekte isabet vardır.

İçki, oyun merakı gibi alışkanlıklara müsamaha, caiz değildir... yâ ıslahınefseder... yahut kulüple alâkası kesilir.. oyuncuların haklı veya haksız birbiri aleyhinde konuşması, birbirine saygısız ve sevgisiz davranması yasak edilmelidir.. bu prensibe riâyet etmeyenin ilişiği kesilmelidir.

Bu sözlerimi okuyanlar, nedir yani, futbol kulübü asker ocağı mıdır, diye düşünebilirler.. şunu unutmamak lazımdır ki başarı, moral kuvvetlerine ve disipline dayanmadan elde edilemez.. topçularımızı, futbolcularımızı mânen ve maddeten güçlü yapalım... herbiri bir yıldız olsun.. bir ruh kahramanı olsun!...

RUH VERİN!

Bir de Türkçelerinin güzelleşmesi için pratik egzersizler ve kurslar tertiplense, ne kadar güzel olur!...
Onlara gözümüz gibi bakalım çünkü memleket gençliğinin büyük bir kısmı onları örnek alıyor.. futbolcu, örnek insan, güzel insan olursa.. sonunda ne olur: ülkemizde böyle evlâtlar, böyle veledler çoğalır..(gülmeyiniz: biliyorsunuz veled, oğul demektir... evlad da veledler demektir.. evlâdlar derken çoğulun çoğulu yapmış oluyoruz... Arapça'dan gelen çoğul kelimeyi tekil (teklik) niyetine kabul ederek öyle kullanıyoruz).
Sporcuyu ham olarak değil; ruh vererek, pişirerek, oldurarak o haliyle sahalara sevketmek lâzımdır…

  • OSMAN AKKUŞAK



  • 15 Eylül 2005
    Perşembe
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
    Dünya
    | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
    Sağlık
    | Arşiv | Bilişim | Dizi

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED