Demirel geçen pazar günü CNN Türk'te yayınlanan "Ankara Kulisi"ne misafir olmuş. Söz dönüp dolaşıp Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilme olasılığı ve eşinin başörtülü olmasının bu seçime bir engel teşkil edip etmeyeceği meselesine gelince cevabı yapıştırıvermiş:

"Engel teşkil eder diyebilmem için bir kural olması lazım. Başbakanken başı bağlı olduğu zaman buna vaki itirazlar sadece az miktardayken bu cumhurbaşkanı olduğu zaman eğer kıyafet kanunu yoksa 'Cumhurbaşkanı kıyafeti şöyle olacak, hanımının böyle olacak' şeklinde bir kural yoksa, neye dayanarak itiraz edilecek."

Görüyorsunuz iyi cevap doğrusu... Sağ liberal bir siyasetçinin daha ne demesini bekliyorsunuz?

Demirel, işi biraz daha ileriye götürürek, aktardığım açıklamasıyla tamamen tutarlı olarak şunları eklemeyi de ihmal etmemiş:

"Türbanlı bir hanım çıksa 'Beni cumhurbaşkanı seçin' dese, Meclis onu seçse, bugünkü hukuk sistemi içinde buna bir mani yok. Başı sarılı hanım seçilirse, kanunen buna engel yok."

Görüyorsunuz ikinci bir iyi cevap daha geldi Demirel'den... Sağ liberal bir siyasetçinin daha ne demesini bekliyorsunuz?

Ama Demirel bu, tarzının tüm meyvelerini ortaya saçmadan lafı bitirir mi?

Demirel'in "Ankara Kulisi"ndeki açıklamaları yukarıda aktardığımız "tutarlı" açıklamalardan sonra -tabii ki- başlıyor yalpalamaya:

"Bir kural konulmalı tabii... Hanımın kıyafeti şöyle olur, adımın kıyafeti şöyle olur. Çünkü zaten Devrim Kanunları var. Devrim Kanunları'na bir şey getirin. İlave getirin."

Haydaaa olmadı şimdi ama... Biraz önce "Engel teşkil eder diyebilmem için bir kural olması lazım" diyen Demirel, şimdi yeri kurallar talep ediyor... Hem de bu yeni kuralın yerleştirileceği yeri işaret ederek: "Devrim Kanunları'na bir şey getirin. İlave getirin."

Görüyorsunuz, iki satır laf arasında "liberallik" uçup gidiverdi ve kaldı geriye "sağcılık"....

İyi ama "Devrim Kanunları'na bir şey getirmek" o kadar kolay mı? Hatta "kolay"ı bir tarafa mümkün mü? Son iki anayasanın demirbaşları arasına giren tarihten kalma bu kanunlar adı üzerinde "Devrim" yıllarının ürünü olduklarına ve ortada artık "Devrim" de kalmadığına göre "bir şey getirmek" nasıl mümkün olacak? (Herhalde Demirel'in tekrar cumhurbaşkanı olması ile ancak!)

Peki ya ikinci "liberal" yorumun, yani "başı sarılı bir hanım"ın Meclis'in onu seçmesi durumunda cumhurbaşkanı olabilmesi için ortada kanunen bir engel bulunmaması meselesinin "Demirel'in tarzı" çerçevesinde anlamı nedir?

İsterseniz geçen pazar günü yapılan bu açıklamayı yine Demirel (ama 6 yıl önceki Demirel) cevaplasın. Demirel 3 Mayıs 1999'da, milletvekili seçilerek yemin töreni için Meclis'e giden Merve Kavakçı'nın bir "Meclis darbesi" ile salondan dışarı atılması karşısında şöyle diyordu:

"Bu hanım ajan provokatörlük yapıyor. Bu demokratik cumhuriyete karşı bir cereyandır. Türbanı cumhuriyet düşmanlığının simgesi haline getirtmeyiz."

Demek ki aradan geçen 6 yıl içinde Demirel'in konuya ilişkin fikri tamamen değişmiş. 6 yıl önce Meclis çatısı altında başörtülü bir milletvekiline bile tahammül edemeyen Demirel, artık "Türbanlı bir hanım çıksa 'beni cumhurbaşkanı seçin' dese, Meclis onu seçse, bugünkü hukuk sistemi içinde buna mani yok. Başı sarılı hanım seçilirse, kanunen buna engel yok" demek noktasına gelmiş!

Aslına bakacak olursanız, Demirel'in bir yerden bir yere geldiği-gittiği yok... O ezelden beridir koruduğu "tarzını" sürdürüyor bugün de. Yani -Kayseri'deki çiftlikte önüne getirilen meyveleri tadarken alınan görüntüleyen fotoğrafta olduğu gibi- başındaki fötr şapkasını hafifçe arkaya atmış olarak önce "mantıklı" bir durum tespiti, bunun hemen arkasından da mantıksız bir "gerçeklik" tespiti yapmadan duramayan tarzını sürdürüyor bugün de....

Hadi hadi birşeyler yapın... "Devrim Kanunları'na bir şey getirin."(!)

Nasıl şimdi hak veriyor musunuz bana? Geçen hafta sonunda Ankara'daki kahvaltıda Başbakan'a yönelttiğim soru gerçekten de "manşetlik" değil miymiş? Bu konunun tartışmaya açılma vaktinin (çoktan) geldiği apaçık olarak anlaşılmıyor mu?

KÜRŞAT BUMİN

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu

Online İlan