AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Küfürsüz de tartışabiliriz

En gülünç görüntülerden biri küfürbaz olmayan birinin küfür etmeye kalkışmasıdır. Ben de küfürbilmezlerdenim ve öyle olduğum için de bana benzediği halde küfür etmeye kalkan birini gördüğümde katıla katıla gülerim. Hayatında ağzından hiç ağır bir söz çıkmamış, öfkesi tepesine vursa bile "Lütfen" demeden konuşamayan birinden başka ne beklersiniz ki?

Orhan Birgit beni çok güldürdü.

Fazla bir muarefemiz yok Orhan Bey'le. Vaktiyle başında bulunduğu Sedat Simavi Vakfı'nın düzenlediği 'genç gazeteciler kursu' çerçevesinde ders vermem için birkaç kez beni aradığını hatırlıyorum; bir-iki kez de ders vermek üzere kursa gittiğimde kendisini görmüştüm. Efendi bir adam olarak zihnimde kalmış...

O efendi adam, ben Washington ve New York'ta iz sürerken Cumhuriyet'teki köşesinde her satırı küfürle dolu iki yazı yazmış. Küfür ettiği kişi benim. 'Bay Müfteri!' başlıklı ilk yazısını (13 Eylül), "Düpedüz paranoya" başlığını uygun gördüğü ikincisi (14 Eylül) izlemiş. Her yazısında bendeniz hakkında ağzına (tabii kalemine de) yakışmayan hayli küfürler ediyor Orhan Birgit...

'Mişli geçmiş zaman' kipi kullanmamın ve cevapta gecikmemin sebebini açıklayayım: Cumhuriyet gazetesine internetten ulaşılamıyor; yurtdışına çıktığımda o gazeteyle irtibatım kopuyor. Döndüğümde eski gazeteler tomarına göz atarken karşıma dün çıktı yazıları... Cumhuriyet'i çevremde benden başka okuyan yok mu, ya da okuyanlar Orhan Birgit'in sütununa göz mü atmaz, bilemem. Yoksa yazdıklarına önem mi verilmez? Orhan Birgit'e hedef olduğumu kimse söylemedi bana...

Küfürlerin sebebini ise tahmin etmişsinizdir: 6/7 Eylül olayları sırasında yaşananlar 50. yıldönümü vesilesiyle gazetelerde işlenirken, ben de, kendi araştırmam ile konuya ışık tutmaya çalıştım. Olayda adı geçenlerden biri yeniden ilgimi çekti: Orhan Birgit... Daha sonra siyasete atılıp CHP'den milletvekili ve bakan olan biri bugünlerde Cumhuriyet'te yazıyorsa ve o kişinin adı 6/7 Eylül olaylarına da karışmışsa dikkat çekmez mi?

Çapulcuların İstiklal Caddesi'nden başlayarak İstanbul'u altüst ettiği 6/7 Eylül olayları sebebiyle 'kışkırtıcılık' suçlamasıyla yargılanmıştı 'Kıbrıs Türktür Derneği'nin (KTC) ikinci başkanı Orhan Birgit...

Eski defterler karıştırılırken garip durumlarla karşılaşılabiliyor. 6/7 Eylül olayları 1955 yılında yaşanmıştı. Orhan Birgit'in adı aralık 1945'te yaşanan bir başka 'çapulculuk' olayı olan 'Tan Matbaası Baskını'nda da geçiyor... Solun önemli bir gazetesiydi Tan ve bir 'kışkırtma' sonrasında yönetim ve basım evini basanlar gazeteyi basılamaz hale getirmişlerdi. Zekeriya ve Sabiha Sertel soluğu yurtdışında aldılar.

1945 ve 1955'te yaşanan iki önemli 'milliyetçi' olayda adı geçen birinin, daha sonra 'sol' partilerde görev alması, milletvekilliği ve bakanlık yapması, Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazması size ilginç gelmiyor mu? Bana açıklanması gereken bir ilginçlikte görünüyordu, o sebeple de yazdım...

Hem de yeni değil. Yıllar boyunca, Tan Matbaası baskını ve 6/7 Eylül olayları ne zaman gündeme gelse, ben burada konuya bir biçimde değinirken, bazen kısa bazen uzun, bu ilginçliğe de temas ettim. Cevap bu yıl geldi. Küfür biçiminde.

Oysa, Orhan Birgit, küfür edeceğine, her iki olaydaki rolüne mâkul bir açıklama getirseydi daha doğru bir iş yapmış olurdu. Yalnızca kendi okurlarının değil, benim okurlarımın da bu konuda aydınlatılmaya ihtiyacı var çünkü.

Getirdiği açıklamaları bakalım sizler 'mâkul' bulacak mısınız?

Tan gazetesi baskını için: "Ben o olayda yargılanmak şöyle dursun, polis tarafından sorguya bile çekilmedim. Niçin yargılanacaktım ki?.. 18 yaşındayım ve İstanbul'a geleli iki ay kadar olmuş. Hukuk Fakültesi'nin birinci sınıfındaydım. O sabah 'Anayasa Dersi'ne giren bir son sınıf öğrencisi, büyük anfideki öğrencilere Hüseyin Cahit Yalçın'ın, 'Kalkın Ey Ehli Vatan' adlı başyazısını okuyarak Beyazıt alanındaki mütünge çağırdı. Ben de gidenler arasındaydım."

6/7 Eylül olayları için: "Dâvânın savcısı Fahri Çoker'in hazırladığı, Bölge Sıkıyönetim Komutanı Tümgeneral Argüç'ün imzaladığı 9 Şubat 1955 tarihli 499 sayılı 19 sayfalık iddianamede de KTC'yi 'çapulculuk hareketi' ile suçlayan tek iddia bulamaz Bay Dedektif. O iddianamenin 'Maznunlara isnad olunan fiil ve hareketler ve temas ettikleri kanun maddeleri' bölümünde 4. sırada 'Orhan Birgit: III. Kısmın d fıkrasında bahis mevzuu fiili Türk Ceza Kanunu'nun 128. maddesine..' denilmiştir. Özetle o gün devlet ajansının verdiği Selânik haberi üzerine onlarca dernek arasında KTC'nin de yayımladığı beyannamede, Yunan hükümeti için kullanılan sözlerle, 'devletin arsıulusal kişiliğinin tehlikeye sokulmak istendiği' türünden bir suçlamaydı bana yöneltilen."

Tartıştığımız konuyla bu cevapların bir ilgisi var mı? Yarın da devam edeceğim, ağzımı bozup kendimi gülünç duruma düşürmeden...


26 Eylül 2005
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED