Medeniyetler ittifakı önemli bir adım

Ortadoğu'da yüzyıllardır kan ve gözyaşının eksik olmadığı kaydedilen bildirgede, bölgedeki barışın ve huzurun tarihte İslam'la başladığı vurgulandı. Bildirgede ayrıca uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin emperyalist düşüncelere alet edildiği vurgusu yapılarak, uluslararası kuruluşların insanlığın acılarını dindirmek için gayret göstermeleri gerektiği kaydedildi. Medeniyetler çatışması tezinin dünyanın bugüne kadar yaşadığı doğal afetlerden çok daha büyük bir tehlike oluşturduğu belirtilen bildirgede, şöyle denildi: "Çatışmanın alternatifi yalnızca medeniyetler buluşmasıdır.

BM Genel Sekreteri Sayın Annan'ın başlatmış olduğu 'Medeniyetler İttifakı' girişimi ve bu konuda Türkiye ve İspanya başbakanlarını görevlendirmesi son derece önemli bir adımdır. Ancak bu girişim sözde kalmamalı, acilen eyleme dönüştürülmelidir."

Başbakan'ın mesajı da bildirgede

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sempozyumun açılış konuşmasında dile getirdiği "Tasavvuf anlayışında kesrette vahdet, vahdette kesret vardır" sözünün sonuç bildirgesini de etkilediği görüldü. Bildirgede, "Birlikte çokluk, çoklukta birlik anlayışı çatışma ve kaosun değil, ahenk ve uyumun göstergesi olmalıdır" denildi. Dün açıklanan sonuç bildirgesiyle sona eren 4 günlük sempozyum, Başbakan Erdoğan'ın himayesinde, Hatay Valisi Abdulkadir Sarı ve Evrensel Değerleri Koruma Derneği tarafından düzenlendi. Sempozyuma 700 dini lider ve bilim adamı katıldı.

Emperyalist güçler dini ve etnik çatışmayı körüklüyor

Medeniyetler Buluşması'nın 9 maddelik sonuç bildirgesi özetle şöyle:
1 Medeniyetlerin temel dayanaklarından birisi de dinlerin mana yüklü mesajlarıdır.
2 Dünyanın huzur ve barışını tehdit eden ve bir insanlı ayıbı sayılabilecek açlık, bulaşıcı hastalıklar, bencillik, adaletsiz paylaşım, silahlanma ve savaşların doğurduğu sorunlara çare bulmak için dinlerin adalet ve erdemliliği teşvik eden öğretilerinden faydalanılmalıdır.
3 Birlikte çokluk, çoklukta birlik anlayışı çatışma ve kaosun değil, ahenk ve uyumun göstergesi olmalıdır.
4 Bugün kimi çevrelerce önemli politik problemlerin kaynağı olarak algılanan İslam sadece bir kimlik ve kültür değil aynı zamanda bir inanç ve dindir.
5 Asırlar boyu kan ve gözyaşının durmadığı bu coğrafyada, din ve inanç hürriyetinin tesisi, birlikte ve birarada huzur ve barış içinde yaşama atmosferi İslam'la başlamış, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Memlüklü ve Osmanlı hakimiyetleriyle pekişmiştir.
6 Dünyamızın doğal kaynaklarının tamamına yakınını kullanan egemen güçler bunu sürdürebilmek için yer yer dini ve etnik farklılıkları çatışmaya döndürmektedir.
7 Uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri emperyal güçlerin meşruiyet araçları olmamalı, bilakis insanlığın acılarını dindirmek için gayret göstermelidir.
8 Yüzyılın başından günümüze İslam coğrafyasında çeşitli bahanelerle yaratılan çatışmalar ve bugün de devam ettirilen işgaller, dökülen kan ve gözyaşına artık son verilmelidir.
9 Medeniyetler buluşması, bundan sonraki yıllarda da güçlendirilerek devam ettirilmelidir.