AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Vatanın selametini düşünüyorlarsa...

Konu, önce Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e, sonra da idari yargıya takılan Ermeni Konferansı.... En güzel başlığı, Radikal'den Erdal Güven atmış: "Çiçek gibi müdahale..." Hatırlayacaksınız, Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılması düşünülen "Osmanlı Ermenileri" konulu dizi-konferans, vazgeçilmez bakan Cemil Çiçek'in, "Bu, Türk milletini arkadan hançerlemektir, keşke Adalet Bakanı olarak dava açma yetkimi devretmeseydim..." sözleri üzerine ertelenmişti.

Nerden bakarsanız bakın, problemli bir üsluptu Çiçek'inki.

Adaleti temsil eden bir bakan, henüz gerçekleşmemiş, kimin ne söyleceği meçhul bir konferansı neye dayanarak "sorumsuzluk", "ciddiyetsizlik", "Türk milletine ihanet", "devleti arkadan hançerlemek" olarak değerlendirebilirdi? Bu adaletsizliği nasıl yapabilirdi?

Yaptı işte...

Biz, değerli bakanı, bundan daha kötüsü olamayacak yeni TCK ve "milli yararlar" konusundaki inadından hatırlıyoruz; muhtemelen malum konferansı henüz yürürlüğe girmemiş yasa açısından ("milli yararlar" açısından) "tehlikeli" bulmuştur.

Erteleme kakarından sonra şöyle bir şeyler yazdığımı hatırlıyorum:

İyi de, yeni yasa sadece "milli yararlar"dan ibaret değil ki; bir de eski 312'yi karşılayan 216. madde var. Bu madde, bildiğimiz kadarıyla "tahrik" suçunu cezalandırıyor. Bakan, henüz gerçekleşmemiş, kimin ne söyleyeceği meçhul konferansı hedef göstererek, dahası konferansa katılacakları peşinen "suçlu" ve "vatan haini" ilan ederek çok daha ağır bir suçu, "tahrik" suçunu işlemiş olmuyor mu?

Hem, sorumlu bir devlet adamına yakışıyor mu bu azarlama üslubu? Hepimiz özgür, medeni, sorumluluğunu müdrik insanlar değil miyiz? Peki, demokratikleşme konusundaki kararlılığını bildiğimiz Başbakan Erdoğan, neredeyse yaptığı her çıkışla yeni problem alanları oluşturan ve hükümetin defans kurgusunu zayıflatan Çiçek'in bu tavrını nasıl değerlendiriyor?

(....)

Şunu çok iyi biliyoruz:

Konferansa katılacak isimlerin büyük çoğunluğu, Ermeni tezlerine uzak kişiler. Bir-iki radikal demokratı saymazsanız, hiçbiri "soykırım" suçunu kabul etmiyor.

Evet, 1915'te tatsız birtakım işler oldu. İki taraftan da insanlar öldü. İki taraf da çok acılar çekti. Keşke olmasaydı ama oldu.

Elbette biz bu meseleleri konuşacağız.

Ne Orhan Pamuk gibi provokatif ve önyargılı olacağız, ne de "red cephesi" gibi ketum ve aldırışsız...

Kaldı ki, demokratik olduğu öne sürülen bir ülkede kimin hangi görüşü savunacağı, hangi tarih tezine yakın duracağı Cemil Çiçek'i ve yargıyı ne ilgilendiriyor! Yargının başka işi yok mu? Daha doğrusu, yargı (hem de idari yargı) toplantı erteleme yetkisini nereden, hangi yasadan alıyor? Bu, dava konusu edilebilecek nitelikte bir idari işlem midir?

Kendilerini vatanın sıhhat ve selametinden sorumlu sayanlar, gerçekten vatanın sıhhat ve selametini düşünüyorlarsa, "Ordu Göreve" diye pankart açan rektörlerden hesap sorsunlar, "Her Kürt potansiyel PKK'lıdır, Kürdün yemeğini yemeyin, dükkanına gitmeyin" diyen ajan-provokatörlerin yakasına yapışsınlar!


24 Eylül 2005
Cumartesi
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED