AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışması çok erken değil mi?

Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimleri her zaman çok önemsenmiştir. Önem derecesiyle orantılı olarak da sorunlu olmuştur.

1924 Anayasasına göre cumhurbaşkanı seçimi nispeten basit ve sorun olmayacak bir sisteme bağlanmıştı. Cumhurbaşkanı her seçim dönemi için TBMM üyeleri arasından seçilmekteydi. Meclis yenilenince cumhurbaşkanı da yeniden seçilmekteydi. Cumhurbaşkanının yeniden seçilmesi mümkündü. Normal yasamada aranan çoğunluğun dışında özel bir düzenleme yoktu.

TBMM seçimle yenilenince yeni Meclisin ilk işi yeni cumhurbaşkanı seçmek oluyordu. Toplantıya katılan milletvekillerinin yarısından bir fazlasının oyu ile yeni cumhurbaşkanı seçilmekteydi.

Bilindiği üzere 1924 Anayasasına göre M. Kemal, İ. İnönü ve C. Bayar cumhurbaşkanı seçilmişlerdir. Onların bu makama seçilmelerinde herhangi bir kriz yaşanmamış sorunsuz bir şekilde devletin tepesine çıkacak kişi belirlenmiştir.

1961 Anayasası sistemi...

1961 Anayasası bu sistemi değiştirerek yeni ve farklı bir sistem getirmiştir. Cumhurbaşkanın görev süresini 7 yıla çıkarmış, bir dönem için seçileceğini belirtmiş, seçilme sistemi konusunda da normal yasama faaliyetlerinde aranan basit veya salt çoğunluğun dışında nitelikli çoğunluk şartını getirmiştir.

1961 Anayasasının uygulandığı dönemde sırası ile C. Gürsel, C. Sunay ve F. Korutürk bu makama seçilmişlerdir. C. Gürsel'in seçimi, olağanüstü dönemden demokrasiye geçilirken askerlerin baskısı altında gerçekleşmiş, karşısında sivil adayların çıkmasının önüne geçilmiştir. Ali Fuat Başgil'in cumhurbaşkanlığı adaylığının nasıl baskılarla önlendiği bilinmektedir.

C. Sunay'ın seçilmesinde bir sorun yaşanmamışsa da Genelkurmay Başkanlığından istifa ettirilerek aday yapılan Sunay'ın dışında herhangi bir adayın çıkabilmesi ve seçilebilmesi imkanı ve ortamı olmadığından doyıdır.

F. Korutürk'ün seçilmesi ise askerle sivil siyasetçiler arasında adeta bir iktidar mücadelesine sahne olmuştur. 12 Mart Muhtırasına imza koyan komutanlardan Furak Gürler'e, sivil siyasetçilerin bütün baskılara rağmen oy vermemeleri bir krizin yaşanmasına sebep olmuş ve bu süreçte F. Korutürk Meclisteki vekillerin desteğiyle cumhurbaşkanı seçilmiştir.

1980'de görev süresi dolan Korutürk'ün yerine yeni cumhurbaşkanının seçilememesi Türkiye'yi içinden çıkılamaz bir krizle yüz yüze getirmiştir. O yılları hatırlayanların gayet iyi bildikleri gibi mart ayından itibaren her gün yeni cumhurbaşkanı seçmek için toplanan TBMM'inde sonuçsuz turlar 12 Eylül darbesi gününe kadar devam etmiştir. Partiler herhangi bir aday üzerinde uzlaşamayınca, daha doğrusu bir uzlaşma ortamı oluşturulamayınca yeni cumhurbaşkanını seçmek mümkün olmamıştır. Partilerin aday gösterdikleri kişilerin hiçbiri üçte iki çoğunluk oyu alamamışlardır.

1982 Anayasası sistemi...

1982 Anayasası, yetmişli yıllarda yaşanan krizleri de dikkate alarak cumhurbaşkanı seçiminde sonuç alınmasını kolaylaştıran düzenlemeler getirmiştir. Cumhurbaşkanı yine 7 yıllık bir süre için TBMM tarafından seçilecek, adayların TBMM üyeleri arasından veya üye tam sayısının beşte birinin teklifi ile dışarıdan olması mümkün olacaktı. Oylamada ilk iki turda üye tam sayısının üçte ikisinin olumlu oyu aranırken bunun sağlanamaması durumunda üçüncü turda üye tam sayısının salt çoğunluğunun oyu yeterli sayılmıştır. Bunun gerçekleşmemesi halinde ise üçüncü turda en çok oyu alan iki adaydan dördüncü tura gidilmesi ve bu turda salt çoğunluğun oyunu alan adayın cumhurbaşkanı seçilmesi sistemi benimsenmiştir. Bunun olmaması halinde Meclis seçimlerinin yenilenmesi yoluna gidilir.

Mevcut anayasaya göre yeni cumhurbaşkanının seçimi kolaylaştırılmış, herhangi bir kriz çıkmasına mahal vermeden seçimin gerçekleştirilmesi sistemi getirilmiştir.

Buna göre 2007 yılında yapılacak yeni cumhurbaşkanı seçiminde teknik olarak bir krizin çıkması söz konusu olamaz. Ne var ki cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili sonuç alıcı bu düzenlemeler bu konunun siyaseten krizsiz çözüleceği anlamına gelmemektedir.

İki yıl önceden başlayan tartışmalar bu konunun siyasette önemli bir kriz odağı olacağını göstermektedir. Muhalefetin konuyu, iktidarı yıpratmak için bir malzeme olarak görmesi ve mevcut Meclisin yeni cumhurbaşkanı seçemeyeceği görüşünü dillendirmesi siyasi oportünizmin yeni bir örneği olmalıdır. Mevcut Meclis her türlü yasayı yapabilir, anayasada değişiklere gidebilir, savaş kararı dahi alabilir ancak yeni cumhurbaşkanı seçemez demek ne anlama gelmektedir?


14 Haziran 2005
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED