AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Sekülerleştikçe batıyoruz!

Bu ülkede yapılan en büyük yanlışlıklardan biri, gayr-ı müslim azınlığın neredeyse tamamının Türkiye'den uzaklaştırılmasıdır. Bu, İslâm medeniyeti tarihinde örneğine aslâ rastlanamayacak büyük bir yanlışlıktır.

Düşünsenize… Hz. Peygamber, müşriklerden gördüğü onca eziyete ve işkenceye rağmen, Mekke'yi fethederken, "aslâ kan dökülmemesi" emrini veriyor. Ve Medine İslâm toplumundan gayr-ı müslimleri sürmeyi, onları cezalandırmayı aklının ucundan bile geçirmiyor. Aksine Medine Toplumu'nda gayr-ı müslimlerle anlaşma imzalıyor ve herkesin emniyet altında olduğunu ilan ediyor.

Bu model, bugün bize ne söyler, bu modeli nasıl kendimize çağdaş kılabiliriz soruları, İslâm'la ilişkisi sakatlanmış elitlerimizin ve entelijansiyamızın aslâ sormadığı, soramadığı, sormak bile istemediği sorulardır. Önümüzde sadece bizim değil, bütün insanlığın sorunlarını hâl yoluna koyma sürecinde yolumuzu açacak ve aydınlatacak bir insan, toplum ve devlet modeli var; ve biz bu modeli iplemiyoruz bile! Hatta bu dünya-tarihsel modeli gündeme getirmeye kalkışanların kökünü kazımakla meşgulüz!

Peki ya Batılılar? İşte küçük bir örnek: Amerika'nın bayan İstanbul Başkonsolosu, Türkiye'nin öndegelen işkadınlarından biriyle görüşürken bizimkine "ne mutlu size ki, büyük bir gelenekten geliyorsunuz" diyor. Bizim Törkiş-mafiş ünlü işkadınımız, "hangi büyük gelenek?" diye soruyor. Amerikalı başkonsolos, "İslâm tarihinde ticarete öncülük yapan Peygamberinizin eşi Hz. Hatice geleneği" diye cevap veriyor. Tabii bizim Kunta-Kinteleşmiş, İslâm kültürüyle ve tarihiyle ilişkisi tastamam sıfırlanmış Törkiş-Mafiş ünlü işkadınımız şok geçiriyor!

Müslümanlar, İslâm medeniyeti tarihi boyunca, Allah'ın yüce buyruğu gereği, farklı oluşumları, farklı etnik kimlikleri hikmet ve ibret dersleri alınacak, birbirlerinin tanışmalarına, kaynaşmalarına, daha sağlıklı ilişki ve iletişim kurmalarına imkân tanıyacak bir zenginlik olarak görmüşlerdir. O yüzden, kilisesi, havrası ve camisi olmayan bir İslâm medeniyeti yoktur. İslâm medeniyeti, kendi hâkimiyetleri altında yaşayan bütün kültürlerin, dinlerin, medeniyetlerin kendi dinamikleri doğrultusunda varlıklarını, hayatlarını sürdürmelerine imkân tanıyan yegâne medeniyettir.

Oysa Batılılar, bırakınız başka kültürlere, dinlere ve medeniyetlere hayat hakkı tanımayı, Hıristiyanlığın tek yorumunu mutlaklaştırmışlar ve tüm diğer yorumları reddetmişler; Ortodoks yorumun dışındaki yorumları savunan insanları ve toplulukları dışlamakta, en vahşî şekillerde yok etmekte en küçük bir sakınca bile görmemişlerdir. Dahası Batılılar, tüm kıtaları sömürme ve tüm diğer dinleri ve medeniyetleri yok etme ilkelliğine soyunmaktan kendilerini alıkoyamamışlardır.

Tarihe bir bütün olarak baktığımız zaman, bugün gücü, güç üreten enstrümanları ve metotları putlaştıran Batılıların neden dünyayı yaşanılamaz hâle getirdiklerini; hakkı, hakikati, adaleti eksene alan İslâm'ın dünyanın geleceğinin şekillendirilmesinde neden büyük roller oynayabileceğini ve Batılıların neden İslâm'ı küresel tahakkümlerinin önündeki tek büyük engel olarak konumlandırdıklarını daha net olarak görebilmemiz kolaylaşır.

Farklılıklara hayat hakkı tanıma tecrübesine sadece biz sahip olmamıza rağmen, bu ülkeden gayr-i müslimleri sürmemizin bize nasıl pahalıya patladığını hiç düşündünüz mü?

Nasıl yani, diyorsunuz, değil mi? Şöyle: Biz, dünyada Afganistan ve İran'la birlikte sömürgeleştirilemeyen üç ülkeden biri olmamıza rağmen, Türkiye'den gayr-i müslimleri sürerek iki büyük tehlikeli gelişmenin önünü sonuna kadar açtık: Birincisi, kendi-kendimizi sömürgeleştirdik: Kendi ellerimizle, İslâm'ı bu ülkenin siyasi, toplumsal, kültürel, ticari, hukuki ve entelektüel hayatından uzaklaştırdık. Eğer bu ülkede gayr-i müslimler belli bir yoğunlukta yaşıyor olsalardı, Türkiye'de uygulanan sekülerleşme projesinin bize değil, bu gayr-ı müslimlere ait değerleri içerdiğini fark edecek ve uygulanan sekülerleşme, İslâm'dan uzaklaşma projesi geri tepecekti. Bu becerimizle, Batılıları bile şoke ettik: Çünkü böyle bir şeyi Batılılar aslâ yapamazlardı; yapmaya cesaret bile edemezlerdi!

İkincisi de, bu ülkeden gayr-i müslimleri sürmekle "öteki" mefhumunu yok ettik ve müslüman milleti ötekileştirme aymazlığına soyunduk: Dostumuzla düşmanımızı birbirine karıştırdık.

Meselâ Maraş'ın kurtuluş törenlerinde çarşaflı bir kızı kürsüye çıkarıp çarşafını çıkararak Maraş'ın kurtuluşunu yadettik! Sahi Maraşlılar Fransızları niçin kovdular öylesyse! Elbette ki o çarşafın sembolize ettiği İslâm'ı, ahlâkı, namusu ve vatanı korumak ve kefereyi fecereye çiğnetmemek için değil mi?

Eğer bu ülkedeki gayr-i müslimler % 10-15 civarında hâlâ varlıklarını sürdürüyor olsalardı, onlara ait olması gereken, sadece onların benimseyebileceği Batı'dan gelen sefih, çözücü, uyuşturucu seküler kültürün popüler ürünlerini ve idollerini sorgusuz sualsiz benimsememiz o kadar kolay olmayacaktı. Artık Batı'yla aramızdaki farklar handiyse büsbütün ortadan kalktı. Batılıların bu ülkeyi fiilen işgal etmelerine gerek kalmadı: Kültürleriyle, değerleriyle, idolleriyle içerden işgal ettiler. Bu ülkenin medyasının top ile pop(üler kültürün en iğrenç oyunları) arasında gidip geliyor olması, bu ülkenin içerden işgal edildiğinin resmidir!

O yüzden Göztepe'ye cami yapılmasına karşı savaş açan Batılıların köle ruhlu gönüllü acentaları seküler medyamızın bir mankenin Hıristiyan olmasını cilâlayarak, parıltılı ve ışıltılı bir şekilde vermesini sadece heyecanlı bir film izler gibi izlemekle yetiniyoruz! Bu ülkedeki her yeri ve her şeyi İslâm'dan arındırıp sekülerleştirerek bu ülkeyi intiharın eşiğine sürüklediğimizi, genç kuşaklarımızın ruhlarını yitirmelerine bizzat kendi ellerimizle zemin hazırladığımızı ne zaman farkedebileceğiz acaba?

Artık her şeyimizle gayr-i müslimlerin kötü birer karikatürü hâline geldiğimizi göremiyoruz bile! Bir millet, kendi-kendini sömürgeleştirerek ancak böyle yok edilebilir!


26 Eylül 2005
Pazartesi
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED