AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Batı cephesinde son keskin viraj

11 Eylül 2001 sonrası dünyanın başına gelen felaketlerden birisi yeni ve farklı milliyetçilik dalgasının patlaması oldu.

Bu eğilim özellikle Batı'da garip ve tehlikeli biçimler almaya devam ediyor.

Değer, hak ve özgürlüklerin tanımındaki "evrenselci yaklaşım" uygulamada ve uluslararası politikada yerini hızla "tarihselliciliğe", yani "belli bir kültüre özgü olma hali"ne bırakıyor.

Nitekim özgürlük ve hakların sadece ülkenin ya da bir dinsel, etnik ya da coğrafi bir kökenin ırkdaş ya da kültürdaşlarını kuşattığı fikri meşrulaşıyor. Bu sınırlar dışında ise "yasal bir haydutluk ve vandallık" şaşırtıcı bir şekilde yol alıyor.

Terörle mücadele hak özgürlük alanında kaymalara yol açıyor, asayiş politikaları galebe çalıyor ve her kültür ya da kültürel öbek içine kapanma eğilimi taşıyor.

Milliyetçilik, Kızıl Elma dalgası, içe kapanma söylemleri tarafından kuşatılan sadece Türkiye değil.

Bununla birlikte bu ters milliyetçi dalgayla başı en çok ağrıyan ülkelerden birisi Türkiye...

Değişim dalgası, demokratikleşme, Ermeni meselesi tartışmaları, Kürt sorununun, hakim ataerkil zihniyeti ile kimi kurumları tepkisel dirence itmesi yanında, Türkiye dışarıdan da kendisine yönelen bir "milliyetçi" baskıya maruz kalıyor. Ve bu baskı içerideki milliyetçi damarları besliyor.

Milliyetçiliklerin yükseldiği bir çağda, evrensel bir siyasi dil tutturmak, Batı'ya entegrasyon politikaları izlemek müşkül bir iş...

Türkiye bunu, mevcut koşullara rağmen hükümetiyle, sivil toplumuyla, basınıyla mükemmele yakın bir şekilde başardı, 3 Ekim'e büyük sarsıntılar yaşamadan geldi.

Ne var ki, 3 Ekim günü Lüksemburg'da yapılacak zirve öncesi son gelişmeler "öteki milliyetçiliğin" Türkiye'ye yönelttiği son büyük hamlelere sahne oluyor.

Bir yandan Avrupa Parlamentosu'nun "Ermeni soykırımını tanımasını üyelik ön koşulu" haline getirmeye çalışması, Türkiye ile AB Komisyonu'nun mutabık kaldığı Ek Protokol'ü onaylamaması, diğer yandan AB Daimi Temsilciler Komitesi'nin hazırlamakta olduğu Müzakere Çerçeve Belgesi'nde Türkiye'yi zora sokacak ibarelerin yer alma riski bu hamlelerin en önemlileri...

Bu gelişmelerin özeti şu:

Siyasi bir oyun oynanıyor. Alınan kararlar bir "ilkeler dizisi"nden çok "ucuz politik araçlar" üzerine oturuyor. AB'nin Fransa, Avusturya gibi Türkiye karşıtı ülkeleriyle, Avrupa'nın sağcı partileri Türkiye'yi kendi kararıyla masadan kalkmaya zorlayacak işlere soyunuyorlar.

Bu sadece bizlerin değil, kimi Avrupalıların da tespiti...

Müzakerelere 3 gün kala alınan malum kararı Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk şöyle değerlendiriyordu:

"Orhan Pamuk ve Ermeni Konferansı provokasyonlarından sonra bu da Avrupa Parlamentosu'nun provokasyonudur..."

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Daniel Cohn-Bendit ise, karar öncesi oturumda sağ kesimi "dini ve kültürel ırkçılık yapıyorsunuz" diyerek suçluyordu...

Elbet AB tek parçalı değil, milliyetçilik karşıtı siyasi dalgalar da var.

Nitekim bunlar arasındaki mücadele son günlerde Türkiye üzerinden yapılıyor.

Ne var ki, 3 Ekim'e 3 gün kala ortalık hala karışık görünüyor...

Bu yazının kaleme alındığı saatlerde AB Daimi Temsilciler Komitesi'nin Müzakere Çerçevesi Belgesi'ne ilişkin çalışmalar sürüyor. Avusturya'nın imtiyazlı ortaklık baskısı devam ediyordu.

Milliyetçilikler ile demokrasinin mücadelesinde umarız ikincisi galebe çalar...


30 Eylül 2005
Cuma
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED