AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
Adı ACZ, sözü zarif

Türk şiirinin zarif şairi Cahit Zarifoğlu aramızdan ayrılalı 18 yıl oldu. Genç bir yaşta, 47 yaşında vefat eden ve "Seçkin bir kimse değilim / ismimin baş harfleri acz tutuyor / bağışlamanı dilerim" diyen şaire biz de rahmet diliyoruz.

  • HALE KAPLAN ÖZ
    Şiirindeki yakınlık ve doğallık, çocuklara olan bağlılığı ve toplumsal konulara duyarlılığıyla güçlü bir yazar ve düşünür olan Cahit Zarifoğlu on sekiz yıl önce bugün aramızdan ayrıldı. Şiiriyle Türk edebiyatında güçlü bir yer edinen Zarifoğlu bugün hâlâ geniş kitlelerce okunup sevilmekte. Çünkü onun söyleyişi adı gibi zarif, duruşu asildi. Kendi ifadesiyle yüzlerce şairin, şiir heveslisi nutuk anaforunda kaybolduğu dönemde bu tehlikeden kendini ustaca korumayı başardı.

    Çağdaş şiirin büyük şairi

    1940 yılında Ankara'da bir hakimin oğlu olarak dünyaya gelen Zarifoğlu'nun çocukluğu Güneydoğu'da geçer. Aslen Maraşlı olan şairin zarif soyismi ise Kafkasyalı Zarif ailesinden geliyor. Edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başlayan şair, Rasim Özdenören, Erdem Beyazıt, Alaaddin Özdenören ile aynı okullarda okur. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyat'ını bitiren Zarifoğlu, öğrenim gördüğü sıralarda birçok gazetede çalıştı. Tabii tüm bu meşgaleler arasında o hep yazıyordu. Önce Sezai Karakoç'un yayınladığı Diriliş dergisinde şiirleri yayınlandı Zarifoğlu'nun, sonra da Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayınladığı Edebiyat Dergisi'nde. 1976'dan itibaren de Mavera dergisinde şiir, hikaye, senaryo çalışmaları, günlükleri ve 'Okuyucularla' adlı sohbetleri yayınlandı.

    Aralıklarla öğretmenlik de yapan Zarifoğlu 1976'dan itibaren TRT 'de mütercim sekreter olarak görev aldı. 1983'te TRT İstanbul Radyosu'nda radyo oyunlarıyla ulaştı sevenlerine. 1984'te TYB Çocuk Edebiyatı Ödülü'nü alan Zarifoğlu, 7 Haziran 1987'de hayata veda etti.

    Geride zengin bir külliyat bıraktı

    İşaret Çocukları, Yedi Güzel Adam, Menziller, Korku ve Yakarış ve tüm şiirlerinin bir arada bulunduğu Şiirler adlı şiir kitapları bulunan Zarifoğlu'nun, İns adını verdiği bir hikaye kitabı, Savaş Ritimleri ve Ana adlı romanları, Yaşamak adlı bir günlüğü, Bir Değirmendir Bu Dünya ve Zengin Hayaller Peşinde adlı iki deneme kitabı bulunuyor. Kendisine TYB Çocuk Edebiyatı Ödülü'nü kazandıran Yürekdede ile Padişah adlı tiyatro eserinin yanında birçok çocuk hikayesi ve oyunu bugün onun adını yaşatıyor.

    Cemal Süreya, onu, kendi şiiriyle Sezai Karakoç'un şiiri arasında yer arayan, giderek kendini bulan, başlangıçtaki şiirleriyle de iyi şair sayılması gereken biri olarak nitelendirmiş. Ece Ayhan'a göre Zarifoğlu, şiirde yapı sorununu iyi kavramış, örnek gösterilebilecek sanatçılardan biridir. Benzeri örnekleri çoğaltmak mümkün. Biz Kaknüs Yayınları arasında çıkan "Cahit Zarifoğlu Yürek Safında Bir Şair" kitabında şairin şiir çizgisini aydınlatan onu tanıyanlar ve okuyanların görüşlerini aktarıyoruz:

    Rasim Özdenören: "Hayatında acısız olarak ve bedelini ödemeden hiçbir şeye ulaşmadı ve hiçbir şey elde etmedi. Aşkın ve hayatın bedelini ACI ile ödedi. Yaşamak kitabında sürekli acılardan söz açması boşuna olmasa gerek."

    Talat Sait Halman: "Zarifoğlu 1987'de, 47 yaşında sonsuzluğa göçtü. Türk kültürü ve edebiyatı için feci bir kayıp bu. 25, 30, 40 yıl daha yaşasaydı kimbilir ne görkemli başarıları olacaktı."

    Selim İleri: "Yaşamak, edebiyat değerlerine gerçekten bağlı kalabilmiş bir ülkede yayınlansaydı, nice yazıya, çözümlemeye, irdelenişe kavuşacaktı. Gelgelelim talihsiz bir ortamda yayımlandı. "Serbest bir böcek olmak, kırlarda diğer böceklerle gezinirken doymak, barınmak ve giyinmek istiyorum." Harikulâde ütopya...

    İhsan Deniz: "Dönemi içinde yazan diğer şairlerle kıyaslandığında, Cahit Zarifoğlu, içtenliği en fazla kuşanmış ve şiir algısını/hassasiyetini doğrudan ve çok açık bir biçimde 'sanat objesi'ne yoğunlaştırmış bir isimdir. Bu anlamda, 'hile'si yoktur şiirinin; nasıl hayatın akışında hileye yer yoksa. Bütündür, sahicidir, insanî olgu ve durumlara hem soru, hem cevaptır.. Bağırıp çağırmaz, hakaret etmez, düşmanlık beslemez, şiiri bir intikam aracı olarak görmez, ideolojilere yem olmaz, kibirlenmez, kendini ispata yanaşmaz.."

    Nazif Gürdoğan: "Zarifoğlu'nun zengin iç dünyası, dış dünyasına da yansırdı. Onun sanatının temel referans çerçevesi İslam kültürünün ana kaynaklarıydı. Mavera yazarları için sanat İslam çerçevesini taşmadığı sürece sanattı. Onun sanatının derinliği de dervişliğinden gelirdi."

    Yazarlar Birliği'nden anma

    Vefatının 18. yılında Cahit Zarifoğlu için Türkiye Yazarlar Birliği bir anma programı hazırlıyor. Bugün saat:19.00'da Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Lokali (Kızlarağası Medresesi Sultanahmet)'te düzenlecek olan "Cahit Zarifoğlu ile Yaşamak" başlıklı toplantıya ortak paydaları 'Zarifoğlu okuru' olmak olan birçok yazar, şair, sanatçının katılımı bekleniyor.

    SULTAN

    Seçkin
    Bir kimse değilim
    İsmimin baş harfleri acz tutuyor
    Bağışlamanı dilerim

    Sana zorsa bırak yanayım
    Kolaysa esirgeme
    Hayat bir boş rüyaymış
    Geçen ibadetler özürlü
    Eski günahlar dipdiri
    Seçkin bir kimse değilim
    İsmimin baş harflerinde kimliğim
    Bağışlanmamı dilerim

    Sana zorsa yanmaya razıyım
    Kolaysa affı esirgeme
    Hayat boş geçti
    Geri kalan korkulu
    Her adımım dolu olsa
    işe yaramaz katında
    Biliyorum
    Bağışlanmamı diliyorum


  •  
    İstanbul Modern'de fotoğraf buluşması
    Bediüzzaman'ın Urfa'daki son günleri
    Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatını son günleri itibariyle kare kare gözler önüne seren "Bediüzzaman'ın Urfa Günleri" adlı kitap, okura o hüzün ve gam yüklü günleri şahitlerinin anlatımıyla sunuyor. Koca bir asrın ve coğrafyanın derin izlerini taşıyan seksen küsur senelik hayatın son demleriyle okuru hem hal eden kitap, İsmail Şerifoğlu'nun imzasını taşıyor. 128 sayfalık kitap üç ana bölümden oluşuyor. Bediüzzaman'ın Urfa Günleri, yeni kurulan Şahdamar Yayınları'nın ilk kitabı. Vefat öncesi ve sonrasından, defin görevine, oradan kabrin kaybolma hikayesine kadar bir çok ayrıntıyı kitapta bulmak mümkün. Bu son günleri öğrenmek isteyenler için önemli bir çalışma. Bilgi için tel: 0 216 522 09 99
    'Pazara kadar değil mezara kadar' tiyatro
    Ünlü tiyatro sanatçısı Erol Günaydın'ın sanatta 50. yılı, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen geceyle kutlandı. Tiyatro sanatçıları Göksel Kortay ve Haldun Dormen'in sunuculuğunu yaptığı gece, Nebil Özgentürk'ün Günaydın'la ilgili hazırladığı belgeselin gösterimiyle başladı. Geceye ses sanatçıları Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Bülent Ortaçgil, Erol Evgin ve tiyatro sanatçıları Müjdat Gezen, Ferhan Şensoy ve Yılmaz Erdoğan da katıldı. Gecenin sonunda birlikte sahneye çıkan sanatçılar, Günaydın'ı başına taç takarak taht benzeri koltuğa oturttular. Tacı eşi Güneş Günaydın'ın başına takan Erol Günaydın konuşmasında "50. yıl kutlaması benim için bir jübile değil, mola. Tiyatronun yaşı yoktur. Ağır hasta veya ölü rolü bile oynayabilirsiniz. Yani bu iş pazara kadar değil, mezara kadar'' dedi.
    Danton'un Ölümü'ne Van da tanık olacak
    Roberto Ciuli'nin yönettiği 'Danton'un Ölümü' Van'da sahneleniyor. İstanbul Şehir Tiyatroları'nın bu sezon sahnelediği oyun Alman Edebiyatı'nın ilk bilinçli realist dramı. Oyun aynı zamanda, Georg Büchner'in yaşadığı kısa süreye sığıştırdığı üç oyunundan ilki ve Büchner'in yaşarken yayınlanmış tek edebi eseri. Aziz Çalışlar'ın dilimize çevirdiği oyunda Engin Alkan, Arif Akkaya, Levent Üzümcü ve Ayşen Sezerel rol alıyor. Oyun bugün saat 15.00 ve 20.00 seanslarında Van Devlet Tiyatrosu'nda izlenebilir.
    Grange'dan Siyah Kan
    Ünlü gerilim romanı yazarı Jean Cristophe Grange, 2003 yılında çıkan romanı Kurtlar İmparatorluğu'ndan sonra yine iş başında. Grange yeni kitabı 'Siyah Kan'da serbest dalış şampiyonu bir katil ile eski paparazzi, kötülük fikrine ve kaynağına takıntılı bir gazeteciyi karşı karşıya getiriyor. Yazarın bir yıl gibi kısa bir sürede kaleme aldığı, Şevket Deniz'in çevirisiyle Doğan Kitap'tan çıkan roman, yazarın ustalığını bir kez daha ortaya koyuyor. Bilgi için tel: 0 212 677 09 24
    Kuantum fiziğini anlamak
    Bilim yazarı John Gribbin, Metis'ten çıkan 'Schrödinger'in Kedisinin Peşinde'de Kuantum kuramının şaşırtıcı tuhaflığını düşünülebilir hale getiriyor. Gündelik dünyadan analojilere başvuruyor, ama aynı zamanda bu analojilerin atomaltı dünyadaki yetersizliğine, hatta yanıltıcılığına dikkat çekiyor. Kuantumun öyküsüne ışığın hem parçacık hem de dalga olduğunun keşfedildiği 20. yüzyılın ilk yıllarından başlıyor 'Paralel Evrenler'i de anlaşılır bir dille anlatıyor. Bilgi için tel: 0 212 245 46 96
    7 Haziran 2005
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED