AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Bu çağın Ebuzer'i Hakan Albayrak'tan eylemli bir dua

Hakan Albayrak bir belgesel çekti, Şam-İstanbul Köprüsü adında. Önce Ramazan'da Hilal televizyonunda gösterilecek belgesel, sonra pek çok yerde.

Derdi olan bir belgesel bu. Derdi şu: Suriye ile Türkiye arasındaki dini, coğrafi, tarihi, kültürel birlikteliğin son birkaç yılda yaşanan yakınlaşmanın üzerinden hatırlanması, kıymetinin bilinmesi ve daha da ileriye götürülmesi. Yönetmenin bunu açık bir dille ifade ettiği kesin, belgeselin barındırdığı duyguyu izleyiciye aktardığı da öyle.

"Ben Şam'ı bin yıl öncesinden bilirim / Annemin sütü gibi yakın bana." diyen üstad Sezai Karakoç'a ithaf ile başlıyor Şam-İstanbul Köprüsü. Galada ilk büyük alkış da burada kopuyor. Sonraki alkış ise Karakoç'tan bir anekdot aktarıldığında: Kendisine Suriye'nin Hatay üzerinde hak iddia etmesiyle ilgili ne düşündüğü sorulduğunda, şöyle diyor Karakoç: "Suriyeliler doğru söylüyor, Hatay onlarındır, hatta İstanbul da onlarındır; tıpkı Halep ve Şam'ın bizim olması gibi."

İslam medeniyetinin ilk başkenti Şam ile son başkenti İstanbul, niyet ile sonuç arasında bir köprü olmayı, resmi ziyaretlerin ve demeçlerin açtığı yolu genişletmeyi amaçlayan belgesel, "Ne Şam'ın şekeri, ne Arap'ın yüzü" sözünde formüle edilen "aman, uzak olsun" tavrının ve bıkkınlığının gerçek olmadığını ispatlıyor. Ağzımızı tatlandırıyor. İki ülkenin asırlardır 'kan kardeşi' olduğuna dikkat çeken Albayrak, arayı açanların oyununu bozmak istiyor. Vaktiyle birbirlerini boğazlayan Avrupa ülkeleri bir araya gelebiliyorsa, biz niye gelmeyelim, diye soruyor. Şam-İstanbul köprüsünün yeniden kurulmasını emperyalizme karşı mevzi kazanmak olarak niteliyor ve "bu bir şeref meselesi, haysiyet mücadelesidir" diyor. Mikrofon uzattığı herkes de istisnasız aynı fikirde. Türk ve aralarında mütefekkir Cevdet Sait'in de olduğu Suriyeli aydınlar, şairler, sanatçılar iki ülkenin bir olduğundan başka bir şey söylemiyor.

Mevlana İdris ve Hüsnü Mahalli'nin katkıları ile 70 dakikaya geçmişi ve geleceği, duaları ve şükürleri sığdıran belgeselde, geçmiş 'vahdet' ve 'fetret', bugün 'vuslat' başlıkları ile birbirine bağlanırken gelecek yani niyet 'hülasa'da belirleniyor: Bir idik, ayrı düştük ve artık kaybedecek zamanımız yok!

Hakan Albayrak sinemasal anlamda hiç bir kaygısı olmadığını söylese de, ortaya eli yüzü düzgün, derdini iyi anlatan, duygusunu izleyiciye birebir aktaran, kalpleri kabartan şiirsel bir iş çıkarmayı başarmış. Şaşırtıcı değil elbette. Sonuçta o, kalbindekini eyleme dönüştüren 'devrimci bir veli', 'bu çağın Ebuzer'i'dir. 13 yıl önce Evladı Fatihanın Yağmur Şarkısı adlı şiirinde "yağmur yağıyor / yağmur yağıyor / avrupa / paltomu geri ver" diyen adamdır. Ve şimdi de, istemek yerine, kaybettiğini geri almanın peşindedir. Amin.


24 Eylül 2005
Cumartesi
 
FADİME ÖZKAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED